He is died.

4K 266 148
                                    

İyi okumalar😘

"Tony, bana balayına gideceğimizi söylemiştin. Balayı için bir ada alacağını değil." Tony bir kahkaha attı.
"Şikayetçi misin?" Gözlerimi yeşilin bulunduğu adada, suyun neredeyse şeffaf olduğu denizde gezdirdim.
"Kesinlikle hayır. Burası cennet gibi."
"Stark cenneti."

Adanın doğal örtüsü bozulmamıştı ama Tony buraya mükemmel bir ev yaptırmıştı. Her şeyle özel olarak ilgilendiği belli oluyordu. Tony ve ben önde, valizimizi taşıyan görevliler arkada eve doğru ilerliyorduk. Görevliler valizleri evin girişine bırakıp gittiler.
"Önce ne yapmak istersin?" Ben salon olduğunu düşündüğüm yere geçerken Tony de kapıyı kapayıp peşimden geldi.

"Tony! Yemeklere bak!" Masanın üzerine dizilmiş yemekleri görünce ne kadar acıktığımı hissettim. Tony ise bana gülmekle yetindi. Birçok çeşidin olduğu masaya yerleşmeden önce Tony'nin boynuna sımsıkı sarıldım. Her şeyi bizim için mükemmel bir şekilde yapmaya çalışıyordu. Bana sormasa da beni deli gibi mutlu edecek seçimler yapıyordu. Tony Stark böyle bir adamdı. Sevdiği kişinin önüne dünyaları seren bir adam.

"Her şey çok güzel Tony. Her zamanki gibi." Tony boynuma bir öpücük bıraktı.
"Çünkü sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun Hera Stark." Başımı boynundan kaldırıp yüzüne baktım ve çenesine bir öpücük bıraktım.
"Sen de her şeyin en iyisini hak ediyorsun Tony." Tony güldü.
"Evet ve hak ettiğim kadın tam karşımda duruyor."

Birbirimizi övmemiz uzun saatler alabileceği için masaya geçip yemek yemeye başladık. Tony, benim en sevdiğim yemeklere bir öncelik vermişti ve ben aralarında tercih yapamadığım için hepsini yemeye çalışıyordum.

Dünyaları yedikten sonra hareket edecek gücü kendimde bulamadığım için koltukta oturuyordum. Tony de yanıma yerleştiğinde bizimkileri görüntülü aradık. Peter'ın, Tony ve benim isteğim üzerine açtığı ifşa grubu ortalığı oldukça karıştırmıştı. Biz çok eğlenmiştik ama herkes için aynısı geçerli değildi. Mesela Fury deliriyordu hala kulede olmadığımız için. Thor, Jane onu arayıp dünya kadar küfrettiği için üzgündü. Natasha'yla aramızdaki olmayan(!) aşk ilişkisi yüzünden Bruce da biraz bozuktu.

Peter ise o yazdıklarından sonra bir süre ortalıkta görünmemeye karar vermişti. En azından biz dönene dek. Tony varken kimsenin ona dokunamayacağını biliyordu. Zeki çocuk. Steve, Mila'nın numarasını aldığın için utangaç ve bir o kadar da mutluydu. Ona Mila'yla ilgili birkaç tüyo vereceğime söz vermiştim. Buna beni Tony de zorlamıştı. Rogers'ın 100 yıllık bakirliğinin bitmesi gerektiğini düşünüyordu.

Genel olarak herkesle konuştuktan sonra Natasha, Wanda ve ben düğünün dedikodusunu yapmaya başladık. Düğüne damgasını vuran kişi tabiki Loki'ydi. Olaylı gelişinin aksine düğünün devamında olay çıkarmamıştı. Peter'la ufak tefek(!) uğraşmaları hariç. Peter düğünün çilekeşiydi. Loki ve ifşa grubunun üzerine bir de Wade'in ona yürümesi eklenince çocuk kafayı yemişti. Wade'in tacizinden kurtulmak kolay olmamıştı onun için. Ama şu an için sorunsuz(!) geçtiğinden keyfimiz yerindeydi.

Tony'yle, ondan hiç beklemediğim şekilde tembellik yapıyorduk. Tony'nin tatil yapmayı bu kadar sevdiğini düşünmemiştim. Evet herkes tatil yapmayı severdi ama Tony'nin işkolik bir tarafı vardı. Üç gün zırhlarına dokunmasa kafayı yiyeceğini düşünürdüm hep. Ama şimdi tatilimizin 2. haftasındaydık.

Tony'yle günün geri kalanında kendimize masaj yaptırıp biraz rahatladık. Daha sonra Tony'nin dronlarının çektiği fotoğraflardan seçip çıkartmak üzere hazırladık ve hoş bir düğün albümü yaptık. Tony, bazı kötü fotoğrafları da sırf ekiple dalga geçmek, Clint'e şantaj yapmak için hafızasına kaydetmişti.

Tony gerçekten ya hep ya hiç tipinde bir insandı. Tatilde asla işle ilgili şeyler konuşmuyor ve yapmıyordu bana da yaptırmıyordu. Sadece tatil yapıyor ve kaytarıyordu. Ne yapıyorsa en iyi şekilde yapıyordu. Sizi de bir şekilde buna alet ediyordu. Onunla her ne yapıyorsanız bunun mükemmel olmasını sağlıyordu.

**
Kulenin medikalindeki gergin bekleyişimizi sürdürdük. Tony yanımda oldukça stresliydi. Bunu elimi sıkıca kavramasından anlayabiliyordum. Bu sabah balayımızın 4. gününde Peter'ın yaralandığı haberini almıştık. Bunun üzerine de apar topar tekrar New York'a döndük.

Tony ona kostümü verdiği için kendini oldukça suçlu hissediyordu. Şu an hiçbir şeyden May'in haberinin olmayışının onu daha çok gerdiğini biliyordum. Bu yüzden olabildiğince onu rahatlatmaya çalışıyordum. Peter'a bir şey olmasının da faturasının Tony'ye kesileceğinden emindim. Ama bu, sonraki derdimizdi. Hepimiz şu an doktorun içeriden çıkmasını ve Peter'ın iyi olduğunu söylemesini bekliyorduk.

"Hayatım endişelenme. Peter'ı biliyorsun. O güçlü bir çocuk. İyileşecek." Tony bana bakıp alnını alnıma yasladı.
"Benim yüz-" hızla lafını kesip elimi yanağına koydum.
"Hiçbir şey senin yüzünden değil. Peter'ın elinden kostümünü aldığında kahramanlığı bırakmasını sağlayabildin mi?" Tony sessiz kaldığında devam ettim.
"Peter bunu asla bırakmayacak. Çünkü senin öğrencin."
"İyi ki yanımdasın."

Onun yanağına bir öpücük bıraktığımda alnını alnımdan çekti. Az sonra doktorun içeriden çıkmasıyla oraya ilerledik.
"Durumu nasıl?"
"Karnında derin bir kesik var ama şanslı çocuk. İç organları zarar görmemiş. Bir süre kendine çok dikkat etmesi gerekiyor. Dikişlerine özellikle. Onun dışında iyi." Tony derin bir nefes aldığında doktor yanımızdan ayrıldı.
"Bak gördün mü? Peter iyi. İyi olacak."

Tony elime bir öpücük bırakıp Peter'ın odasına adımladı benimle beraber. İçeri girdiğimizde Peter uyuyordu. Tony sakince onun yanına oturup hafifçe saçlarını karıştırdı. Ona ne kadar değer verdiğini gözlerinden görebilirdiniz. Onu gerçekten oğlu gibi görünüyordu ve bunu söylemekten de çekinmiyordu.

Tony sıkıntıyla oturduğu yerden kalktığında onun yüzünü ellerim arasına aldım.
"Hadi sen git. Peter'a bunu yapanları bul. Ben burada kalacağım. May'i de ararım birazdan." Tony uzanıp dudağıma bir öpücük bıraktı.
"Seni seviyorum."
"Bende seni." Kapıya ilerlediğinde tereddütle dönüp Peter'a baktı. Onu yalnız bırakmak istemediğini biliyordum. Ama Peter'a bunu yapanlardan hesap soracağını da biliyordum.

Peter, Tony'nin oğluysa benim de oğlumdu. Bu yüzden onun için ne gerekiyorsa ben de yapacaktım. Tony odadan çıktığında sessizce odadaki koltuğa oturup May'ia aradım ve güçlükle durumu anlattım. Onun için daha zor olduğunu biliyordum.

"Yemeğimi kendim yiyebilirim bayan Stark." Peter oldukça utanmış görünüyordu.
"Dikişlerin çok yeni Peter. Sadece biraz ye. İlaçlarını içmen gerekiyor. May de burada olacak birazdan." Peter zor zahmet yemeğini yedi. May'in gelmesiyle onları biraz yalnız bıraktım. Bizimkilerin yanına çıktığımda gergin bir hava vardı.
"Son durum ne?" Natasha yanıma gelip kısaca sarıldı.

"Tony ve Steve kimin yaptığını öğrendi-"
"Ve cezasını kesmeye gittiler." Natasha bana kafa salladığında birlikte oturduk. Tony'nin asla acımayacağını, Peter'ın bu durumda oluşunun faturasını feci keseceğinden eminim.
"Siz de apar topar döndünüz. İyi misiniz?"
"Bunun lafı mı olur Nat? Zaten neredeyse iki haftadır tatildeyiz. Birinizin hayatı söz konusu olduğunda hiçbir şeyin önemi yok."

Natasha omzuma başını yasladı.
"Gerçekten bir aile gibi hissettiyorsunuz. Tony herkesin babası gibi. Sende onun arkasındaki güçlü kadın." Güldüm. Gücünü Tony'den alan kadın.
"Aile gibi hissettirmiyoruz Nat. Zaten öyleyiz."
"Birkaç saatliğine ortalıkta yoktum. Hemen karıma yürümeye başlamışsın Romanoff."

Tony'nin sesini duyması üzerine Nat, başını omzundan kaldırdı. Tony yanıma yerleşip beni kendine çekti.
"Peter'a bunu yapan adama ne oldu?" Tony omzunu silkti ve boş bir ifadeyle konuştu.
"Öldü."

Bu bölümün ne olduğu hakkında bir fikrim yok. Balayı için en baştaki diyaloğu yazmayı çok istemiştim. Ama tatlı tatil bölümlerinden de sıkıldığım için biraz olaya ihtiyacım vardı. İkisinin arasında biraz keskin bir geçiş oldu sanırım 🙄

Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

The Protector -StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin