İyi okumalar😘
Her zamanki tayt-tişört kombimi yapıp evden çıktım. Normalde dışarıda çok kalmazdım ama bugün hava inanılmaz güzeldi bu yüzden biraz dolaşmak istiyordum. Neden dışarıda çok kalmadığım konusuna gelirsek;
Ben Hera Mills. Evren ateşinin 21.yüzyıldaki koruyucusuyum. Ateşin sonsuz gücüne sahip olmak isteyenler benim peşimdeler. 5 yaşımdan beri yani ailem öldürüldüğünden beri kaçıyorum. Uzun uğraşlar sonucunda izimi kaybettirmeyi başardım. Gücümü olabildiğince kullanmamaya çalışıyorum, yakalanmamak için. Bir mutant değil de normal insan gibi davranmak zor olabiliyor. Ellerinden ateş çıkarabiliyorsan hele.
Yakalanırsam herkes muhtemel sonumun ölüm olacağını düşünüyor. Ölmek benim için sorun değil ama ateşin peşindekiler beni öldürürse muhafız değişir. Yani ölmemem demek, esir olmam demek. Bu da en son isteyeceğim şey bile değil.
Sakince yürürken birden insanların çığlık çığlığa kaçışmaya başladıklarını fark ettim. Gitmemem gerekiyordu ama bir göz atmaktan zarar gelmezdi. Ters yöne girmiş araba gibi bana doğru koşan insanların arasından olay yerine ulaşmaya çalışıyordum.
Şaşkınlıkla gökyüzüne baktım. Hayatımda gördüğüm en kalabalık robot saldırısıydı. O kadar kalabalıktı ki gökyüzünün maviliği bile görünmüyordu robotlardan. Ve bu kalabalıkla karşılaştırılınca küçük bir grup meydan okumaya çalışıyordu. Kırmızı zırhlı olan önündeki robotları parçalara ayırırken bana bağırdı.
"Hemen burayı terk et!" Robotlar gittikçe çoğalırken iki seçeneğim vardı. Ya hemen buradan tüyecek ya da kalıp bu insanlara yardım edip şehri savunacaktım. Kalmam demek, kendimi açık etmem demekti. İzimi yeni kaybettirmişken kendimi yeniden açık etmeyi istiyor muydum?
Köşedeki arabanın yanından bir ağlama sesi duydum. Oraya baktığımda küçük bir kız çoçuğunun olduğunu fark ettim. Fakat sorun şuydu ki; kızı fark eden sadece ben değildim. Bir robot da kızı fark etmişti ve kıza doğru gidiyordu. Ne pahasına olursa olsun minik bir kızın ölümüne göz yumamazdım. Tekrar kırmızı zırhlının sesini duydum.
"Sana diyorum! Git buradan!" Onu umursamadan sol elimin yüzük parmağından yüzüğümü çıkardım. Yüzüğü havaya atarken bağırdım.
"Hestaya!*" Yüzüğüm asaya dönüşürken kırmızı zırhlının ve arkadaşlarının dikkatini çekmiştim. Bunu umursamadım ve asamı yakaladım. Robotun saldırısına karşı asamla alevden bir kalkan oluşturup küçük kıza koştum.Bana gelen robotu alev topumla yok ederken küçük kızı kucakladım ve uçarak onu güvenli bir yere götürdüm. Geri dönüp kırmızı zırhlı ve arkadaşlarına yardım etmeye başladım.
Uzaktaki robotlara alev topu fırlatıyor, yanıma gelmeye cesaret edenleri parçalara ayırıyordum. Üç tane robotun aynı anda farklı yönlerden bana koşmasıyla kısa süreli bir panik yaşasamda asamı yere vurup onunla aynı anda havalanarak üç robotun hem birbirine hem de çıkardığım ateşe çarpıp yok olmasını izledim. İlk defa böyle bir savaşın içinde kalıyordum. Sanırım fena da gitmiyordum.
Önümdeki robotu parçalara ayırdığım esnada kırmızı zırhlının sesini duydum.
"Dikkat et!" Ne olduğunu kavrayamadan sırtıma yediğim tekmeyle ileri düşerken asam bir yana ben bir yana düştüm. İyi gidiyorum mu demiştim? Düşerken minik bir çığlık atmayı da unutmamıştım. Robotun bana vurmasına ramak kala minik bir takla atıp asama ulaştım ve yerden kalkmadan robotu alevimle haşladım.Kızıl saçlı kadın hali hazırda iki robotla uğraşırken arkasından ona saldıran robotu görünce minik bir alev topu hediye ettim ve robotu yok ettim. Kızıl saçlı kadın arkasına dönüp bana baktı.
"Teşekkür ederim." Cevap vermek yerine omuz silktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Protector -Stark
Fanfiction"Bana. Seni. Öldürmemem. İçin. Tek. Bir. Sebep. Söyle. Tony!" "Çok yakışıklıyım." "Ve dünyaya bir Stark daha getirmeden ölmek istemiyorum." 🎖 #1 ironman 🎖 #1 Marvel