New Home

3.6K 261 102
                                    

⚠️Hera&Nat shipinizi gerçekleştirmek için One Shots'a bölüm attım. One Shots kitabındaki Natasha Romanoff başlığındaki son bölümde shipimizi okuyabilirsiniz.
İyi okumalar😘

Tony'nin anlatımı;

Hera'nın elini tutup onu yeni evimize sürükledim. Bir haftaya yakın bir süredir buraya gelip gidiyorduk. Bu evi ondan habersiz yaptırmış olsam da evi onunla birlikte dekore ettirmek istiyordum. Hera'nın her şeyden önce bir sanatçı yönü vardı. Oldukça zevkliydi ve beni şaşırtmamıştı.

"Hoş geldiniz efendim." Tanıdık sese gülümsedik.
"Hoş bulduk Jarvis."

Bir haftadır evimizi birlikte dekore ediyorduk. İstediği bazı ufak detaylar bile evi oldukça farklı kılıyor ve daha güzel hale getiriyordu. Evde gereksiz, anlamsız hiçbir şey yoktu. Her şey o kadar yerli yerinde ve hoştu ki sanki birini çıkarsak büyü bozulacakmış gibiydi. Süs eşyalarını bile asla abartmamıştı. Her şey oldukça zarifti. Duvarlarda onun boyadığı mükemmel tablolar vardı. Ama onlar bile yerine uygun asılmıştı. Tüm bunlar benim güzel sevgilime daha da hayran olmamı sağlamıştı.

Bugün her şeyin tamamen bitip bizim eve yerleşeceğimiz gündü. Bavullarımızı kapının girişinde bıraktık. Kolumu beline sarıp onu kendime çektim.
"Bebeğim?"
"Tony."
"Evimize hoş geldin." Gülüp yanağımı öptü. Bu öpücükler için her şeyi yapabilirim.
"Hoş buldum Tony."

Birlikte eve kısa bir göz attık. Son eklenen detaylara baktık.
"Çok güzel olmuş."
"Çünkü Hera Stark imzası taşıyor." Kıkırdayıp mutfağa geçti ve bir bardak su aldı. Masanın üzerine oturduğunda karşısına geçip bacaklarının arasına yerleştim.

"Bugün ne yapıyoruz?" Güldüm. Tabiki bizim için planlarım olduğunu anlamıştı.
"Önce eşyalarımızı yerleştiriyoruz. Sonra üsse gidip bizimkiler ne halde bakıyoruz. Akşam da evimize geliyoruz."
"Bizimkilerle yemek yemeyecek miyiz?" Kafamı sağa sola salladım.
"Yeni evimizin ilk akşamında sana ben yemek yapacağım."

Kaşları şaşkınlıkla havalanırken dudaklarında güzel bir gülümseme oluştu.
"Demek öyle?" Sırıtarak parmaklarını parmaklarıma kenetlediğinde uzanıp dudaklarını öptüm. Onu her öptüğümde fazlasını istiyordum ama bunu engelliyordum.
"Öyle."
"Bu kadar marifetli misin Anthony?" Uzun adımı kullanmasıyla bu kez ben şaşırdım. Bunu kesinlikle sevmiştim. Onun dudaklarından benim içim dökülen her kelime mükemmeldi.

"Parmaklarımın ne kadar marifetli olduğunu biliyorsun bebeğim. Bizzat deneyimledin." İma ettiğim şeyi anladığında gülümsemesi muzip bir hal aldı.
"Bilmez miyim Anthony? O güzel, marifetli  parmakların.." İkinci cümleyi söylerken gözlerini kapatıp dudaklarını ısırmasıyla yutkundum. Bu kadar basit bir hareketi bile tahrik olmam için yeterliydi.

"Siktir. Hera beni tahrik etmeyi bırak." Küçük bir çocuk gibi yaramaz bir kıkırtı bıraktı.
"Ama bunu seviyorum." Yüzüne iyice eğildiğimde nefesini tuttuğunu fark ettim.
"Ama eğer buna devam edersen üsse gidemeyiz. Yemeği de unut. Hemen şimdi yatak odamıza çıkar v- dur bir dakika. Her an buraya gelecek ve bizi görüp göz devirecek bir rahibe olmadığına göre hemen burada, masanın üzerinde seni-"
"Tamam Tony. Tahrik falan etmiyorum seni."

Zaferle sırıtıp dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım.
"İşte böyle bebeğim. Babacığın sözünü dinlemelisin." Güldü.
"Ben cezaları da seviyorum babacık." İç çektim.
"Siktir. Hera bence hemen üsse gidelim. Yoksa hiç gidemeyeceğiz." Melodik kahkahası evde duyulurken masadan inip salona geçti.
"Seni zor duruma sokmayı seviyorum babacık." Birkaç büyük adımda ona yetiştim ve kalçasına vurdum.
"Gelince görüşeceğiz."

Hera'nın anlatımı;

Üsse geldiğimizde Tony ortalıkta kimseyi göremeyince buradaki garaja ilerledi. Güvenlik sistemlerine son kez bakacaktı. Bende önce Natasha'nın odasına ilerledim. Kapıyı tıklayıp içeri girdim.
"Nat."
"Bebeğim. Hoş geldin." Bana kısaca sarıldı. Sonra bende onun kolilerini açmasına yardım ettim.

"Ee? Nasıl eviniz?" Güldüm.
"Güzel. Tony tarzı. Mutlaka geliyorsunuz zaten."
"Bizimle olmayışınıza alışmak zor olacak."
"Yapma Nat. 5 dakika uzaklıktayız. Ayrıca yine sürekli birlikte olacağız bir şey değişmiyor."
"Orası öyle."

Bir süre sonra dedikodumuza Wanda da katıldı. Bu yerleşme işinden sonra Vision'la birlikte tatile çıkacaklarını söyledi. Kulenin en sessiz ve tatlı çiftiydi onlar.
"Artık şu stresli günlerden uzaklaşmak istiyoruz. Bir de biraz yalnız kalmak." Nat ve ben güldük.
"En iyisini yapıyorsunuz." Natasha sırıttı.
"Sanırım biz de Bruce'la biraz daha ciddi düşünüyoruz."

İşte şimdi şaşırma sırası bizdeydi.
"Evlenecek misiniz?"
"Bilmiyorum. Sanırım henüz o kadar ciddi değil. Ama minik de olsa bir adım."
"Sizin adınıza sevindim." Odanın kapısı tıklandı ve içeri Tony girdi.
"Tony?"
"Bebeğim eve geçelim mi artık?"
"Yemeğe kalmayacak mısınız?"
"Bugün değil."
"Pekala. Yarın görüşürüz."

Tony'nin zırhı sayesinde yarım dakika içinde evimize gelmiştik.
"Sence de çok erken dönmedik mi?"
"Hayır bebeğim, yemek yapacağım." Tony mutfağa yönelirken ben de sırıtarak arkasından gittim. Bu manzara kesinlikle mükemmel olacaktı.
"Yardım etmemi ister misin?"
"Hayır. Kendim yapacağım."
"Ne yapacaksın?"

Tony, tişörtünü çıkarıp seksi bir şekilde bana fırlatırken konuştu.
"Pizza." Gülerek tişörtünü yakaladım.
"Merakla bekliyorum." Tezgahın üzerindeki hamur kabını aldı. Kaşla göz arasında hazır hamur sipariş ettiğini anlamam için onu tanımama gerek yoktu.
"Pizza yapmayı nereden öğrendin?"
"Gecenin sonunda anlatırım."

Bana sinsi bir sırıtış yolladığında güldüm. Salona geçip pantolonumu ve tişörtümü çıkarıp Tony'nin bana attığı tişörtünü giydim ve mutfağa geri döndüm. Yüksek bar tezgahının önündeki sandalyelerden birine oturdum. Tony, Jarvis'ten bir müzik açmasını istemişti. O hem kendince dans edip hem de hamuru ustalıkla açarken ben de onun fotoğraflarını çekip eğleniyordum. Arada bana dönüp seksi pozlar veriyordu.

Ondan beklemediğim kadar iyi bir iş çıkarıyordu. Bunu öğrenmek için kesinlikle zaman ayırmış gibiydi. Ya da dahi olduğu için çabuk öğrenmişti. Hamurun üzerine malzemeleri dizerken ona yardım etmemi söylemişti. Oturduğum yerden kalkıp yanına ulaştım ve onun söylediği şekilde malzemeleri dizmeye başladım. Üzerimdeki tişörtüne bir bakış atıp sırıttı.

"Sana daha çok yakışıyor." Güldüm.
"Biliyorum." Pizzalarla işimiz bittiğinde Tony fırına verdi ve ellerini yıkadı.
"Şimdi seninle ilgilenebilirim."
"Tony hayır."
"Tony evet."
"Önce yemek yemek istiyorum. Bence bunu gecenin sonuna bırakabiliriz." İç çekti.
"Haklısın aslında. Şimdiye alsak pizza pişene kadar süremiz var. Ama diğer türlü sabaha kadar vaktimiz var."

Sinsice sırıttığında ona göz devirip salona geçtim. Hemen arkamdan o da gelirken koltukta yanıma yerleşti. Jarvis müziği kapatıp bizim için tvyi açtı. Tony haber programlarını dolaşırken bende onun göğsüne yaslanmış evi izliyordum. Kulenin New York'u ayaklar altına alan hareketli şehir manzarasının aksine bu evin manzarası yeşillerin hakim olduğu bahçemizdi. Daha dinlendirici, daha ferah görünüyordu.

Duvarlar açık renkli olsa da koyu tonlarda aldığımız eşyalar, yerinde kullandığımız aydınlatmalar eve modern bir görünüm veriyordu. Buranın gerçekten ev olduğunu hissettiren şey ikimize dair ayrıntılardı. Evin bazı yerlerinde Tony'nin tasarımları vardı; bazı yerlerinde benimkiler. İkisi birbiriyle uyumluyken her şey çok güzel görünüyordu. Kalabalık bir yerde yaşamaya alıştığım için ev bazen fazla ıssız geliyordu. Tam da bu zamanlarda Tony bunu hissetmiş gibi kollarını belime sarıyor ve bana birkaç öpücük veriyordu. Şimdi olduğu gibi.

"Ne düşünüyorsun?"
"Pizzaları." Güldü.
"Senin gibi bir davranış bilimcisi değilim. Ama yalan söylediğini anlayabiliyorum." Tabiki anlayabilir. Davranış bilimcisi değil ama bir dahi.
"Evimizi düşünüyorum. Bazen fazla sessiz geliyor. Ekiple yaşadığımız zamanı düşününce." Tony tekrar burnumun üzerine bir öpücük bıraktı.
"Bizim için böylesi daha iyi olacak. Alışacağız."
"Biliyorum."
"Pizzalar pişti efendim." Tony sırıtarak ayağa kalktı.
"Teşekkürler evlat."

Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

The Protector -StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin