He is gone

2.5K 238 154
                                    

İyi okumalar😘

Tony ve ben, Peter'ın biraz gerisinde May'in mezarının karşısında bekliyorduk. Cenaze töreninin üzerinden biraz vakit geçse de Peter henüz ayrılmak istememişti. Biz de sabırla onun vedasını bekliyorduk. Hava soğuduğu için ekip çocukları da alıp üsse geçmişti.

Peter eliyle göz yaşlarını silerek mezarın yanından kalktığında hafifçe sendeledi. Tony ve ben aynı anda ona koşup kollarından tuttuk.
"Peter.."
"İyiyim." Her ne kadar güçlü görünmeye çalışsa da sesi ne kadar kötü olduğunu ele veriyordu. Onu tutmayı asla bırakmadık ve üçümüz birlikte arabaya adımladık. Ben Peter'la birlikte arka koltuğa geçtim. Tony sürüce koltuğuna yerleşip dikiz aynasından bize kısa bir bakış atıp arabayı çalıştırdı.

Peter kelimenin tam anlamıyla yıkılmıştı. Günlerdir doğru düzgün uyumuyordu. Uyuduğu zamanlarda da rüyasında May'i görüyor olsa gerek irkilerek uyanıyor ve uzun bir süre kendine gelemiyordu. Ona bizim evimizde bir oda hazırlamıştık ve geceleri onun yanında kalmayı alışkanlık edinmiştik. İkimizden biri Peter uyuduktan sonra sessizce odasındaki koltuğa geçiyor ve Peter kabus görüp uyanırsa diye onu bekliyordu. Onun hızlı toparlanması için her şeyi yapabilirdik.

Peter'ın başı omzuma düştüğünde onun saçlarına bir öpücük bıraktım ve ben de sakince kafamı ona yasladım. Ne olursa olsun onun yanında olacaktık ve onun bunu hissetmeye çok ihtiyacı vardı.

***
Evimizdeki akşam yemeğinde ekiple birlikte Ned ve Michelle de bize eşlik ediyordu. İkisi de Peter için fazlasıyla endişeliydi. Bizde başka şeylerden bahsedip konuyu dağıtmaya çalışıyorduk. Peter hiçbir şey yemediği için Brian ve Linda'ya yediremiyorduk. Buna ek olarak Linda, Peter'ın yanına oturan Michelle'e tuhaf bakışlar atıyordu.

Peter bu bakışları fark ettiğinde bir haftadır ilk kez güldü ve kollarını kucağımdaki Linda'ya uzattı.
"Ben yetirebilir miyim bayan Stark?" Yüzümdeki gülümsemeyle Linda'yı ona uzatırken konuştum.
"Sende yiyeceksen olur Peter. Sen yemediğin için onlar da yemiyor." Peter beni onaylasa da yemeyeceğini hepimiz biliyorduk.

Linda keyifli bir ses çıkarıp Peter'ın kucağına kurulduğunda Michelle'e bakmaya devam etti Michelle ise sadece onu sevmeye çalışıyordu.
"Kızım diye demiyorum, ancak bu kadar Stark olabilirdi. Şu kıskançlığa, şu bakışlara bak Hera." Tony'nin kulağıma fısıldaması üzerine gülümsedim. Haklıydı. Linda tam anlamıyla Tony'nin kızıydı. Çevresindeki erkeklerin, özellikle Tony, Steve ve Peter'ın, ilgisini seviyor ve kıskandığını her fırsatta belli ediyordu. Ah bir de konuşabilse..

Yemekten sonra Peter, Michelle ve Ned'i Peter'ın odasına yolladık. Belki onlar okuldan falan bahsederek Peter'ın dikkatini dağıtabilir ya da bir nebze onu kendine getirebilirlerdi. Linda, Michelle yüzünden Peter'a yapışıkmış gibi davrandığı için o da onlarla birlikteydi. Brian ise Natasha'nın kucağında olmaktan oldukça keyifliydi. Natasha'nın bize bir şey anlatmasını sevmiyor, onun kızıl saçlarını çekiştirerek dikkati kendi üzerine çekiyordu.

Steve hafif kısık bir sesle konuşmaya başladığında dikkatimiz ona döndü.
"Saldırıda May'i vuran adamla birlikte birkaç kişinin kaçtığını tespit etmiştik kameralarla." Bu cümle üzerine sinirimin tekrar damarlarıma dolduğunu hissettim. May'i bizden alan ve Peter'ı bu hale getiren adam cezasını çekmeliydi. Damarlarımın alevlendiğini hissediyordum. Hiç bu kadar uzun süredir ateşi içimde tutmamıştım ve artık her sinirimde damarlarım yanıyor ve bazen kontrolsüzce alevim parmaklarımın arasında geziyordu.

"Birkaç gündür de yerlerini tespit etmek için uğraşıyorduk. Peter'ın yanında olduğunuz için size söyleyemedik. Ama cenazeden sonra yerlerini tespit edebildik. Bu gece, sabaha karşı gidip işlerini bitireceğiz."
"Biz de geleceğiz." Tony ikimizin yerine konuştuğunda kimse itiraz etmedi. Herkes ne kadar sinirli olduğumuzun farkındaydı.

"Saat 04.00'te üsste olun." Biz Steve'i onaylarken Wanda konuştu.
"Vis ve ben çocuklarla kalırız. İllüzyonla sizin yansımanızı yapabilirim ve çocuklar yokluğunuzu fark etmez. Tabi Peter da."
"Bu çok iyi olur." Salona Peter ve arkadaşlarının girmesiyle konu hızlı bir şekilde değiştirildi. Ned ve Michelle gitmek için izin istediklerinde Happy onları bırakacaktı.

Peter, onun omzuna yatarak uyuyakalmış Linda'yı bana uzattı.
"Onu yatağına yatırmak istedim ama çok huysuzlandı bayan Stark." Güldüm ve kızımı kucakladım.
"Sorun değil Peter." Peter'ı Michelle'e yar etmemek için inatla ona yapışması takdire şayandı. Tony de ekibi salonda bırakıp arkamdan Brian'ı alıp geldi. Çocukların üzerini değiştirirken fısıldadı.

"Sence Peter duydu mu?"
"Bilmiyorum ama çok sakin görünüyor. Duysaydı böyle davranır mıydı?"
"Emin değilim." O, Brian'ı uyutmaya çalışırken ben Linda'yı yatağına yatırıp odadan çıktım. Salonda oturan ekibin yanına ilerledim.
"Hera, biz artık gitsek iyi olacak. Siz de biraz dinlenin." Herkes sabah 4'teki baskın için biraz uyumak istiyordu.
"Nasıl isterseniz."

Ben ekibe kapıya kadar eşlik ederken Peter da uyumak için odasına çıktı. Şimdilik duymamış görünüyordu. Odama çıkıp üzerimi değiştirirken Tony de odaya girdi.
"Peter yattı. Sence bu sakinliği iyi bir şey mi?" Yatağın içindeki yerimi alırken Tony'nin üzerini değiştirmesini izledim.
"Sanmıyorum. Ya duydu ve bizden saklıyor ya da duymadı ama bu bir fırtınanın işareti."

Tony yanıma yerleşip beni kendine çekti.
"İyi olacak." Kollarımı ona sararken mırıldandım.
"İyi olacak."

***
Gözlerimi araladığımda başımdaki ağrı ne kadar uyuduğumu sorgulattı. Tony'nin kollarından yavaşça sıyrılıp komodindeki telefonumu aldım ve saatine baktım. Henüz bir saat anca uyumuştum. Ama şu durumda uyumak bile bir hayli zordu.

Odadan çıkıp koridorda yürümeye başladım. Önce Peter'a sonra çocuklara bakıp sonra uykuma geri dönmeyi planlıyorum. Peter'ın odasının kapısını hafifçe araladım. Yatağa adımladığımda kimseyi göremedim ve sonra gözüme hafif aralık olan pencere çarptı.
"Siktir. Jarvis Peter nerede?"
"Yarım saat önce ayrıldı efendim."
"Ve sen bize bir şey söylemedin mi?"

Hızlıca odadan çıkıp çocukların odasına geçtim. Hala uyuyorlar neyseki. Bizim odamıza adımlayıp Tony'yi sakince uyandırmaya başladım.
"Tony. Tony kalkman gerek." Gözlerini hafifçe araladı.
"Baskına mı gidiyoruz?"
"Peter gitmiş baskına Tony, kalk." Bir küfür savurarak ayağa kalktı ve Steve'i aratırken bir yandan da üzerini değiştirmeye başladı.

"Tony Peter baskın alanını nereden öğrendi?"
"Bilmiyorum ama o benim öğrencimdi. Sistemi hacklemesi ne kadar sürebilir?" O esnada telefon açıldı ve yüzbaşının uykulu sesi odayı doldurdu.
"Bir sorun mu var Tony?"
"Peter her şeyi öğrenmiş. Tek başına baskın alanına gidiyor. Wanda ve Vision acilen buraya gelsin. Yola çıkıyoruz."
"Tamam."

Yüzbaşı telefonu kapattığında bizde hızlıca giyinip Wanda'ları beklemeye başladık. Endişe tüm bedenimizi sarmalamıştı. Peter'ın intikam almak istemesi normaldi. Ama başına bir şey gelmesinden endişeleniyorduk. Mutasyonu yüzünden çabuk iyileşiyor olabilirdi ama şu sıra hiçbir şey yemediği için güçsüzdü. Dikişleri tekrar açılabilirdi, ağır bir darbeyle tekrar hastanelik olabilirdi. Kendi siniri en çok ona zarar veriyor gibiydi.

"Hiç uyumamalıydık Tony, hiç." Tony yanıma gelip ellerini omuzlarıma koydu. Çoktan zırhını giymişti.
"Sakin ol Hera. Ona bir şey olmayacak. Buna tekrar izin vermem. Anlıyorsun değil mi güzelim? Onu tekrar incitmelerine izin vermem." Yavaşça kafamı salladım. Bu esnada Jarvis'in bilgilendirmesiyle Wanda ve Vision eve girdi. Wanda telaşla konuştu.
"Hiç vakit kaybetmeyin, hemen gidin."

Kendimi birden Tony'nin kucağında buldum, sonra da gökyüzünde. Umarım, sana yetişebiliyoruzdur Peter. Umarım.

Ah be Peter.. benim ağ aromalı kekim..🥺

Linda Stark kıskançlığı diye bir gerçek var arkadaşlar🙂

Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

The Protector -StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin