Bu bölüm aslında bir sonraki bölüm için bir hazırlık/geçiş bölümü. Yine de eğlenceli bir bölüm bence 😊
İyi okumalar😘Koruma gözlüğünü takmış, Tony'nin zırhına yaptığı düzeltmeyi izliyordum. Önceden tüm hayatım dergiyle klinikte geçerdi ve ben bundan çok mutlu olurdum. Ya da olduğumu zannederdim. Çünkü Avengers kulesinde geçirdiğim şu bir ay bana çok şey öğretti.
Artık klinikte ya da dergide olmak beni Avengers kulesine olmak kadar mutlu etmiyor. Burada bulduğum huzuru sağlamıyor. Önceden iş arkadaşlarıyla gezip tozan, eğlenebilen biriydim. Şimdi Tony'nin zırhlarıyla vakit geçirmek tüm o zamanlardan daha eğlenceli geliyor.
"İşte bitti! Test için hazır." Tony, zırhına çok küçük ya da uzaktaki nesneleri daha iyi nişan alabilmek için hassas ayarlı bir görüş ve ateş planlaması yaptı.
"O zaman deneyelim." Dedim. Ellerimi birleştirip çeneme yasladım ve Tony'nin zırhı kullanmasını bekledim. Ama Tony, bunu yapmak yerine bana döndü."Denemek ister misin?"
"Evet!!" Hemen ayağa kalkıp yanına adımlamamla Tony kahkaha attı.
"Sadece kaskı ve eldiveni giymen yeterli. Jarvis!"
"Hemen patron!" Zırhın başlığı ve eldiveni beni kaplarken heyecanla kıpırdandım."Elinden ateş çıkarabilen kız, benim yapay ateşleme sistemime heyecanlanıyor! İnanılır gibi değil!" Bu kez kahkaha atan ben oldum. Zırhın sağladığı ayrıntılı görüşle etrafımı tarayıp nişan alacak küçük bir şeyler aramaya başladım. Masanın üzerindeki kurşun kalemi, kalem olan ucundan vurabilir miydim?
"Sanırım neyi vuracağımı buldum." Masaya döndüğümde Tony, beni yönlendirmek için yanıma geldi. Soluma geçip bir eliyle belimi tuttu ve duruşumu düzeltti. Eldivenin olduğu elimi kaldırıp nişan aldım ve ateşledim. Ateşlemenin etkisiyle biraz geriye sendeledim. Şimdi sırtım Tony'nin göğsüne değiyordu. Masanın üzerindeki kalem ateşlenip yere düştü. Başka bir şeye zarar vermemişti.
"Bu harika!" Tony bilmiş ifadeyle sırıtıp omzumun üzerinden bana baktı.
"Biliyorum. Ben yaptım."
"Daha fazla denemek istiyorum."
"Kuleyi başımıza yıkmadığın sürece istediğin şeyi vurabilirsin." Tony ile garajın en ucuna geçip diğer ucundaki bardağı nişan aldık. Tam 12'den!Zırhı çıkarıp sırıttım.
"Hevesimi aldım. En azından şimdilik." Tony bu halime gülerken kaskı ve eldiveni tekrar yerine koydu.
"Ellerinden ateş çıkarabildiğini unutmadın değil mi?"
"Hayır. Ama bu daha eğlenceli." Masanın üzerinde çalan telefonum ikimizinde bakışlarını üzerine çekti.Ekranda Robert'ın adını gören Tony, masanın üzerindeki hesaplamalarına geri döndü. Ondan hoşlanmadığını biliyordum. Çok geçmeden aramayı yanıtladım ve konuşmaya başladım.
"Alo?"
"Müsait misin, Hera?" Ona hala kızgın olduğum için konuşmak istemiyordum.
"Sayılır. Dinliyorum."
"Gabriela'ya dergiden ayrılmasını söyledim ve ayrıldı." İfadesizce cevap verdim.
"Ne söylememi istiyorsun?"
"Bana kızgın olduğunu biliyorum Hera. Ama bu anlamsız soğukluk niye?" İşte şimdi ben de sinirlenmiştim."Anlamsız soğukluk mu? Anlamsız öyle mi? O kadın yüzünden derginin ne kadar zor durumda kaldığının farkında mısın?! Dünyaca ünlü psikolog ve davranış bilimcisini aylar süren uğraşlar sonucunda röportaj için ikna ediyorum. Dünyanın öteki ucundan bir röportaj için buraya getirtiyorum. Ama Gabriela hanım kıytırık kitap reklamları için adamın röportajını iptal ediyor! Anlamsız bulduğun şeye bir bak Robert!"
İki gündür içinde tuttuğum her şeyi bir anda söylediğim için rahatlamıştım. Bu Robert'ın suçu değildi, ama zamanında biricik kuzeninin ayrılmasına izin verseydi bugün bu konuşmayı yapmıyor olacaktık.
"Özür dilerim." Derin bir nefes aldım.
"Senin hatan değildi. Sadece zamanında dergiden ayrılmasına izin verseydin bunları yaşamazdık. Ama bunu düşünmenin de şu an bir faydası yok. Kendini suçlama."
"İyi miyiz?" Normalde gülümseyip içimden öyle geldiği için onaylamam gerekiyordu. Ama bu kez istemeyerek yaptım.
"İyiyiz.""İşler kolayca yoluna girmemiş anlaşılan." Telefonumu masaya bırakıp Tony'ye baktım. Omuz silktim.
"Bazı konularda haklı çıkmayı sevmiyorum."
"En azından arkadaşınla aranız düzelmiş." Tony, bana bakmadan konuşuyordu. Bu soruya olumsuz bir yanıt vermemi istediğini okuyabiliyordum beden dilinden. O istediği için değil, gerçek olduğu için olumsuz bir yanıt verdim."Ne kadar düzeldiği tartışılır." Kafasını kaldırıp bana baktı. Omuz silktim.
"Neyse. Akşam yemeği için alışverişe gideceğim. Yine pizza yemek istemiyorum." Tony, söylediğime gülerken konuştu.
"Eksik mi var? Happy alsın."
"Hayır. Kendim alacağım ve gidiyorum." Koruma gözlüğünü çıkarıp masaya bıraktım ve zaten garajda olduğumuz için arabama yöneldim.Aldıklarımı kasadan geçirirken kasiyerin buz mavisi gözlerini bana dikmesiyle kalakaldım. Gözlerimin önünde ailemin ölümü bir kez daha canlandı.
'Beni özledin mi tatlım?'
"Hanımefendi!" İrkilerek kendime geldiğimde adamın tuhaf tuhaf bana baktığını gördüm."P-pardon." Hızlıca toparlandım ve ödemeyi yapıp aldıklarımı arabama taşıdım. Aklımda hala aynı buz mavisi gözler vardı.
Aklımda sürekli ailemin ölümüyle ilgili şeyler dönüp duruyordu. O adamın beni nasıl bulduğu, şu an olduğum yeri bilip bilmediği, beni takip edip etmediğ-
"Böö!" Çığlık atıp yerimde sıçradım. Korktuğum için elimdeki bıçağı da kontrol edememiş elimi kesmiştim.
"Tony! Siktir!" Elimi suya tutarken o da yanıma geldi.
"Hey, sakin ol. Bu kadar odaklandığını düşünmemiştim. Ver elini bakayım." Gerek olmadığını söylesem de elimi sudan çekip kestiğim yere baktı."Ayrıca öyle insan mı korkutulur? Böö ne ya?! Sensin böö!" O beni umursamadı.
"Ne düşünüyordun o kadar?"
"Hiç."
"Kesin 'hiç'tir." Parmağımın kanayan yerini dudaklarına götürüp emdi, sanki çok normal bir şeymiş gibi. Ben şaşkınca ona bakarken o, yanımdan ayrılırken konuştu.
"Bekle, sana yara bandı getireyim."Yaptığım işe tek elimle devam ederken bir çift el belimi kavradı beni kendine çevirdi. Tony, yara bandını açıp, sanki kolumu koparmışım gibi bir dikkatle yapıştırdı.
"Teşekkür ederim." Bana göz devirip beni taklit etti.
"Tişikkir idirim." Bu yaptığı beni sinir ederken onu durdurup gitmesine engel oldum."Nereye gidiyorsun?"
"İşime geri döneceğim. Bir sakıncası yoksa?" Dalga geçerek konuşsa da ben ciddi kaldım.
"Var. Elimi senin yüzünden kestim. Bana yardım etmek zorundasın."
"Hayır değilim."
"Yaralı elimle yemek mi yapayım?"
"Elin koptu da benim mi haberim yok?"
"Senin yüzünden oldu. Sen olmasaydın şimdi gayet konforlu bir şekilde yemek yapacaktım. Yara bandı ne kadar engel oluyor biliyor musun?"Derin bir iç çekip bıkkınlıkla bana baktı.
"Tamam. Şimdi ne yapıyoruz?"Yemek yaptığımız bir saat boyunca sürekli Tony'yle uğraşmıştım. Tony ise ondan beklenmeyecek bir sabırla bana katlanmıştı. Meyve bıçağıyla şov yapmaya çalışması dışında her şey gayet normaldi. Benim onu sinir etme çabalarıma rağmen o, sürekli beni güldürmüştü. Bir şeyin güzel olduğunu söylememi, onun mükemmel olduğunu söylemesi takip etmişti.
En son Tony masayı hazırlarken ben yorulduğumu bahane edip tezgahın üzerine oturmuştum.
"Beni gerçekten şaşırttın Tony. Yemek yapabileceğini düşünmemiştim. Çabuk öğreniyorsun. İyiydi gerçekten." Tony iltifat ettiğime pişman edecek bir cevap verdi tabi. Göz kırparken konuştu.
"İyi olduğum başka şeyler de var."Onu es geçip Jarvis'e seslendim.
"Jarvis, lazanya yemek isteyen herkese mutfağa inmesini söyler misin?"
"Tabi, bayan Mills."Bundan sonraki bölümler için oldukça heyecanlıyım canlarım 🤗
Oy verip yorum yapmayı unutmayın 😘Önümüzdeki hafta söz ettiğim Steve Rogers hikayesini yayımlayacağım.
Clint Barton için de bir şeyler yazmayı deniyorum. Eğer devam ettirebilirsem ikisi birlikte yayımlanacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Protector -Stark
Fanfiction"Bana. Seni. Öldürmemem. İçin. Tek. Bir. Sebep. Söyle. Tony!" "Çok yakışıklıyım." "Ve dünyaya bir Stark daha getirmeden ölmek istemiyorum." 🎖 #1 ironman 🎖 #1 Marvel