Date

2.8K 249 115
                                    

İyi okumalar😘

Yatağımda bir sağa bir sola dönmekten oldukça sıkılmıştım. Bebeklerimiz artık beş aylıktı ve bazen, şimdi olduğu gibi, fazlasıyla hareketlilerdi. İçimdeki hareketleri beni uyutmamaya kararlıydı bu gece. Bıkkınca yerimde doğruldum.
"Jarvis, Tony'ye yanıma gelmesi gerektiğini söyler misin?"
"Peki bayan Stark."

Tony gündüzlerini tamamen benimle geçiriyordu. Akşamları ise garajda çalışıyordu. Dergi işlerinden uzak kalmam için birçok şey yapıyordu. Yorulmamam için yaptığını da biliyordum ve çoğu zaman bir şey demiyorum. Tehlikeli bir işi yoksa gündüzleri garajada ona asistanlık yapmama izin veriyordu. Tabi bu genelde Tony'nin bana asılması, işi farklı boyutlara taşıması ya da ben yorulmayayım diye her şeyi kendisinin yapması üzerine benim trip atmamla sonuçlanıyordu.

İkizlerimiz olacağı için karnım normalden daha büyüktü ve bu, onu endişelendiriyordu. Jarvis'in sesinden hemen sonra Tony'nin merdivenleri koşarak çıktığını duydum ve güldüm.
"Hera iyi misin?! Bebekler mi geliyor?!" Bu kez daha sesli güldüm.
"İyiyim Tony sakin ol! Daha beş aylıklar, nasıl doğabilirler?!" Söz konusu bebeklerimiz olduğunda endişesi çok çabuk büyüyor ve onun dahi beyninin önüne geçiyordu.

Tony kapının eşiğinde durup biraz soluklandı ve sonra yanıma geldi.
"Ne oldu hayatım?"
"Önce sakin ol kötü bir şey yok."
"Tamam sakinim şimdi söyle."
"Tony çok hareketliler. Sürekli hareket ediyor ya da tekme atıyorlar ve uyuyamıyorum. Senin sesini duyunca sakinleşiyorlar. Sen biraz şarkı söylesen ve ben uyusam?" Tony gülümseyerek yanıma uzandı.
"Masal da anlatabilirim onlara." Kıkırdadım.

"Hayatım geçen sefer masala başlamanla bitirmen arasındaki süre 1 dakika bile değildi. Sen en iyisi şarkı söyle." Tony yanağıma bir öpücük bıraktı ve tekrar yatmama yardımcı oldu. Bir eliyle karnımı okşarken tişörtümün üzerinden bir öpücük bıraktı.
"Benim güzellerim babalarını mı özlemiş?" Şimdiden sakinleşmeye başlayan bebeklerle bende rahatlamıştım. Sağıma dönüp gözlerimi kapatırken Tony onlara şarkı mırıldanmaya başladı.

Tony Shoot to Thrill söylerken göz devirdim.
"Tony, çocuklarımın içeride festival yapmasını istemiyorum. Sakinleşmelerini istiyorum." Tony bana bakıp güldü ve daha sakin bir şarkı mırıldanmaya başladı.

***
Birlikte Avengers salonuna girdiğimizde Tony'yi sakin olması için uyarıyordum.
"Ne oldu? Öğrendiniz mi cinsiyetlerini?" Natasha'nın sorduğu soru üzerine artık Tony'nin çenesini tutamayacağını biliyordum.
"Öğrenemedik!" Tony onlara cevap verirken benim koltuğa oturmama yardımcı oluyordu.
"Neden?" Tony doğrulup onlara döndü.

"Ya biz bu çocukları görebilmek için bir ay bekliyoruz. Tam bir ay. İyi olup olmadıklarını deli gibi merak ediyoruz. Ama onlar bir ay sonra bize kıçlarını dönüp yatıyorlar. İnsan babasına kıçını dönüp yatar mı? Göremedik cinsiyet falan." Tony'nin bu sabırsız hali herkesi güldürdü. Tony kendini yanıma attığında Steve konuştu.
"Cinsiyetin ne önemi var? Sağlıklılar mı?" Derin bir nefes aldım.
"Sağlıklılar Steve. Ama sabırsız bir babaları var."

Tony ofladı. Söz konusu bebekler olunca kesinlikle çok sabırsızdı. Sürekli onlara bir şeyler almak istiyor ama cinsiyeti bilmediğimiz için alamıyordu. Kıyafetleri es geçip oyuncak almaya çoktan başlamıştı ama bu da onu tatmin etmiyordu.
"Sözde cinsiyetlerini öğrendikten sonra odalarını düzenleyecektik."
"Tony, yine yaparız. Odayı düzenlemek için cinsiyetlerini bilmemize gerek yok ki. Pembe, mavi gibi klişe şeyler kullanmayacağız zaten. Kız için de erkek içinde ideal bir oda olacak."

"Hera doğru söylüyor. Renk ayrımı çok saçma."
"Yarın başlayalım mı o zaman?" Sabırsızlığına güldüm. Ama bende onun kadar heyecanlıydım.
"Başlayalım hayatım." Biz yerimizde keyifle otururken Wanda bana bir portakal suyu getirdi. Artık sürekli tatlı yememe izin yoktu. Sağlıklı şeyler yemem gerektiğini söylüyorlardı. Steve'in ya da May'in benim için yaptığı sağlıklı tatlıları yiyebiliyordum. Natasha, hamile sporu yapmamda yardım ediyordu.

Duyduğumuz gök gürültüsüyle Thor'un geldiğini anlamıştık. Bir süredir ortalıkta görünmüyordu. Üssün içindeki ayak seslerinden sonra Thor'un devasa bedeni salona girdi.
"Selam çocuklar!" Thor, elindeki mjolniri havaya atıp tutarken oldukça neşeli görünüyordu.
"Hoş geldin Thor!" Thor gülümseyerek elindeki mjolniri bir yere bıraktı ve bana döndü.

"Ateşin leydisi, nasılsın?" Onun neşesi beni de güldürmüştü.
"İyiyim Thor yani, iyiyiz. Sen de oldukça iyi görünüyorsun?"
"Bu akşam Jane ve benim bir randevumuz var."
"Ne?"
"Siz barıştınız mı?"
"Bu akşam barışacağımızı umuyorum. Bana yardım etmeniz gerek."

"Ne yardımı?" Thor mahçup bir gülümseme takındı.
"Jane'e onu çok güzel bir mekana götüreceğimi söyledim. Ama ben burada öyle bir yer bilmiyorum." Biz onun sevimliliğine gülerken Tony telefonunu çıkarıp bir yeri aradı. Biz onun ne yaptığına bakarken Tony bu akşam için iki kişilik rezervasyon yaptırdı. Daha sonra Thor'a döndü.

"Hallettim Thor. Çok şık bir yer. Yemekleri de güzel." Thor'un rahatlamasına güldük.
"Teşekkür ederim Tony. Bu akşamın güzel geçmesi için her şeyi yapacağım." Wanda'nın fısıltısını duydum.
"Umarım Jane kıymet bilir." Jane'in daha önce Thor'u terk etmesi hepimizde kötü bir izlenim bırakmıştı. Eğer bir kez daha Thor'u terk ederse onu toparlayamayacağımıza emindik.

Steve, çalan telefonu üzerine yanımızdan konuşmak için ayrılırken biz hala akşamki randevu üzerine konuşuyorduk. Tony saçımla oynamaya başladığında bana söyleyeceği bir şeyi olduğunu biliyordum. Bakışlarımı ona çevirdim.
"Sevgilim?" Yanılmadığımı anladığım için güldüm.
"Hayatım?"

"Bizde seninle bir randevuya çıkalım. Uzun süredir yapmıyoruz bunu. Gidelim, harika bir yerde yemek yiyelim ve gecemizi güzel geçirelim." Bu, her ne kadar kulağa harika bir fikir gibi de gelse aslında endişeliydim. Dışarı çıktığımız an nereden haber aldıklarını bilmediğimiz magazinciler ortaya çıkıyordu. Hem birden evlendiğimiz için hem de hamileliğim yüzünden oldukça saçma sorulara maruz kalıyorduk. Tony'nin hala zamparalık yaptığına dair saçma söylentiler de vardı. Ve ben hamilelik hormonlarımla bununla baş edemiyordum.

"Ya yine bir yerlerden magazinciler çıkar ve canımızı sıkarsa?" Tony bir elini yanağıma koyup hafifçe okşadı.
"Kimsenin senin canını sıkmasına izin vermem. Sen kabul edersen herkesten uzak ve güzel bir yer bulmam kolay olmaz. Sen istersen yaparım." Uzanıp yanağına bir öpücük bıraktım.
"Sen böyle konuşunca seni yemek istiyorum." Ben ona sıkıca sarılırken boynumu öpüp güldü.
"Beni istediğin zaman yiyebilirsin."

Steve'in endişeyle salona girmesi üzerine konuşmamız yarım kaldı ve ona döndük.
"Sorun ne Steve?"
"Bucky." Tony'nin gerildiğini hissedince uzanıp elini tuttum.
"Ne olmuş Bucky'ye?"
"Bana ihtiyacı var. Hydra peşinde. Tekrar Hydra'nın ağına düşmesine izin veremem."
"Yardıma ihtiyacın varsa seninleyiz Steve." Natasha'nın cümlesini diğerleri de onayladı. Tony ve ben hariç.

Bakışlar Tony'ye döndüğünde Tony omuz silkti.
"Gitmek istiyorsanız gidin. Hiçbirinizi bunun için yargılamam."
"Sen?" Tekrar eski konuların açılması ve ekibin bölünmesini istemediğim için araya girdim. Çünkü Tony'nin ailesinin öldürüldüğünü söyleyeceğine emindim.
"Tony benimle kalsa iyi olur yüzbaşı." Steve'in bakışları bana kaydığında yumuşadı.
"Peki. O zaman diğerleri 5 dakika sonra jette olsun. Thor sen de kal. Jane'e söz vermişsin."

Thor onu onayladığında diğerleri salondan ayrıldı. Biz yerimizi korurken Tony'nin bedenin gevşediğini hissettim.
"Thor?"
"Leydim?"
"Acıktın mı?" Thor'un yüzüne bir gülümseme yayıldığında Tony bir iç çekti. Ondan yemek söylemesini isteyeceğimizi biliyordu. Bize direnmek yerine Friday'e seslendi.
"Friday siparişleri al."
"Pekala patron."

Tony'nin düşünceli hallerine bayılıyorum ve onun diğer kurgularda düşüncesiz ve gaddar yazılmasını sevmiyorum 😕

Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

The Protector -StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin