"You, me and Barcelona?"

4.3K 328 129
                                    

İyi okumalarrr😘

Odamda oturmuş resim yapıyordum. Son bir haftadır olduğu gibi. Bir süre işle ilgilenmek istememiştim. Tony de bir süre dinlenmem gerektiğini söylüyordu. Mila da beni oldukça iyi idare edeceğini söylemişti. Loki yaralarımı iyileştirmiş olsa da Tony hala dikkat etmem gerektiğini söylüyordu. Şimdi bir göreve gitmişlerdi ve tabiki benim gitmeme hiçbiri izin vermemişti. Gerçi Tony kulede birçok şeyi yapmama izin vermiyordu.

Natasha'yla dövüş antrenmanı yapmama, dergi için uzun süre çalışmama, Tony'ye tehlikeli işlerinde yardım etmeme, çok fazla kahve içmeme ve Clint'in şakalarına maruz kalmam Stark yetkisiyle yasaklanmıştı. Ne zaman bunlardan biri olsa Jarvis kulede alarm veriyor; Tony hemen yanımda bitiyordu. Benim için endişelendiğini bilsem de bu bunaltıcı duruma kızmadan edemiyordum.

Fiziksel olarak iyiydim, bir sorunum yoktu. Sadece boş kalınca bebeğimi nasıl fark etmediğimi düşünüp kendime kızıyordum. Ve bunu düşünmemek için de çalışmam gerekiyordu. Ama buna da izin yoktu. Ben de Tony'nin benim için aldığı dünya kadar tuvali boyamakla meşguldüm.

Şu bir haftada çok fazla resim yapmamdan kimse şikayetçi değildi. Herkes beğendiği tablomu odasına götürüyordu. Clint ailesine götürmek için de almıştı. Maria Hill bile kendi evi için beğendiği bir resmi almıştı. Ben de aklımı meşgul ettiğim için sorun olmuyordu.

Boyalarımı bırakıp kahve almak için mutfağa girdim. Hazır Tony ortalıkta yokken kahve içebilirdim. Kahvenin hazır olmasını beklerken mutfağın boydan boya bir duvarını oluşturan camın önüne geldim. Manzarayı seviyordum. Dışarıda gözüme çarpan oldukça büyük dumanlar ne olduğunu merak etmemi sağlamıştı.

"Jarvis, bu dumanların sebebini biliyor musun?"
"İki sokak aşağıda oldukça büyük bir yangın çıktı bayan Mills. Yangın oldukça kuvvetli olduğu için itfaiye ekipleri tam anlamıyla müdahale edemiyorlar. Avengers da orada. Sivilleri kurtarmaya çalışıyorlar."  Kaşlarımı çattım.
"Yangınla ilgili bir görev çıkıyor ve ateşin muhafızını götürmüyorlar öyle mi? Dahice gerçekten!"

"Kuleden çıkmanıza izin veremem bayan Mills. Bay Stark'ın kesin talimat-"
"Seni sistemden silmemi ister misin Jarvis?"
"Asansör bu katta efendim." Sırıttım.
"Teşekkürler Jarvis."

Hemen koşup asansöre binip aşağı indim ve dumanları takip ederek yangına ulaştım. Yangın tüm binayı sarmıştı ve çevre binalara da sıçramak üzereydi. Avengers da içeri giremiyordu.
"Hera! Senin burada ne işin var?!" Kızgınlığımı engellemeye çalışıyordum. Ama pek başarılı değildim.
"Ateşin muhafızıyım ben! Bana nasıl söylemezsiniz?!" Yaptıkları hatayı şu an anlamış gibilerdi. Yüzüğümü çıkarıp havaya attım ve bağırdım.
"Hestaya!"

Alevlerin asama gelmesini sağladım asayı Natasha'ya verdim.
"Nat sen burada kalıp asayı tut. Buradan alevleri kontrol altına alacak. Tony sen beni yukarı çıkarıp en tepeye bırakacaksın, ben de yukarından alevleri kontrol edeceğim. Ben alevleri yok etmeye başlayınca hepiniz içeri girip sivilleri çıkarmaya başlayacaksınız. Yangından etkilenmenizi ben engelleyeceğim. Alevler size zarar vermeyecek. Tamam mı?"

Herkes beni onayladığında Tony yanıma gelip beni kucakladı ve kulenin tepesine uçmaya başladık.
"Kendine dikkat et Hera."
"Beni merak etme ve sivilleri kurtar." Tony beni en tepedeki helikopter pistine bıraktığında dizlerim üzerine çöktüm ve ellerimi yere koyup alevleri bedenimin kontrol etmesine izin verdim. Git gide yanan yeri küçültüyor ve alevleri söndürüyordum.

Gözlerimi kapattığımda alevlerin içindeki sivilleri görebiliyordum. Onları ve bizimkileri alevlerden korumaya başladım. Beş dakika gibi bir sürede yangın son bulmuştu. Bulunduğum yerde yere uzandım. Vücudum çok fazla enerji harcadığı için yorgundum.

"Hera!" Tony'nin sesini duyunca doğruldum. Zırhtan çıkıp yanıma geldi.
"İyi misin?"
"İyiyim." Yanımıza bir zırh daha geldiğinde şaşkınca Tony'ye baktım.
"Basın aşağıya toplandı ve herkes muhafızı merak ediyor. Kimseye görünmek istemezsen bu zırhı giyeceksin ve beraber gideceğiz." Onu onayladım.

"Basınla uğraşamam." Zırh açıldığında kalkıp bedenimi kaplamasına izin verdim. Tony de kendini zırhına bürünürken konuştum.
"Jarvis, otomatik sürüş. Beni kuleye götür." 
"Otomatik sürüş devrede bayan Mills." Tony ile kuleye girdiğimizde diğerleri de gelmeye başlamışlardı.

"İyi işti Hera." Steve'i onayladım. Benim için çocuk oyuncağıydı. Natasha yüzüğümü geri verirken konuştu.
"Sen iyi misin?"
"İyiyim." Hepimiz salondaki koltuklara oturup dinlenmeye başladık.
"Keşke seni en başından götürseydik. Hiçbir şey yapamadık, yangını izlemek dışında."

"Buna ben de kızdım ama olan oldu artık, boşverin."
"Ben acıktım. Hadi pizza yiyelim."
"Ben çizburger istiyorum." Tony ile aynı anda söylediğimiz şey üzerine birbirimize bakıp sırıttık.

Biz yemeğimizi yedikten sonra Peter gelmişti. Peter son zamanlarda daha sık kuledeydi. Bana geçmiş olsun demek için güzel bir buket papatya getirmişti kibar çocuk. Onu gerçekten sevmeye başlamıştım. Tony'nin de onu önemsediğinin farkındaydım. Peter onun için önemliydi.

Peter ve Clint büyük ekranda video oyunu oynarken herkes kendi halinde bir şeylerle meşguldü. Vision ve Wanda dışarı çıkmışlardı. Steve antrenman yapıyordu. Bruce ve Natasha ortalıkta değildi. Ben de önümdeki dergiyi karıştırıyorken Tony'nin burnunu yanağıma sürtmesiyle kıkırdayıp ona döndüm.

"Tony." Tony yüzündeki gülümsemeyle bana bakıyordu. Ama bu normal bir gülümseme değildi. 'Senden habersiz bir haltlar yedim, şimdi de öteceğim' gülümsemesiydi.
"Hayatım?"
"Hmm?"
"Senin bir süre beladan uzak kalman lazım." Güldüm.
"Tony, ben beş yaşımdan beri belanın içindeyim. Öncesini de hatırlamıyorum zaten."

Tony bu söylediğime kısa süreli gülüp devam etti.
"Seni beladan uzak tutmak için harika bir planım var. Tatile gidiyoruz."
"TATİLE Mİ GİDİYORUZ?!" Tony derin bir nefes alıp Clint'e baktı.
"Sen gitmiyorsun legolas! Sevgilim ve ben baş başa gidiyoruz!" Ben ve Peter, Clint'in haline gülerken Tony bana döndü. Bir eliyle saçlarımla oynarken konuştu.

"Sen, ben ve Barselona. Sıkılırsak başka bir yere de geçeriz. Görev yok, tehlike yok, stres yok, sakinlik var, huzur var, deniz var, mükemmellik-yani ben- var. Ne dersin?" Gözlerimi kapatıp sırıttım.
"Kulağa hoş geliyor."
"Kulağa mükemmel gelmesi gerekiyordu?" Tony'nin sahte sitemine güldüm.
"Ne zaman gidiyoruz?"
"Yarın sabah."

"Yarın sabah mı? Sanırım burası bavul hazırlamam gereken kısım."
"Yanına hiçbir şey almak istemiyorsan alma. İstediklerini aldırırım." Aslında çok cazip bir teklif olsa de her şeyi o aldığı ve aksini kabul etmediği için kendimi bazen kötü hissediyordum.
"Gerek yok." Onun yanağına bir öpücük bırakıp odama doğru çıkmaya başladım.

Bir yandan kendime yeni bikiniler sipariş ederken bir yandan da dolabımdaki kıyafetlere bakıyordum. Kapımın tıklanmasıyla kapıya döndüm.
"Birileri tatile gidiyormuş."
"Benim tatlı ajanım." Natasha yanıma gelip o da sipariş etmek istediklerime baktı.
"Sen dolabından olanları seç ben buraya senin için birkaç öneri ekleyeyim." Onu onaylayıp dolabımdan elbise seçmeye başladım.

Ben aşağı yukarı bavulumu toparlamıştım. Natasha hala tabletimden bir şeyler seçiyordu.
"Bitti." Tabletimi bana uzattığında seçtiği şeylere bakmaya başladım. Oldukça güzel elbiseler seçmişti. Aşağılara inerken karşıma çıkan geceliklere baktım. Sonra Natasha'ya baktım.
"Ne var? Baş başa tatile çıkıyorsunuz. Ayrıca Tony tatile çıkınca 2 hafta gibi kısa bir süre sonra dönmez. Bir ay, bir buçuk ay tatil yapar. Bana teşekkür edeceksin." Sırıttım.
"Sen tecrübelisin tabi Bruce'dan."
"Hera!"

Arkadaşlar.. sonraki bölümlerin dili olsa da konuşsa🤤

Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

The Protector -StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin