İyi okumalar😘
"Benden yapmamı istediğiniz bir şey var mı bayan Stark?" Bıkkın bir tavırla göz devirdim.
"Jarvis, eğer bir kez daha aynı cümleyi kurarsan seninle birlikte tüm sistemleri kapatmak zorunda kalacağım."
"Üzgünüm bayan Stark. Bay Stark'ın talimatı." İç geçirdim.
"Biliyorum Jarvis."Tony, ekiple birlikte bir göreve gitmişti. Beni göreve götürmeyeceğini zaten biliyordum. Bebeklerimi kaybetme korkum yüzünden itiraz da etmemiştim. Evde kalmış, dergi için çalışıyordum. Yeni yazılmış makalelere göz atıyor, dergide çalışan yazarlarla, doktorlarla konuşuyordum. Derginin 50.sayısı için özel bir şeyler hazırlamaya çalışıyorduk.
Ben odaklanmış bir şekilde çalışırken odanın içinde oluşan tuhaf bir ses dikkatimi dağıttı. Kafamı çevirip sola baktığımda portaldan gülümseyerek çıkan babamı gördüm.
"Baba?"
"Kızım ve torunlarım." Gülerek ayağa kalktım ve ona sarıldım.
"Geleceğe baktın değil mi yine?" Hafif sitemle söylediğim şey üzerine saçlarıma bir öpücük bıraktı."Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum."
"İyi miyiz peki gelecekte?"
"İyisiniz." Ayrıldığımızda o koltuğa yerleşirken bende ona bir kahve yapmak için makinenin yanına gittim.
"Günlük kahve içme hakkınızı doldurdunuz bayan Stark." Babam, Jarvis'in sesi üzerine kaşlarını çatarken ben göz devirdim.
"Babam için kahve yapıyorum Jarvis.""Günlük ne kadar kahve içiyorsun?"
"Artık bir bardak. Christine kafeini azaltmam gerektiğini söyledi."
"Haklı. Kendine dikkat et." Babamın kahvesini beklerken kendim için de meyve suyu koydum.
"Ediyorum. Zaten Tony oldukça kontrolcü bu konuda." İçeceklerimizi alıp salona geçerken güldü.
"Tony ile aynı fikirde olacağımız aklıma gelmezdi." Göz devirdim."Kocama haksızlık ediyorsun. O, bu yüz yılın dahisi." Omuz silkti.
"Biliyorum ve bu hiç umrumda değil. Benim umrumda olan şey sensin." Bir elimi karnıma götürüp konuştum.
"Sana cinsiyetlerini sorsam söylemeyeceksin değil mi?" Babam ufak bir kahkaha attı.
"Hayır. Çocuk sahibi olmak çok özel bir şey Hera. Her şeyi yaşayarak öğren istiyorum. Tadını çıkararak." Haklıydı. Ben de her şeyin sonuna dek tadını çıkarmak istiyordum ama merak etmeden de duramıyordum.Oturup bir süre babamla sohbet ettik. Benim uykum gelene dek.
"Hamilelik yüzünden çabuk yoruluyorsun değil mi?" Üzgünce kafa salladım.
"Evet. Gün içinde uyuyorum. Akşamları çok erken yatıyorum. Tüm düzenim bozuldu." Babam hafifçe güldü.
"Sen üç kişisin. Normal. Karnındaki küçükler için dinlenlenmen gerek. Hadi uyu sen."
"Sen?" Omuz silkti.
"Sizinkiler gelene dek buradayım."Aklıma gelen şeyle sırıttım.
"O zaman yine dizinde uyuyabilir miyim?" Babam da gülümsedi. Küçükken beni hep böyle uyuturdu. Ben dizine yatıp uyumaya çalışırken bir eliyle saçlarımı okşarken diğer elinde tuttuğu kitabı okurdu.
"Ne zamandır uyumuyorsun öyle. Olur." Keyifle babamın dizine yattığımda koltuk battaniyesini üzerime örttü ve yine saçlarımı oynamaya başladı.Sabah uyandığımda kendimi Tony'nin göğsünde uyurken bulunca sırıttım. Her salonda uyuyakalmam gibi bu kez de beni odamıza taşımıştı. Yerimden kalkmadan Jarvis'e kısık sesimle sordum.
"Jarvis, Tony ne zaman geldi?"
"5 saat önce bayan Stark." Jarvis de sesini kısık tuttuğu için Tony uyanmamıştı. Aslında Tony'nin göğsünde yatmaya devam edip tembellik yapmayı düşünüyordum ama midem çok bulanıyordu.Onu uyandırmadan kalkıp alt kattaki misafir banyosunda hallettim işlerimi. En ufak bir seste uyanacağını biliyordum. Daha sonra üzerimi değiştirip ona kahvaltı hazırlamaya başladım.
"Jarvis, ekipteki herkes iyi mi? Sağlık sorunu olan var mı?"
"Herkes gayet iyi bayan Stark." Jarvis böyle söylese de kahvaltıdan sonra üsse gidip onları görmek istiyordum.Kahvaltıyı hazırlarken bir yandan da ağzıma bir şeyler tıkıyordum. Şu sıra her şey gibi yemek yemem de dengesizdi. Bazen oldukça midem bulanıyor ve bana hiçbir şey yedirmiyordu bazense dünyaları yesem de doymuyordum. Merdivenden adım sesleri duyduğumda Tony'nin kahvesini bir kupaya koyup masaya bıraktım. Kapının pervazına yaslanıp bana baktı. Yüzünde umutsuz bir ifade vardı.
"Günaydın hayatım."
"Senden önce uyanıp kahvaltıyı ben hazırlayacaktım." Sızlanarak konuştuğunda güldüm ve yanına gidip yanağına bir öpücük bıraktım. Hemen sonra onu masaya doğru çekiştirirken söylenmeye başladım.
"Zaten görevde yoruluyorsun. Bir de bana kahvaltı mı hazırlayacaksın?"
"Karnında iki çocuk taşıyarak benden daha fazla şey yapıyorsun. Görev bitiyor ama senin çocukları taşıma süren bitmiyor."Yüzümdeki büyüyen gülümsemeyle ona baktım.
"Sen böyle düşünceli konuşunca sana tekrar aşık oluyorum." Egoist bir sırıtma takındı.
"Bana herkes aşık olur." Kaşlarımı çattığımda cümlesini hemen düzeltti.
"Ama ben sadece 1 kişiye aşığım." Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.
"Kendine mi?" Tony bana göz devirip sandalyesinden kalktı ve yanıma geldi. Yüzümü elleri arasına alıp dudaklarıma bir öpücük bıraktı."Hayır. Bir kediye aşığım. Son derece tatlı, fazlasıyla ateşli bir kedi." Yerine otururken bana göz kırptığında onu çoktan affetmiştim.
"Kahvaltıdan sonra üsse gideceğim."
"Tamam bebeğim, birlikte gidelim. Güncellenmesi gereken şeyler var." Tüm güncellemeleri uzaktan yapabilecekken beni yalnız bırakmamak için geliyordu. Buna emindim.Kahvaltımızı birlikte yaptık ve Tony masayı toplamama izin vermedi. Bende buna pek hevesli olmadığım için keyifle odamıza çıkıp giyinmeye başladım. Önceden büyük bir keyifle giydiğim pantolonlarım şimdi içinde oldukça sıkılmama sebep oluyordu. Bu yüzden rahat elbiselerimden birini üzerime geçirdim. Tony de üzerini değiştirdiğinde sakince yürüyerek üsse gittik.
"Hoş geldiniz!" Wanda'nın neşeli seslenmesi üzerine sırıttım ve kollarımı ona sardım.
"Hoş bulduk bebeğim. Görev nasıldı? Herkes iyi mi?"
"Merak etme. İyiyiz." Ondan sonra Natasha'ya sarıldım ve koltuklara geçtik. Herkes gibi ben de turşu kavanozunun başında kavga eden Clint ve Thor'u izlemeye döndüm."Bu dünyadaki tüm turşuları yemek için ant mı içtin sen?!"
"Alt tarafı bir turşu Clint. Çok abartıyorsun!"
"Her geldiğinde bir sürü turşu yiyorsun bir kere vazgeç!" Thor sinirlenip kavanozun üzerine çekicini koyunca Clint de iyice sinirlendi. Bende gülmeden edemedim. Ama Clint pes etmiş görünmüyordu.
"Hera hamile, canı çekmiştir. Şunu al da ona götüreyim biraz."Clint'in sinsi hamlesi oldukça mantıklıydı. Thor bir an için bana baktığında ona sevimlice gülümsedim. O da pes edip mjolniri kavanozun üzerinden aldı. Clint ise bana öpücük atıp tabağa turşu koymaya başladı.
"Hiç abartısız yarım saattir kavga ediyorlar. Sabah sabah da nasıl yiyebiliyorlar anlamıyorum." Wanda göz devirdiğinde Clint ve Thor onu takmış görünmüyordu.Clint yanıma gelirken Thor'a görünmeden iki turşuyu ağzına attı. Daha sonra tabağı bana uzattı. Keyifle tabağı aldığım esnada burnuma gelen keskin turşu kokusuyla tabağı kendimden uzaklaştırdım. Natasha olayı anladığı için tabağı tekrar Clint'e uzattı.
"Ne oldu?"
"Çok kötü kokuyor."
"Ama çocukların gelişimi için turşuya ihtiyacları var." Clint hayal kırıklığıyla konuştuğunda kafamı sağa sola salladım.
"Yeğenlerin bir süre daha turşu yiyemeyecek." Clint bir süre ağlamaklı bir ifadeyle bana baktı ancak sonra omuz silkti.
"Ben onların yerine de yerim."Çözüm üretmede Clint gibi olun🙃
Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Protector -Stark
Fanfiction"Bana. Seni. Öldürmemem. İçin. Tek. Bir. Sebep. Söyle. Tony!" "Çok yakışıklıyım." "Ve dünyaya bir Stark daha getirmeden ölmek istemiyorum." 🎖 #1 ironman 🎖 #1 Marvel