Darling?

5.8K 366 191
                                    

İyi okumalar 😘

"Erkek olursa adını Clint koyun!" Göz devirdim. Wanda'nın bizi Tony'yle yakalaması herkese yayılmıştı. Herkes dalga geçiyordu ve Tony, sırıtıp keyifle onları izliyordu.
"Çocuğuma senin adını vermeyeceğim Borton!" Olmayan çocuğumun adını tartışıyorlardı. Natasha yanıma oturup konuştu.

"Tony'nin yavaş gittiğini söylüyordum dün ama siz birden level atlamışsınız."
"Nat, sen bari yapma!" Nat elini karnıma koyup konuştu.
"Küçük Natasha'yı harika yetiştireceğim." Tony göz devirdi. Bu muhabbetten kaçmak için mutfağa girdim.
"Hera canın bir şey çekiyorsa söyle aldıralım!"
"Siktir, yüzbaşı sen de mi?!"
"Diline dikkat et! Yeğenim bunları duymamalı!" Ve Tony'nin kahkahası yankılandı.

Kendime büyük bir bardak soğuk su alıp terasa çıktım. En azından buradan sesleri duyulmuyordu. Az sonra Tony geldi.
"Niye içerdeki kimseye bir şey söylemedin?" Yanıma gelip beni terasın korkuluklarıyla arasına aldı.
"Çünkü onların dalga geçmesi ve senin karnında çocuğumuzu taşıman düşüncesi beni rahatsız etmiyor. Seni de etmiyor biliyorum." Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.

"Seni rahatsız eden şey bu aramızdaki şeyin bir adı olmaması. Bak ben seni gerçekten seviyorum. Nasıl davranacağımı bilmeyecek kadar. Yaklaşık iki ay oluyor biz tanışalı. Sen hayatıma giren öylesine biri olsaydın, ki kesinlikle değilsin, bu iki ayda çoktan mercimeği fırına vermiş olurduk. Ben ilk defa bu kadar ağırdan alıyorum çünkü seni önemsiyorum. Seninle flörtleşmeyi seviyorum. Ama flörtle yetinmek bana göre değil. Bence artık ilişkimizi bir üst seviyeye taşıyabiliriz."

Bana iyice yaklaşıp yüzüme eğildi. Ellerini korkuluktan çekip belime yerleştirdi. Beni sakince öpmeye başladı. Ben de öpücüğüne karşılık verdim. Bu şey, çok iyi hissettiriyordu. Kolları arasında olmak bana iyi geliyordu.

"İkinci çocuk için biraz bekleseydiniz keşke!"

Bir saat önce olmayan çocuğumun adını tartışıyorken şimdi jette baskın yapılacak mekana nasıl gireceğimizi tartışıyorduk. Steve önümüzdeki krokiden bir şeyler anlatıyordu.
"Mekanın çeşitli yerlerinde bombalar var. Etkisiz hale getirmeliyiz."
"O kolay, içerideki bir bilgisayara gerekli kodları yazarım ve olur."

"İyi olur Hera. Ayrıca Natasha'nın girmesi gereken kısımda alarm var. Önce onun kapatılması lazım. Ama onun için de sağlam demir bir kilit var."
"Kilidi ben patlatabilirim."
"Olmaz Tony. Kilidi patlatamayız. Sessiz bir girişe ihtiyacımız var." Elime bakıp emin bakışlarımla konuştum.
"Demir kilidi eritebilirim yüzbaşı."

Bruce ve Tony şaşkınca bana baktı.
"Demiri eritebilmen için yaklaşık 1540 dereceye çıkman gerekiyor. Bunu yapabilir misin?" Şimdi herkes bana tuhaf tuhaf bakıyordu.
"Tabiki Bruce. Ateşin muhafızıyım. Ne sandın? Benim için çocuk oyuncağı, birkaç saniyemi alır." Bruce'un gözleri şakınlıkla açılsa da ağzına görünmez bir fermuar çekti. Yüzbaşı daha fazla şaşkınlığa izin vermedi.

"Bu harika. O zaman Hera ve ben önden iniyoruz. Depodan girip patlayıcıları etkisiz hale getirip alarmı kapatıyoruz. Nat, sen direk ana bilgisayarın olduğu kısma inip belgeleri kopyalıyorsun. Tony, Sam, Clint ve Wanda biz alarmı kapatınca inip içeridekilerin icabına bakıyorsunuz. Bruce sen de yeşil kod için beklemede kalıyorsun."

Hepimiz onu onayladığımızda Banner konuştu.
"Kapıyı açıyorum." Ben paraşüte uzanırken Steve beni kendine çekerken konuştu.
"Sakın çığlık atma Hera." Ben daha ne olduğunu anlayamadan kendimi boşlukta buldum. Panikten çığlık bile atamamıştım. Steve'e daha sıkı tutunup paraşütsüz olduğumuz gerçeğini göz ardı etmeye çalıştım. Bir de yüzlerce metre yukarıdan atladığımızı.

The Protector -StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin