26. Bölüm

1.2K 152 135
                                    

Ediz

Heyecanla sinema salonuna vardım. Yağmur beni görüyormuş gibi mesaj attı.

Güzelim: 5 numaralı salona gel (:

Ediz: hemen geliyorum

Hızlıca beş numaralı salonun kapısına geldim. Derin bir nefes alıp her şeyin çok güzel olmasını diledim ve kapıyı açıp içeri girdim.

İçerisi zifiri karanlıktı ve o karanlıkta benim telefonumun ışığı yandı.

Güzelim: şimdi telefonunu kapat cebine koy ve yukarı çık

Ediz: tamam

Sohbetten çıkıp telefonumu kapattım ve cebime attım. Elimle etrafı kontrol ederek yukarı çıkmaya başladım.

Allahım inşallah düşmem. Bu Yağmur cadısı çok güler yoksa bana.

Ortalara geldiğimde durdum. Çünkü koltuğun üzerinde küçük siyah bir karaltı vardı.

O sırada beyaz perdenin ışıkları yanınca bir irkildim ama önümü görmeye başladım. Koltuğun üzerinde Yağmur'a hediye ettiğim patlamış mısır kovası duruyordu. Ağzına kadar mısır ile doluydu ve üzerinde bir not vardı.

İçimden okudum. 'Şimdi bu kovayı al ve otur. Rahatla, senin için çok güzel bir film seçtim.'

Bakalım ne seçtiniz Yağmur Hanım?

Söylediği gibi kovayı elime aldım ve ortalara doğru geçip oturdum. Ne izletecekti bana acaba?

Perde de 'beş, dört, üç, iki, bir' şeklinde geri sayım başladı ve ekran karardı önce. Sonra sesler duydum. Tanıdık seslerdi.

*Videoların Başlangıcı*

"Ağabey! Üç iki bir deyince atlıyoruz! Tamam mı?"

"Tamam Ediz."

"Üç, iki, bir!" İkimiz beraber havuza atladık. Arkadan videoyu çeken anne ve babamın kahkahaları yükseldi.

"Hadi yarış yapalım ağabey!"

"Emin misin? Seni yenersem ağlamak yok ama."

"Söz ağabey ağlamak yok." Ama ardından kaç gece ağladım ağabey bir bilsen.

"Üç iki bir! Dal!" Suya daldık. Benimki çocuk dalması tabi. Üstten üstten gitmeye çalışıyorum. Ağabeyim beni geçti ve karşı tarafa varıp sudan çıktı. "Ben kazandım!"

"Tebrikler ağabey!"

Annem bize seslendi. "Hadi çocuklar çıkın artık. Yemek vakti."

"Yaa anne biraz daha lütfen." Gözlerimi doldurup anneme baktım. "Hayır Ediz. Çıkın artık oğlum. Hasta olacaksınız yoksa."

Ağabeyim yanıma yüzdü. "Tamam anne. Ben kurularım Ediz'i." Kafamı okşadı ve bana güldü. "Hadi gel bakalım bücür. Kurutalım seni." Dudağımı büktüm. "Yaaa! Bana bücür deme ağabey!" Kahkaha attı. "Peki paşam emredersiniz."

Siyah ekran geldi ve video değişti.

"Ediz! Topu at koçum bana!" Ağabeyime pas verip sahada ilerledim. "At ağabey!" Kaleye yaklaştığımda pas istedim. Ağabeyim kontrol edip bana pas attı ve gol!

"Goll!" Takımdaki herkes bağırmaya başladı. Ağabeyim yanıma geldi. "Aferin aslanım. Güzel goldü."

"Sağ ol ağabey. Biliyorsun futbol bizim işimiz."

Patlamış Mısır | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin