Yağmur
Uzun zamandır ilk kez sessiz bir pazar günüydü. Sessiz dedim ya zaten hemen bir gürültü kopar.
Kapı sertçe kırıldığında korkudan yüreğim ağzıma geldi ve koşarak aşağı indim. Emre en önde bütün arkadaşlarım gelmişlerdi ve işin komik tarafı kapımı kırmışlardı. Anneme şu tahta kapıyı değiştirelim dedim kaç defa ama dinlemedi. Sonuç bu.
"Manyak mısınız? Oğlum insan arkadaşının evinin kapısını kırar mı? Ne yaşıyorsunuz siz?"
Kızlar özür diler gibi bakıyorlardı. Zaten bu fikrin Emre'den çıktığı belliydi. "Kusura bakma kanka ya biraz zarar verdik kapıya."
Yere eğilip düşen kapıyı elime aldım. "Ulan biraz zarar verdik diyor birde! Mal kapı elimizde kaldı! Kurtlar Vadisi mi çekiyoruz burada?!"
"Evet haklısın kusura bakma. Ben sana yenisini alırım?" Yok benim arkadaşlarım harbi sıyırdılar. "Lan kalem mi bu yenisini alacaksın? Kapı kırıldı oğlum! Anneme ne diyeceğim ben şimdi?"
Furkan yanıma gelip kapıyı elimden aldı. "Tamam kanka ver onu bana. Sakin ol. Tamirci çağırırız. Yerine takar."
Kızlar içeri geçtiler. Emre de sakince girmeye çalıştı. Önüne geçtim. "Dur bakalım sen dur. Niye kırdın oğlum kapımı?! Çabuk söyle!" Bu sırada herkes gülmeye başladı.
"Neye gülüyorsunuz abi? Komik mi?" Gökçe "Valla duyunca sende güleceksin." deyince tekrardan Emre'ye döndüm. "Ne oldu Emre? Anlat."
"Köpek."
"Ne olmuş köpeğe?"
"Köpek kovaladı beni. Bende kaçarken hızımı alamadım sizin kapıya girmişim."
"Ne? Sen ciddi misin?" Utanarak baktı bana. Diğerleri hâlâ gülüyorlardı. "Evet. Ya normalde korkmam da bu köpek Sivas Kangal ve bizim onunla davamız var."
"Köpekle ne davan var kanka?" dedim dalga geçerek. "Ya geçen benim pantalonu ısırdı bu. Bende buna kızdım falan. İntikam aldı benden az önce de."
"Emre." Kollarımı önümde birleştirdim. "Efendim."
"Manyaksın."
Bu sefer o da güldü. "Evet sanırım."
"Gel buraya salak arkadaşım benim." Kollarımı açıp ona sıkıca sarıldım. "Affettin mi?"
"Hayır. Ama bir şey yaparsan affedebilirim."
"Ne istiyorsun bakalım?"
"Kapıyı yerine sen takacaksın." Gözleri parladı. "Ne? Ben ne anlarım kapı takmaktan Yağmur?"
"Kırmaktan anlıyorsun kanka. Bunu da anlarsın. Ben alet çantasını getireyim." Bizim kilere gidip alet çantasını kaptım ve içeri geldim. Emre'nin eline tutuşturduktan sonra kızlarına yanına geçtim. "Akşama kadar hallet lütfen. Komşulara ayıp olmasın."
Furkan elindeki kapıyı duvara yasladı. "Bende yardım ederim kardeşim. Hallederiz."
Onlar kapıyı takmaya başlarken bende kızlara döndüm. "Ee nasılsınız?"
Gökçe elini çenesine koyup güldü. "Biz iyiyiz valla seni sormalı. Enişte ile nasıl gidiyor?"
"Güzel ve onun hakkında bir şeyler öğrenmeye devam ediyorum." Erkekler duymasın diye Buse eğilip sordu. "Ne öğrendin? Anlat."
"Öncelikle Caner değil. Buna eminim. Konuşma tarzı falan da hiç benzemiyor zaten. Sonra benden uzunmuş. Yani tahminen bir seksen, bir seksen beş falan vardır. Ayrıca etrafımdan biri. Ama kimseye konduramıyorum işte. Sanki o bir hayal ve sadece hayal olarak kalacakmış gibi hissediyorum. Gözümde onun yerine birini canlandırmak istediğimde olmuyor. Bulamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patlamış Mısır | Texting
ChickLitBilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok güzel yiyorsun hele o dudakların... Yağmur: Yuh sapık! Sen kimsin oğlum? Bilinmeyen Numara: Ben yan...