Yağmur
"Yağmurr... Yağmurr...." Biri bana hoş bir sesle usulca sesleniyordu. Ediz?
Gözlerimi zar zor açabildim. Ediz beni uyandırmaya geldi sandım. Ancak Emre'yi tepemde görünce çığlık attım. "Ne oluyor lan?!" Korkarak geri çekildi. "Kanka sakin. Sizi Ediz ile basmadım merak etme. Siz hâlletmişsiniz zaten o işi." Etrafına bakıp salak salak sırıtınca kafamı sağa çevirdim.
Kahretsin Ediz'in yatağındayım. "Lannn! Nasıl?!" Emre daha da gülmeye başladı. "Kanka Ediz seni an itibari ile terketmiş bulunuyor. Demekki dün geceden pişman olmuş." Kollarını iki yana açıp dudaklarını büktü. Yanımdaki yastığı kafasına fırlattım.
"Allahım sen sabır ver! Ne yaptım ben?!" Üzerimi kontrol ettim. Kıyafetlerim gayet de üzerimdeydi. Yani çok da bir şey yapmadık bence.
Yorganı kaldırıp yataktan çıktım. Saçlarım biraz dağınıktı. Aynada düzeltip sessizce bekleyen Emre'ye döndüm. "Senin ne işin var burada Emre? Sabahın köründe tepemde neden zebani gibi dikiliyorsun?"
"Kanka Cenk beni gönderdi. Kendisinin eski ailesi hakkında bir işi çıkmış. Bende seni almaya ve eve götürmeye geldim."
"Bence sen beni delirtmeye gelmişsin ama neyse. Şimdi daha önemli bir sorum var. Ediz nerede?!" diye çıkışıyordum ki dış kapı açılıp kapandı.
"Ben geldim!" Ediz'in sesini duyunca telefonumu alıp sinirle aşağı indim. "Dur kanka sakin ol." Emre de arkamdan geldi.
Ediz elindeki poşetleri tezgâha koyup açmaya başladı. "Günaydın sevgilim. Ben de kahvaltık bir şeyler almaya çıkmıştım." Ne kadar da sakin beyefendi? Kaç kızı yatağa attı acaba şimdiye kadar?
Telefonumu sertçe tezgâha koyup konuştum. "Ediz pişman mısın?!" Emre kırkırdayıp koltuğa geçti. Ediz ise kaşlarını çatıp hiçbir şey anlamamış gibi yaptı. "Neyden güzelim?"
"Benimle birlikte olduğun için!" Tezgâhın arkasından çıkıp yanıma geldi. "Hayır tabiki asla! Kim sokuyor aklına bunları? Ben seninle birlikte olduğum için çok mutluyum. Bu pişman olunacak bir şey olsaydı sana baştan hiç yazmazdım zaten."
Sanırım başka türlü anladı. "Ediz ondan bahsetmiyorum. Benimle üst katta birlikte oldun ya hani?" Kafasını kaldırıp baktı. "Üst kat?"
Emre işaret parmaklarını sürtüp işaret yaptı. "Enişte, anla işte." Ediz'in gözleri açıldı. "Oha! Yağmur sevgilim biz o kadar ilerlemedik. Yani ben tabiki seninle şey... ama bunların sırası var." Şaşkına dönmüştü. O zaman mevzuyu anladım.
"Emre gel buraya! Seni geberteceğim!" diye bağırdığım an koltuktan fırlayıp dışarı kaçtı. Arkasından koşup bahçeye çıktım.
"Emre gel buraya dedim!"
"Kanka şaka yaptım sadece ya!"
"Senin şakana sıçayım lan! Böyle şaka mı olur?!"
Havuzun başında durdu. "Haklısın olmaz. Özür dilerim kanka." Hızımı hiç kesmeden üzerine atladım ve birlikte havuzun derin sularını boyladık.
Ediz arkamızdan gelmişti bile. "Yağmur ne yaptın sevgilim?" Onu dinlemeden Emre'nin kafasını suya batırmaya başladım.
"Enişte kurtar!" diye bağırdı ama onu elimden kimse alamazdı. "Sevgilim bırak bak boğulacak çocuk!"
"Haketti! Öyle şaka mı olur?! Kafanda böcek var de, saçına sakız yapışmış de, ne bileyim en sevdiğin tişörtün kaybolmuş de ama o ne ya?!"
"Yağmur... Allahını seviyorsan bırak." Seviyorum. Daha fazla devam etmeyip bıraktım. Nefes nefese Ediz'in yardımıyla havuzdan çıktı.
YARIM SAAT SONRA...
"Emre kıza öyle şaka yapılır mı kardeşim? Özellikle de Yağmur gibi bir kıza." Ediz Emre'yi azarlıyordu. Ben de dil çıkarıp 'Seni döveceğim.' bakışları atıyordum.
Allahım ben neler düşündüm ya?! Gelip bir de çocuğa 'Pişman mısın?' diye sordum! Çok utanıyorum!
Ben kendi kendime utanırken Ediz ayağa kalktı. "Hadi kahvaltı yapalım. Sonra gitmemiz lazım." Yüzüne bakmadan "Hıhı." deyip peşinden mutfağa gittim. Emre salağı da bizimle geldi.
Ona baktıkça 'Benim nasıl arkadaşlarım var böyle?' sorusunu tekrarlıyorum.
Ediz tost makinesindeki ekmekleri çıkarırken ben de oturdum. Emre yanıma gelip kendini affettirmeye çalıştı. "Ya hadi Yağmur özür diledim kaç kere?"
"Eee ne olmuş?" Kollarımı önümde birleştirdim. "Affet işte."
"Hayır." Ediz ekmekleri önümüze koydu ve karşıma oturdu. "Hadi başlayın. Afiyet olsun." Emre'yi gösterip Ediz'e konuştum. "Bu da mı bizimle yiyecek?" Şaşkınca "Evet." dedi.
Bizi yalnız bıraksa ölürdü sanki. Allahım sen bana sabır ver.
BİR SAAT SONRA...
Eve vardık. Sanki ölmüşüm de taziyeme gelmişler gibi herkes evime toplanmıştı.
Annem atıştırmalık bir şeyler hazırlarken kızları yukarı çektim. "Ne oldu Yağmur?"
"Emre yüzünden Ediz'e rezil oldum ve şu an çok utanıyorum!" Gökçe öne çıktı. "Ne yaptı Emre?" Yatağıma oturup anlatmaya başladım.
Sonunda Selin yanıma gelip dizime dokundu. "Yağmur bence bunu çok takma."
"Neden?" Gülümsedi. "Çünkü Ediz bunu takmaz. Senin kendi kendine utanmana gerek yok. Emre yapmış bir eşeklik. Boşver sen düşünme." O kadar rahat konuştu ki sanki Ediz böyle yanlış anlaşılmalara çok alışıkmış gibiydi.
Tamam her zaman sapık bir tarafı vardı ama bence o kadar değildir yani. İnşallah.
"Off tamam. Takmamaya çalışacağım. Bu arada ben sizden özür dileyecektim. Dün gece size yük olduğum için." Buse gülerek kendini yatağıma bıraktı. "Hiç de yük olmadın. Ediz'e olmuş olabilirsin belki biraz ama bize kesinlikle olmadın." Diğerleri de onayladılar.
"Peki o zaman rahatladım." Selin'in telefonuna mesaj gelince hepimiz sessizleştik. Önemli bir şeyler olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Kızlara bakıp Selin'e sordum. "Bir sorun yok değil mi?" Kafasını kaldırdı. "Ha yok ya. Sınava nerede gireceğim hakkında bilgiler gelmiş."
Sınav deyince aklım Ediz'e gitti. Amerika konusunda ne yapacaktı acaba?
Bu sırada kapı çalındı. "Gel." Emre kafasını uzatıp tek tek hepimize baktı. "Kızlar bence aşağı gelmelisiniz."
"Neden?" Ne oldu ki şimdi iki dakikada? "Siz gelin. Anlayacaksınız neden olduğunu." Kızlar ile birbirimize bakıp "Gidelim bari." dedik ve aşağı indik.
Oturma odasının ortasında dikilen iki kişiyi görünce şaşkınlığımı gizleyemedim.
"Caner, İlayda...."
Caner ve İlayda neden geldiler sizce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patlamış Mısır | Texting
Chick-LitBilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok güzel yiyorsun hele o dudakların... Yağmur: Yuh sapık! Sen kimsin oğlum? Bilinmeyen Numara: Ben yan...