23. Bölüm

1.4K 140 67
                                    

Emre

Okula hazırlanmaya çalışırken Furkan'dan gelen mesajı gördüm.

Furkan: pişt lan

Emre: ha

Furkan: ha değil mal efendim

Emre: efendim ne var söyle

Furkan: yağmur ile dün ne konuştunuz siz

Furkan: okul çıkışı soracaktım unuttum

Emre: cezamı söyledi bana

Emre: ve büyük sıçtım

Furkan: harbi mi

Furkan: neymiş cezan

Emre: gökçe ye açılmamı ve birlikte olmak istediğimi söylememi istedi

Furkan: sktrr harbi yemişsin boku kanka xjsnidnsiz

Emre: dalga geçme be aldık belayı başımıza

Furkan: ne yapacaksın peki

Furkan: aklında ne var aslanım

Emre: valla korkuyorum

Emre: yağmur gökçeyi ben halledeceğim falan dedi ama

Emre: gökçe beni reddecek büyük ihtimâlle

Emre: arkadaşlığımız da bozulacak

Emre: sonra bende şehir dışına falan taşınırım heralde

Furkan: dur be oğlum

Furkan: hemen koy verme

Furkan: yağmur halledeceğim dediyse bir şeyler yapmıştır kesin

Furkan: Sen sadece gökçeye nasıl açılacağını hayal et :D

Emre: ya da direkt derin denizlere açılayım ben .d

Furkan: korkma be en fazla tokatı çeker sen mal gibi ortada kalırsın sjxnsixjsiz

Emre: bravo abi sana da

Emre: anca dalga geç

Emre: insan bir moral verir

Furkan: tamam be dur şimdi

Furkan: gökçe çok şaşalı şeyler sevmez

Furkan: hediye çiçek falan da almana gerek yok

Furkan: sen en iyisi götür bizim parka söyle orada :D

Emre: orası da mahallelinin aşk itiraf merkezi oldu aga

Emre: çekirdek kola da yaparız tam olur .d

Furkan: haklısınn skxnsijdidnd

Furkan: O zaman okulda falan söyle dicem de

Furkan: okulda tokat yersen çok gülerler kanka xjsncinscjsn

Emre: off abi yeter

Emre: ben bakacam bir şeyler

Emre: belki de artık söylemenin zamanıdır gerçekten

Emre: yoksa sonra pişman olacağız

Furkan: haa şöyleee aferin

Furkan: sana güveniyorum kardeşim

Furkan: sen teklifin kralını yaparsın

Emre: inşallah bro inşallah

Furkan: hadi ben çıkıyorum evden

Furkan: okulda görüşürüz

Emre: bende görüşürüz

Aklımda düşüncelerle telefonumu kapattım ve çantama koydum. Gökçe'ye bir şekilde açılacağım ama nasıl?

BİR SAAT SONRA...

İlk dersten çıktık ve kantine indik. Furkan, Yağmur ve Buse bana kaş göz yapıp duruyorlardı. Gökçe ise benimle göz göze gelmemek için elinden geleni yapıyordu.

Bir şekilde kimse sohbet açmaya çalışmıyordu. Öyle mal mal oturuyorduk. Evet biz. Sabahlara kadar konuşabilecek potansiyeli olan biz şimdi öylece susuyorduk. Herkes ne meraklıymış Gökçe ile beni birleştirmeye maşallah.

Edizler masamıza geldiklerinde bu sessizlikten kurtulacağımızı zannettim ama sadece "Selam." dediler ve sustular. Anlaşılan Yağmur onları da tembihlemiş. Selin ve Cenk telefonlarına gömüldüler. Buse Furkan'a bazı resimler gösterdi. Yağmur ve Ediz de birbirlerine yaklaşmış fısıldaşmaya başladılar.

Bende bari Gökçe'yi seyredeyim. Zaten yanımda oturuyor.

Ona baktığımı farkedip kantini izlemeye devam etti. Gelen geçene bakıp kendini oyalamaya çalışıyordu ama stresli olduğu belliydi. Yağmur ona yapacağım tekliften bahsetmiş olmalıydı.

Kendi kendime düşünürken bana döndü ve gözlerimin içine baktı. Cesaretini toplamış gibiydi. "Emre bence konuşmalıyız. Bu şekilde olmayacak."

"Sen nasıl istersen."

"Okuldan sonra bir yere gidip konuşalım. Tamam mı?" Bu sırada zil çaldı. "Tamam." Hepimiz ayaklandık ve sınıfımıza doğru gittik.

BİRKAÇ SAAT SONRA...

Zamanı gelmişti. Zilin çalmasıyla hepimiz bahçeye çıktık ve Edizleri beklemek için kamelyaya oturduk. Gökçe bir bana bir etrafa bakıp duruyordu. Gergindi ve ben ondan daha gergindim.

Edizler yanımıza yaklaştılar. Yağmur hemen çocuğun saçlarını havaya kaldırıp yazının görünmesini sağladı. Onlar makara yaparken araya girdim. "Biz gidiyoruz gençler. Yarın görüşürüz." Gökçe de benimle birlikte ayağa kalktı ve kızlara bir şeyler söyleyip yanıma geldi.

Okul bahçesinden çıkınca sordum. "Nereye gitmek istersin?"

"Farketmez. Kapalı bir alan olmasın sadece."

"Tamam o zaman sahile doğru yürüyelim."

"Tamamdır." dedi ve sonrasında hiç konuşmadan yürüdük. Kaç yıllık arkadaşımdı, ona karşı hislerim vardı elbet ama dostluğumuzun bozulmasından korkuyordum.

İki yabancı gibi sahile kadar geldik. Çantamı kumların üzerin bıraktım ve ona da işaret ettim. "Sende bırak lütfen." O da sırtından çıkardı ve yere koydu.

Önce denize döndüm ve derin bir nefes aldım. Tuzlu kokusu burnuma doldu ve nefesim açıldı. Ona baktığımda onun da aynı şeyi yaptığını farkettim.

Şu an içinde bulunduğumuz durum çok garipti. Sevdiğim kız karşımda duruyordu, öncelikleri vardı ve beni ne kadar sevse bile önceliklerini çiğnemezdi. Bu yüzden ona açılsam bile pek olumlu bir şey olacağını düşünmüyordum. Yine de Yağmur'a olan borcumu ödeyecektim.

"Gökçe."

"Efendim."

"Ben seni seviyorum." Benim gibi biri için fazla bodozloma oldu ama sonuçta her şey ortada. O da şaşırmadı zaten. "Evet biliyorum."

"Peki ya sen?" Durdu ve tekrar denize baktı. Derin bir iç çekip bana döndüğünde yüzünde hüzün vardı. "Evet Emre ama..."

"Tamam dur devamını getirme." Devamında ne diyeceğini biliyordum. Benimle birlikte olmayacaktı tabiki. Çünkü hayatı ve geleceği onun için daha önemliydi. Ben sadece borcumu ödemiş oldum.

"Görüşürüz Gökçe. Umarım arkadaş kalabiliriz."

Yerdeki çantamı aldım ve kıyı boyunca ilerledim. Gökçe'yi aklımdan çıkartamayacağıma göre bir süre daha evdeyim demekki.

Patlamış Mısır | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin