Emre
Okula hazırlanmaya çalışırken Furkan'dan gelen mesajı gördüm.
Furkan: pişt lan
Emre: ha
Furkan: ha değil mal efendim
Emre: efendim ne var söyle
Furkan: yağmur ile dün ne konuştunuz siz
Furkan: okul çıkışı soracaktım unuttum
Emre: cezamı söyledi bana
Emre: ve büyük sıçtım
Furkan: harbi mi
Furkan: neymiş cezan
Emre: gökçe ye açılmamı ve birlikte olmak istediğimi söylememi istedi
Furkan: sktrr harbi yemişsin boku kanka xjsnidnsiz
Emre: dalga geçme be aldık belayı başımıza
Furkan: ne yapacaksın peki
Furkan: aklında ne var aslanım
Emre: valla korkuyorum
Emre: yağmur gökçeyi ben halledeceğim falan dedi ama
Emre: gökçe beni reddecek büyük ihtimâlle
Emre: arkadaşlığımız da bozulacak
Emre: sonra bende şehir dışına falan taşınırım heralde
Furkan: dur be oğlum
Furkan: hemen koy verme
Furkan: yağmur halledeceğim dediyse bir şeyler yapmıştır kesin
Furkan: Sen sadece gökçeye nasıl açılacağını hayal et :D
Emre: ya da direkt derin denizlere açılayım ben .d
Furkan: korkma be en fazla tokatı çeker sen mal gibi ortada kalırsın sjxnsixjsiz
Emre: bravo abi sana da
Emre: anca dalga geç
Emre: insan bir moral verir
Furkan: tamam be dur şimdi
Furkan: gökçe çok şaşalı şeyler sevmez
Furkan: hediye çiçek falan da almana gerek yok
Furkan: sen en iyisi götür bizim parka söyle orada :D
Emre: orası da mahallelinin aşk itiraf merkezi oldu aga
Emre: çekirdek kola da yaparız tam olur .d
Furkan: haklısınn skxnsijdidnd
Furkan: O zaman okulda falan söyle dicem de
Furkan: okulda tokat yersen çok gülerler kanka xjsncinscjsn
Emre: off abi yeter
Emre: ben bakacam bir şeyler
Emre: belki de artık söylemenin zamanıdır gerçekten
Emre: yoksa sonra pişman olacağız
Furkan: haa şöyleee aferin
Furkan: sana güveniyorum kardeşim
Furkan: sen teklifin kralını yaparsın
Emre: inşallah bro inşallah
Furkan: hadi ben çıkıyorum evden
Furkan: okulda görüşürüz
Emre: bende görüşürüz
Aklımda düşüncelerle telefonumu kapattım ve çantama koydum. Gökçe'ye bir şekilde açılacağım ama nasıl?
BİR SAAT SONRA...
İlk dersten çıktık ve kantine indik. Furkan, Yağmur ve Buse bana kaş göz yapıp duruyorlardı. Gökçe ise benimle göz göze gelmemek için elinden geleni yapıyordu.
Bir şekilde kimse sohbet açmaya çalışmıyordu. Öyle mal mal oturuyorduk. Evet biz. Sabahlara kadar konuşabilecek potansiyeli olan biz şimdi öylece susuyorduk. Herkes ne meraklıymış Gökçe ile beni birleştirmeye maşallah.
Edizler masamıza geldiklerinde bu sessizlikten kurtulacağımızı zannettim ama sadece "Selam." dediler ve sustular. Anlaşılan Yağmur onları da tembihlemiş. Selin ve Cenk telefonlarına gömüldüler. Buse Furkan'a bazı resimler gösterdi. Yağmur ve Ediz de birbirlerine yaklaşmış fısıldaşmaya başladılar.
Bende bari Gökçe'yi seyredeyim. Zaten yanımda oturuyor.
Ona baktığımı farkedip kantini izlemeye devam etti. Gelen geçene bakıp kendini oyalamaya çalışıyordu ama stresli olduğu belliydi. Yağmur ona yapacağım tekliften bahsetmiş olmalıydı.
Kendi kendime düşünürken bana döndü ve gözlerimin içine baktı. Cesaretini toplamış gibiydi. "Emre bence konuşmalıyız. Bu şekilde olmayacak."
"Sen nasıl istersen."
"Okuldan sonra bir yere gidip konuşalım. Tamam mı?" Bu sırada zil çaldı. "Tamam." Hepimiz ayaklandık ve sınıfımıza doğru gittik.
BİRKAÇ SAAT SONRA...
Zamanı gelmişti. Zilin çalmasıyla hepimiz bahçeye çıktık ve Edizleri beklemek için kamelyaya oturduk. Gökçe bir bana bir etrafa bakıp duruyordu. Gergindi ve ben ondan daha gergindim.
Edizler yanımıza yaklaştılar. Yağmur hemen çocuğun saçlarını havaya kaldırıp yazının görünmesini sağladı. Onlar makara yaparken araya girdim. "Biz gidiyoruz gençler. Yarın görüşürüz." Gökçe de benimle birlikte ayağa kalktı ve kızlara bir şeyler söyleyip yanıma geldi.
Okul bahçesinden çıkınca sordum. "Nereye gitmek istersin?"
"Farketmez. Kapalı bir alan olmasın sadece."
"Tamam o zaman sahile doğru yürüyelim."
"Tamamdır." dedi ve sonrasında hiç konuşmadan yürüdük. Kaç yıllık arkadaşımdı, ona karşı hislerim vardı elbet ama dostluğumuzun bozulmasından korkuyordum.
İki yabancı gibi sahile kadar geldik. Çantamı kumların üzerin bıraktım ve ona da işaret ettim. "Sende bırak lütfen." O da sırtından çıkardı ve yere koydu.
Önce denize döndüm ve derin bir nefes aldım. Tuzlu kokusu burnuma doldu ve nefesim açıldı. Ona baktığımda onun da aynı şeyi yaptığını farkettim.
Şu an içinde bulunduğumuz durum çok garipti. Sevdiğim kız karşımda duruyordu, öncelikleri vardı ve beni ne kadar sevse bile önceliklerini çiğnemezdi. Bu yüzden ona açılsam bile pek olumlu bir şey olacağını düşünmüyordum. Yine de Yağmur'a olan borcumu ödeyecektim.
"Gökçe."
"Efendim."
"Ben seni seviyorum." Benim gibi biri için fazla bodozloma oldu ama sonuçta her şey ortada. O da şaşırmadı zaten. "Evet biliyorum."
"Peki ya sen?" Durdu ve tekrar denize baktı. Derin bir iç çekip bana döndüğünde yüzünde hüzün vardı. "Evet Emre ama..."
"Tamam dur devamını getirme." Devamında ne diyeceğini biliyordum. Benimle birlikte olmayacaktı tabiki. Çünkü hayatı ve geleceği onun için daha önemliydi. Ben sadece borcumu ödemiş oldum.
"Görüşürüz Gökçe. Umarım arkadaş kalabiliriz."
Yerdeki çantamı aldım ve kıyı boyunca ilerledim. Gökçe'yi aklımdan çıkartamayacağıma göre bir süre daha evdeyim demekki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patlamış Mısır | Texting
ChickLitBilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok güzel yiyorsun hele o dudakların... Yağmur: Yuh sapık! Sen kimsin oğlum? Bilinmeyen Numara: Ben yan...