Yağmur
Kendimden hiç beklenmeyecek şeyler yapmaya devam ediyorum. Resmen meyhane sofrasında gibi içmişim, dibine kadar sarhoş olmuşum, yetmemiş millete yük olmuşum, o da yetmemiş kendimi rezil etmişim.
Yakışıklı lolipop ne ya?! Hitap mı kalmadı Yağmur? Geliştir azıcık kızım. Hem patlamış mısıra ne oldu?
Ediz'in kıyafetlerini giydikten sonra aynanın karşısına geçip saçlarımı düzelttim. Normalde bu saatlerde mışıl mışıl uyurdum ama nedense kendimi fazla ayık hissediyordum. Belki de alkol bende yan etki yaptı.
Tam çıkacaktım ki Ediz'in masasından bir kağıt dikkatimi çekti. Meraklı olduğum için kendimi hemen kağıda bakarken buldum.
Bu bir başvuru formuydu. Amerika'daki bir okula?!
Başvuru formu doldurulup imzalanmamıştı ama sonuçta buradaydı. Yani Ediz Amerika'ya gitmeyi planlıyordu.
Ah bir dakika Yağmur! Belki başka bir şey vardır. Hemen yargı vermemeliyim.
Kâğıdı masaya geri bırakıp odadan hızlıca çıktım ve Ediz'e bir şey çaktırmamaya karar verdim. Yani henüz.
Tek başına koltukta oturmuş bir şeyler düşünüyordu. Düşündüğü şeyin bulduğum kağıt ile ilgili olduğunu düşündüm. Belki de kafama çok taktığım içindir.
"Ben geldim sevgilim." Beni görünce doğrulup gülümsedi ve baştan aşağı baktı. Hayranlıkla yanına oturmamı işaret etti. "Çok yakışmış." Yanına oturup üzerimi düzelttim. "Teşekkürler."
Acaba uykusu var mıydı? Ben uyumak istemiyordum ama onu yormak da istemiyordum.
Gülüp konuşunca aklımı okuyor sandım. "Bence aklındakini hemen söyle. Benden saklayamazsın çünkü." deyince hemen söyledim. "Tamam şey, benim uykum yok, bir şeyler yapmak istiyorum ama senin uykun varsa engel olmak istemiyorum."
Gülümseyip yüzüme yaklaştı. "Beni düşünmen çok güzel sevgilim. Ama mantıken kendim uyuyup seni burada yalnız bırakmam değil mi?" Bu söylediğine ben de güldüm. Öyle bir şey yaparsa çok kaba olurdu.
"Haklısın. Ama işte sınav stresindesin ya uyumak istersin diye düşündüm." Elini yanağıma koydu. "Sen sınavı merak etme güzelim. Ben hâllediyorum onu. Hem seninle bir gece geçirirsem bence stresimden tamamen kurtulabilirim."
'Çok seviyorum ulen!' diye bağırasım geldi ama ona sadece sarıldım. Bu kadar anlayışlı ve fedâkâr bir erkek daha bulamam.
Geri çekilip ayağa kalktım. "O zaman kalk." Elinden tutup kaldırdım. "Ne yapıyoruz?"
Coşkuyla "Mantı ve sütlaç!" diye bağırdım. Aniden her şeyi hatırlayıp güldü. "Bunu unutmayacağını biliyordum. Hatta bir ara bende yapmak istedim ama yoğunluktan sıra gelmedi."
Onu mutfağa çekiştirdim. "Şimdi tam sırası işte! Benim için mantı ve sütlaç yapmanın tam sırası!" Çekmeceye eğilip iki tane önlük çıkardı. "Tamam o zaman şefim. Önlüğünüzü buyurun." Boynumdan geçirip arkama geçti ve iplerini bağladı. Sonra kendininkini de giyip saçlarını düzeltti.
"Evet şimdi ben aşçıyım. Sende benim yamağımsın. Anlaştık mı?"
"Anlaştık aşçıbaşım." Tezgaha yaslanıp havaya girdi. "Şimdi bana hamur için malzemeleri getir lütfen. İki buçuk su bardağı un, iki yumurta, su bardağının dörtte üçü kadar da su."
"Un ne tarafta?" diye fısıldadım. Ediz'in mutfağında ne nerede bilmiyordum. Gülüp parmağı ile arkamdaki dolabı gösterdi. "Alt dolapta."
"Tamamdır." Hemen açıp bir kilo un paketini aldım ve tezgaha koydum. Sonra buzdolabını açıp iki yumurta çıkardım. Sonra tezgahta gördüğüm sürahiyi de aldım. Son olarak bardak ve kabı da bulup görevimi tamamladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patlamış Mısır | Texting
ChickLitBilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok güzel yiyorsun hele o dudakların... Yağmur: Yuh sapık! Sen kimsin oğlum? Bilinmeyen Numara: Ben yan...