Yağmur
Selin lavaboda üzerimi değiştirmeme yardım etti. Siyah bir tayt ile yeşil, bol bir tişört giydim. Sonra elimi yüzümü yıkadım.
Selin yanıma geldi ve bir anda sarıldı. "Ben yanındayım Yağmur ve seni çok iyi anlıyorum." Karşılık verdim. Kendimi biraz daha iyi hissetmemi sağlamıştı bu. "Teşekkür ederim Selin."
Geri çekilip omuzlarımdan tuttu. "Önemi yok. Sen iyi ol yeter. Hadi gidelim." Kafamı salladım ve son kez aynaya baktım. Dağılmış sarı saçlarımı düzeltip Selin'in ardından çıktım.
Ediz'i bıraktığımız koridora geldik. Hemen sevgilimin yanıma oturup sarıldım. Selin direkt gitmeye yeltendi. "Benim gitmem gerek. Teyzem beni bekliyor. Merak etmesin."
"Teşekkür ederiz Selin. İyi geceler." Ediz'e katıldım. "Teşekkürler Selin. İyi geceler." Gülümsedi ve "İyi geceler." deyip gitti.
Ediz bana döndü. "Daha iyi misin?"
"İyiyim sanırım." Durgundu. Sanki aklında bir şey vardı ve bu kafasını kurcalıyordu. On dakikaya lavaboya gitmiştik sadece. Ne olmuş olabilirdi ki? Birinden kötü bir haber mi aldı acaba?
"Ediz istersen eve git. Sen de pek İyi görünmüyorsun." Beni kolunun altına aldı ve kendine çekip geri yaslandı. "Saçmalama. Ben gayet iyiyim ve doğru yerdeyim." Geçiştirmişti sanki. Kesin bir şey olmuştu. Üzgün olduğum için anlatmak istemiyordu büyük ihtimâlle. Umarım çok kötü bir şey değildir.
"Peki." dedim ve daha fazla üzerine gitmedim. Zaten çok yorgun ve dağınıktım. Birkaç dakika içinde kendimi derin bir uykuya bıraktım.
ERTESİ GÜN...
Ediz'in sert göğsünü yanağımda hissettiğimde kendime geldim. Gözlerimi açtığım gibi koridor zemini ile karşılaşınca gece olanları hatırladım.
Babamın mektubu, annemin bayılması ve...
"Bir dakika!" Birden bağırıp kalkınca Ediz korktu. "Sakin ol Yağmur. Rüya mı gördün güzelim?" Ona baktım ve İlayda'nın odasına girişimi hatırladım. Mektubu odasındaki halının altında bulmuştum. Bu demek oluyor ki İlayda bu mektubu okumuştu. Yani her şeyi biliyordu ama bana asla söylemedi!
"Yağmur! Beni duyuyor musun? İyi değilsin sen! Doktor çağırıyorum!" Tam kalkıyordu ki kolundan tutup yerine geri oturttum. "Bekle Ediz. İyiyim. Sadece..."
"Sadece ne?"
"Ediz ben babamın mektubunu İlayda'nın odasındaki halının altında buldum. Yani İlayda mektubu benden önce okumuş ama bana söylememiş." Gözleri kocaman açıldı ve susup düşündü.
Bir dakika sonra bana döndü. "Emin misin Yağmur? Belki de başka birinin üzerinden düştü bu mektup." İşte şimdi şüphelerim başka birine çekildi.
Tam cevap verecektim ki hemşire yanımıza geldi. "Merhaba Yağmur Hanım. Anneniz uyandı. Sizi görmek istiyor." Üzerimdeki ince battaniyeyi geri attım ve sevinçle ayağa kalktım. "Tamam gideceğim şimdi. Teşekkürler."
"Geçmiş olsun. İyi günler." Hemşire gitti ve Ediz'e döndüm. "Ediz saçlarım nasıl? Çok dağınık mı?" Elimle düzeltmeye çalıştım ama o ayağa kalktı ve ellerimi çekti, kendi elleri ile saçlarımı düzeltti. Gülümseyip başıma bir öpücük kondurdu. "Saçlarını düzeltmesen de sen çok güzel görünüyorsun merak etme."
Yanaklarını sıkıp annemin odasına girdim. Beni görünce gülümsedi ve doğrulmaya yeltendi. "Dur anneciğim! Ben yardım ederim." Yaklaşıp arkasındaki yastıkları düzelttim. Sonra da yanına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patlamış Mısır | Texting
ChickLitBilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok güzel yiyorsun hele o dudakların... Yağmur: Yuh sapık! Sen kimsin oğlum? Bilinmeyen Numara: Ben yan...