Gökçe
"Emre! Düşeceğim tut!" Karda ayağım çok fena kaydı. Neredeyse düşüyordum ama Emre son anda tuttu. "Tamam sakin. Tuttum seni." Belimden kavrayıp doğrulmamı sağladı ama bir sorun vardı.
Bileğim çok fena ağrıyordu. Kaydığım sırada burkmuş olmalıydım. Çünkü üzerine basamıyordum. "Emre! Bileğim çok acıyor! Sanırım burktum."
"Ne? O zaman şey yapacağız?" Üzerimi kontrol etti. "Ne yapacağız?" Bir anda beni tuttuğu gibi kucağına aldı. "Ayy! Emre indir beni! Ya sende düşersen!" Şu anda önünü görmüyordu ve düşme riski çok yüksekti.
"Ya yavrum ben zaten sana düşüyorum her gün. İnan acıtmıyor. Ha sana düşmüşüm, ha yere düşmüşüm." dediği anda biz yerdeydik zaten. Salak sevgilim benim.
Bana pek bir şey olmadı ama Emre için aynı şey söylenemezdi. "Aaa!" Acıyla kolunu tuttu. Kolunun üzerine düşmüştü çünkü. Yerden biraz kar alıp onunla dalga geçtim. "Acıtmıyor değil mi canım? Sonuçta ha bana düşmüşsün, ha yere. Ne fark eder?"
Durup rezil olduğunu anlayınca dudağını ısırdı ama hâlâ vazgeçmiyordu. "Evet tabi canım. Öyle bir geldi gitti acı sadece. Başta olur öyle. Hiçbir şeyim yok şu an." Elini kolundan çekip hızlıca ayağa kalktı.
Tutup benim de kalkmama yardım etti. Elimde kar topu hâline getirdiğim karı direkt olarak kafasına bıraktım. "Bu beni düşürdüğün için sevgilim." Arkama dönüp topallayarak yürümeye başladım.
"Ama Gökçe..." Bir şeyler mırıldandı ama Allah bilir ne dedi?
YARIM SAAT SONRA...
Zar zor otele yürüdüm. Kızlar ile kaldığımız odaya girdik ve buzluktan buz alıp bileğime koyduk. Yavaş yavaş şişliğin indiğini hissediyordum.
Emre odamızda gezinirken seslendim. "Emre! Bizimkilere yazacağım şimdi! Kimse ortada yok. Nerelerdeler acaba?"
"Tamam canım gruba yaz." Telefonumu çıkarıp hemen yazdım.
Gökçe: Nerelerdesiniz gençler?
Furkan: biz otelin yemek salonundayız
Buse: evet çok acıktım çünkü
Yakışıklı: oo afiyet olsun ne yiyorsunuz
Buse: zıkkım emre gel beraber olsun
Yakışıklı: yok ben almayayım
Yakışıklı: sevmem zıkkım
Yakışıklı: Ama bu furki yer
Yakışıklı: furki zıkkım yemeğe çok bayılır
Yakışıklı: önüne koyun çok güzel yer
Furkan: ulan kaç kere dedim sana bana furki deme diye
Yakışıklı: tamam furki
Furkan: emre kendine gel abi boş yapma
Buse: cidden emre -_-
Selin: biz cenk ile masaj salonuna iniyoruz
Cenk: evet rahatlicaz biraz
Yakışıklı: vayy masaj salonları demek
Buse: bu çocuk neden hep fesat düşünüyor abi -_-
Cenk: yuh abi saçmalama
Furkan: doğduğundan beri böyle bu şerefsiz
Yakışıklı: ben fesat düşünmüyorum ki abi gerçekleri düşünmek ne zaman fesat oldu .d
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patlamış Mısır | Texting
Genç Kız EdebiyatıBilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok güzel yiyorsun hele o dudakların... Yağmur: Yuh sapık! Sen kimsin oğlum? Bilinmeyen Numara: Ben yan...