43. Bölüm

738 61 35
                                    

Buse

Furkan çatalını ve bıçağını yavaşça masaya bırakıp peçete ile ağzını sildi, doymuş bir şekilde geriye yaslanıp camdan dışarı bakmaya başladı. Sanki biraz düşünceliydi.

Bende çatal bıçağı bırakıp masaya yaslandım. "Furkan." Puslu gözlerini bana çevirdi ve iç çekip "Efendim." dedi. Temkinli bir şekilde "İyi misin?" diye sordum. Ellerini önünde birleştirip masaya koydu. "İyiyim güzelim. Neden sordun?"

"Bilmem. Sanki biraz düşüncelisin. Kafana takılan bir şey mi var?" Gözlerini gözlerime dikip uzunca baktı. Normalde olsa böyle bir anı bozmamak için elimden geleni yapardım. Ancak şimdi bir şeyler olduğu çok barizdi. 

"Furkan bana anlatır mısın? Bir şeyler olduğunun farkındayım çünkü." Saçlarını kaşıdı ve tekrar geri çekildi. "Ya güzelim normal stresler sadece."

"Nasıl yani? Ne stresiymiş bu?" Derin bir nefes verip sıkılarak yanıtladı. "Ya tatil bitmek üzere. İkinci dönem ramazan ve yaz sıcağı ile birlikte çok hızlı geçecek zaten. Sonra son sınıf olacağız ama benim kafamda hâlâ net şeyler yok ve ailem doktorluk konusunda baskı yapıyorlar. Yani klasik öğrenci stresleri. Sen takma kafana. Tatilimizi bozmayalım." Yüzüne sahte bir gülümseme yapıştırıp hiçbir şey olmamış gibi yapmaya karar verdi ama benim içime sinmedi.

"Furkan derslerinin pek iyi olmadığını biliyoruz. Sana bu konuda yardım edeceğim merak etme. Doktorluk konusuna da gelince, bence aileni dinleme. Eğer istemiyorsan yapmak zorunda değilsin. Kendi istediğin Bir şeye odaklan. Herkesin bir hayali vardır. Senin yok mu hiç?" Biraz düşündü.

"Yani aslında bizim de var bir hayalimiz." Tatlı tatlı gülümsedi ve ellerimi tuttu. "Neymiş?"

"Kendi kafemi işletmek isterim. Öyle ortak falan da istemem. Sadece benim olacak."

"Vayy! Furkan Bey bizi de ağırlarsınız artık." Ellerimi öptü. "Ne demek hanımefendi. Siz bizim her zaman onur konuğumuzsunuz."

"Adını ne koymak istersin peki kafenin?" dedim merakla. "Hımmm. Güzel soru. Bir düşüneyim..." Etrafına bakıp isim düşündü. Sonra çocuk gibi haykırdı. "....Buldum! İsmi 'Épine De Rose' olacak!"

Hiçbir şey anlamayan ben soran gözlerle baktım. "O ne?" Güldü. "Fransızca 'Gül Dikeni' demek. Senin en sevdiğin çiçek gül, dikenlerine de ben katlanıyorum. Çünkü seni seviyorum. Yani bence çok anlamlı."

Bazen gerçekten Furkan odun mu yoksa romantik mi diye çok düşünüyorum.

"Bu yaşta bu zekâ fazla değil mi sevgilim?" deyip kahkaha atmaya başladım. "Niye ya? Beğenmedin mi?"

"Yoo! Harika bence! Kesinlikle bu olmalı adı." Uzaklara bakıp hayal kurmaya başladı bile.

İsmi ne kadar komik olsa da hayalini gerçekleştirmesinde ona yardım etmeliydim. Birlikte başarabilirdik.

Telefonlarımıza mesaj gelince sohbeti yarım bırakıp cevap verdik.

Gökçe: Hazır mısınız?!

Buse: Kanka coşkuna hayran kaldım

Sevgilim: djdnsjhxjznsnxks

Selin: hazırız hazırız söyle artık da fiziksel olarak da hazırlanalım

Yağmur: iki saat teli kapattık neler kaynatmışsınız

Ediz: harbi

Emre: sanki aynı otelde değilmişiz gibi demi cidden xjsnfisndks

Buse: hepsi emrenin yüzünden boş konuştu hep isncjancjsnxndn

Cenk: baya boş konuştu hemde .d

Sevgilim: dkncjsndksnxkz

Selin: sjcnsjndjsnx

Emre: abartıyorlar be inanmayın

Emre: sadece sordular ben de söyledim

Yağmur: tamam kanka inandım shdbdjznsk

Ediz: sjxnjajxnskzm

Yağmur: eee ne bu akşam planı?

Sevgilim: gökçe hanımın söylemesini bekliyoruz

Emre: söyliycek sanırım şimdi

Gökçe: evet evet söylüyorum

Gökçe: kayak yapmaya gideceğiz!!

Selin: e zaten yaptık ya

Cenk: kar tatiline gelip kayak yapmayan da ne bilim sjdnskcnsknxks

Yağmur: kdjcnsjdjskxm

Buse: ben anlamadım biz zaten kayak yapıyoruz her gün

Gökçe: ya durun öyle değil

Gökçe: aşıklar tepesine çıkacağız

Gökçe: orada kayacağız

Ediz: vayy

Emre: öyle bir yer mi varmış burada

Gökçe: evet bende resepsiyona sorup tam konumunu öğrendim

Yağmur: demek öylee

Yağmur: güzel görünüyor

Selin: evet bence gidelim o yüzden

Buse: yaa bende çok beğendim bu fikri uçarak gidelim

Sevgilim: ben her zaman sizinleyim biliyorsunuz ;)

Ediz: valla fikir güzel gerçekten

Ediz: geceyi tepede geçiririz

Gökçe: gidiyor muyuz yani?

Ediz: evet gökçe abla

Buse: uçarak gidiyoruzzz

Selin: kesin gidiyoruz

Cenk: gidelim bakalım

Yağmur: tabikii

Sevgilim: size nasıl kayılıcağını gösteririm ağlamayın :D

Sevgilim: bir kez daha ;)

Emre: yaw git bacakların çarpılmış gibi kayıyorsun abi sen

Emre: gördük yani nasıl kaydığını beni de aldın ağaca giriyorduk neredeyse -_-

Yağmur: ayh evet kötü düştünüz skcnsixnksnxkz

Buse: djdnsjnxjsnss

Gökçe: skxnskxisnxks

Sevgilim: açıyı hesaplayamadım orada o yüzden oldu yoksa hepinizden daha iyiyim yani

Emre: he he

Emre: gece gel göstericem ben sana

Selin: bu kadar gülmem normal mi sjfjsdnjsnznsjx

Gökçe: normal normal xjsnkxnskzs

Gökçe: ama şimdi ara verin

Gökçe: buluşunca atışmaya devam edersiniz

Gökçe: hazırlanmaya gitsin herkes

Gökçe: 8 de resepsiyonda buluşalım

Yağmur: tamamdır

Buse: okeyy

Emre: Wait for me skiing. Ski king is coming...

Sevgilim: he kanka he

Cenk: google çeviri udbxisnxisnzn

Ediz: jeufsuduahsjs

Selin: hadi görüşürüz

Ediz: görüşürüz

Yağmur: görüşürüzz

Buse: görüşürüz

Emre: görüşürüz

Cenk: görüşürüz

Sevgilim: bayy (bunu yapmaktan asla vazgeçmicem xisnxksnzj)

Telefonlarımızı kapatıp birbirimize döndük. "Anlaşılan kafe hayallerimize tepede devam edeceğiz." Gülüp kafamı salladım. "Evet."

"Hadi hazırlanmaya çıkalım o zaman." Masadan kalktık ve el ele tutuşup asansörlere doğru ilerledik.

Patlamış Mısır | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin