12. Bölüm

2.1K 180 167
                                    

Yağmur

Sabah olduğunda sandalyenin üzerinde asıla olan beyaz tişörte baktım. Ardından komodinimdeki parfüme. Bu çocuk belki de benimle oyun oynamak istiyordu sadece? Onun için bu kadar şeye katlanmaya değer miydi?

Düşünceli düşünceli uzanırken telefonuma mesaj geldi. Mecburen doğrulup oturdum.

Patlamış Mısır: günaydın (:

Yağmur: bana da gün ayar inş -_-

Patlamış Mısır: ayar ayar niye aymasın

Patlamış Mısır: güne benim tişörtüm ve parfümüm ile başlayacaksın günün aymaması mümkün değil :D

Yağmur: ukala senii

Yağmur: söz veriyorum

Yağmur: bütün bu oyunlar bittiğinde

Yağmur: bende sana aynısını yaptıracağım

Yağmur: o zaman görcen sen -_-

Patlamış Mısır: sen bana saçının bir telini versen ben onu hiç yanımdan ayırmam ki

Patlamış Mısır: bu yüzden bana istediğini verebilirsin hepsi kabul (:

Yağmur: söz mü her şeyi kabul edeceksin?

Patlamış Mısır: söz

Patlamış Mısır: patlamış mısır sözü ;)

Yağmur: tamam neyse yeter bu kadar muhabbet

Yağmur: ben gidiyorum

Patlamış Mısır: evet bende

Patlamış Mısır: seni görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum

Yağmur: hıhı

Yağmur: Bb

Patlamış Mısır: he ondan Bb

"Offf!" Kendimi bir hışımla yatağa attım. Sonra kafamı çevirip yeniden tişört ve parfüme baktım. "Allahım sen beni okuldaki malların, sıfırcı öğretmenlerin ve kel müdürün gazabından koru. Amin!"

BİR SAAT SONRA...

Kızlar ile kapının önünde buluştuğumuzda ikisi de yüzlerini buruşturdu. "Yağmur aşktan kafayı yeyip erkek parfümü aldın heralde. Bu ne böyle?" Gökçe'ye her an ağlayabilirmişim gibi baktım. "Hayır keşke öyle olsa."

"Ne oldu o zaman? Anlat." Ortalarına geçip kollarına girdim ve sınıfa gidene kadar dün gece olanları anlattım. İkisi de gülmekten yerlere yattı tabiki. Her şeye gülüyorlar zaten. Çok komik anlatıyorum sanırım.

Sıralarımıza oturduğumuzda etrafımdaki insanlar bana garip garip bakmaya başladılar. Kesinlikle kokuyu almışlardı. Ah hafta bitse de kurtulsam!

Öğretmen sınıfa girdiğinde mahkeme salonunda kararın açıklanmasını için ayağa kalkan mağdur gibi ayağa kalktım.

"Günaydın gençler!"

"Sağol!"

Oturdum ama diken üstüne. Hoca her an bana yaklaşabilirdi ve her an kokuyu alabilirdi.

Birkaç dakika geçtikten sonra korktuğum şey oldu. "Yağmur gel. Bu soruyu sen çöz." Mecburen tahtaya kalktım.

Bölmedeki kalemi aldım ve tahtanın en sağına gittim. Böylece hocadan uzak kalabilecektim. Yani öyle umuyordum.

Ama çözeceğim sorunun cevabı çok uzundu ve buraya sığmayabilirdi. "Yağmur biraz daha bana yaklaşır mısın? Cevap uzun çünkü."

Patlamış Mısır | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin