4. Özel Bölüm

663 48 38
                                    

Ediz

"Ben hamileyim aşkım."

Bu cümleyi o kadar garip bir yerde ve zamanda kurdu ki gerçek olup olmadığını birkaç dakika boyunca algılayamadım.

Emre sertçe omzuma vurdu. "Dayı oluyorum lan! Hayallerim gerçek oldu!" Baba olduğuma mı sevinsem Emre'ye mi gülsem bilemedim.

Birkaç saniyelik afallamamın ardından Yağmur elimi sıktı. "Ediz hamileyim diyorum sevgilim kendine gel!" Bir karnına bir ona bakıp gülümsedim. "Gerçekten mi?"

"Gerçekten tabi şapşal kocam benim!" Baba olan adamlar normalde karısını kucağına alıp çevirir falan ama içinde bulunduğumuz durum suratıma tokat gibi çarpınca hemen ayaklandım ve kapıya koştum.

"Kapıyı açın! Eşim hamile lütfen!" Birkaç saniye tekme ve bağırışlar ile geçti. Ardından görevliler kapıyı açıp bizi çıkardılar.

Yağmur'u kucakladığım gibi arabaya koşarken Emre'nin gülerek "Abi yaşadığımız maceralara bak! Yağmur'un hamile olduğunu bilsem ormana götürürdüm sizi!" dediğini duydum. Neyseki bilmiyormuş.

Hastaneye gidip Yağmur'u ve bebeğimizi kontrol ettirdik. Neyseki hiçbir sorun yokmuş. Sadece hamileliğin ilk aylarındaki kasık ağrılarıymış.

Hep birlikte bizim eve gidip sakince konuşmak için oturma odasına geçtik. Yağmur'a biraz kızgındım çünkü hamile olduğunu bilsem o oyuna gitmesine izin vermezdim. Yağmur da bunun farkında olduğu için kendini affetirmeye çalışıyordu.

"Ya sevgilim ben sana söyleyecektim ama baş başayken."

"O zaman bugün evde kalıp oyuna gitmeyebilirdik." Koluma sarılıp başını omzuma koydu. "Ya evet biliyorum özür dilerim ben ortamı bozmak istememiştim sadece." O gerçekten dayanılmaz. Affetmem otuz saniye sürdü ve kendime çekip sarıldım. Güvende olması beni rahatlattı.

Emre hemen lafa girdi. "Ee affetme şeysi bittiyse sevinmemiz gereken bir konu olduğunun farkındasınız değil mi?! Ben dayı oluyorum!" Bir kere cıvıtmasa şaşırırım.

Furkan Emre'yi durdurup düzeltti. "Yağmur anne, Ediz de baba oluyor demek istedi! Hayırlı olsun gençler!" Herkes sevinip bizi tebrik etmeye başladı.

Ben sanırım o zaman gerçekten idrak ettim. Ben baba oluyorum!

BİR BUÇUK YIL SONRA...

"İyi ki doğdun Emir! İyi ki doğdun Emir! İyi ki doğdun, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun Emir!" Hep bir ağızdan bir yaşına giren oğlumuz Emir için bağırdık.

Yağmur ile oğlumuzu tutup pastaya doğru eğilmesine yardımcı olduk ve hep beraber üfledik. Alkış ve tebrik sesleri arasında göz göze geldik. Anne olduktan sonra daha güzel olduğunu söylemiş miydim?

Feride Annem Emir'i alıp tebrik ederken Yağmur'a yaklaştım. "Acaba ikinci için çalışmalara başlasak mı?" Başka bir yöne bakıp utandı ve gözlerini yeniden benimle buluşturdu. "Biraz acele etmiyor musun?"

"Yoo, bence tam zamanı." Emre aramıza girip her zamanki gibi anı mahvetti. Evlendikten sonra bunun değişeceğini düşünmüştüm oysaki. "Sizi de tebrik ederim gençler! Yalnız pastada benim adım eksik. Dayı olmamın ilk yılını kutluyorum burada bende!"

Yağmur Emre'nin koluna vurup korumacı anne edası ile "Saçmalama Emre! Bu benim oğlumun doğum günü!" dedi. Emre kollarını önünde birleştirip küsmüş numarası yaptı. "Hıh, öyle olsun! Ama unutmayın bu aşkın mimarlarından biri de benim!" Bazen Emre'den tüm yaptığım anonimlik olaylarını keşke saklasaydım diyorum ama sonra yaptığı şakalar bu fikrimi bir an önce unutturuyor.

Birkaç dakika hediyeleşme ve Emir'i yeme çalışmaları devam ederken odada Caner'in olmadığını farkettim. İlayda'ya sorduğumda hava almak için balkona çıktığını söyledi. İçimden bir ses Caner'in bir şeyi olduğunu söylüyordu. Bu yüzden yanına gittim ve onu bulduğum pozisyon düşüncemi doğruladı.

Kolluklara yaslanmış düşünceli düşünceli manzarıyı seyrediyordu. Bende yanına geçip aynı şekilde durdum. Gelişimle kendine gelmeye çalıştı ve boğazını temizledi. "Ne yapıyorsun burada kardeşim?" Yüzüme bakmadan "Hiç, öyle hava almaya çıktım." dedi. Buna inanmadım elbette.

"Bir derdin mi var Caner? Seni tanıyorum ve bir şeyler olduğunun farkındayım." Benden saklayamayacağını anladığı için doğruldu ve bana doğru döndü.

Bende doğrulup söyleyeceği şeyi merakla dinledim. "Ediz ben son zamanlarda çok vicdan azabı çekiyorum. Her gece o uçurumda yaptıklarımı görüyorum rüyamda! Oğluna abinin adını verdin, abini yaşatmak istedin. Buna büyük saygı duyuyorum ve iyi ki yaptın ama ben Emir'e her baktığımda abini görüyorum  ve onun benim yüzümden şu anda burada olmayışı beni bitiriyor kardeşim! Allah benim belâmı versin!"

Abim aklıma gelince bende bir afalladım. Gerçi Emir'e her seslenişimde abimi yanımdaymış gibi hissediyorum ama bu sefer daha farklı geldi.

Caner'e ne diyeceğimi bilemedim. Dahası onu affettim ama bu gerçek bir af değildi aslında. Hatta Caner'i ben değil abilerimiz affetmeliydi bence. Çünkü her şeyi onlara yaptı. Bu yüzden ben üzerinde durmak istemedim bu konunun. Yıllarca açmadım ve Allah'ın adaletine bıraktım.

Caner durduğumu görünce devam etti. "Abini özlediğinin farkındayım. Ne kadar özür dilesem de hiçbir özür onları geri getirmez. Bende abimi özlüyorum ve elimden sadece bu geliyor, özlemek..."

"Neyse ben keyfini kaçırdım Ediz, özür dilerim. İyi akşamlar." dedi ve balkondan çıktı. Ben hiçbir tepki ya da cevap vermedim. Beş on dakika kadar balkonda kalıp toparlanarak içeri girdim. Caner ve İlayda gitmişlerdi.

İKİ SAAT SONRA...

Kutlamadan sonra hep birlikte akşam yemeği yeyip sohbet ettik. Bir aklım Caner'deyken pek odaklanamadım ve Yağmur bunu hemen farketti. "İyi misin sevgilim? Durgun görünüyorsun."

"Sonra anlatırım." deyip yemeğe devam ettim. Birkaç dakika sonra Yağmur'un telefonu çaldı ve telaşlı sesler duyuldu. Tüm masa durup Yağmur'un "Ne?! Nerede?! Sakın yapmasın?!" kelimelerini dinledik.

Yağmur telefonu kapatıp hemen ayağa kalktı. "İlayda aradı, Caner uçurumdan atlamak üzereymiş! Lütfen gelin kurtarın diyor!" İşte o zaman nasıl ayaklanıp evden çıktığımızı hatırlamıyoruz.

Emir'i benim anneme ve Feride Anneme emanet edip var gücümüzle her şeyin başladığı uçuruma koştuk. Vardığımızda İlayda çığlıklar atarak uçurumdan atlamak üzere olan Caner'in arkasından ağlıyordu.

Ben hemen Caner'in yanına gittim. "Caner yapma sakın! Kardeşim ben affettim seni lütfen!"

"Ama ben kendimi affetmedim Ediz! Bunca sene geçti ama yaptıklarım hâlâ dün gibi aklımda! Ben onlarla yüzleşmeye gidiyorum! Hepinize beni aranıza alıp arkadaş olduğunuz için teşekkür ederim! Sadece bunu bugün yaptığım için beni affedin!"

Cenk yanıma geldi, o da yalvardı. "Saçmalama Caner, gel buraya kardeşim lütfen!" Caner bir adım daha attı ve "Hepinizi çok seviyorum, umarım bir gün buluşuruz. Hakkınızı helal edin." dedikten sonra kendini boşluğa bıraktı.

Herkes çığlık attı. Yağmur hemen İlayda'nın yanına koşup sakinleştirmeye çalıştı. Ben bu olanın gerçek olup olmadığını bir an için anlayamadım.

Başımı ellerimin arasına aldım. Allahım gerçekten intihar etti! Uçuruma eğilip bakınca yüzlerce metre aşağıda kanlar içindeki cesedi gördüm ve olduğum yerde dondum.

Bir dejavu yaşadım resmen. Abimi de bu şekilde burada görmüştüm, şimdi ise arkadaşımı...

'O öldü.' cümlesi beynimi ele geçirirken Cenk küfür etmeye başladı. "Sikiyim atladı! Tutamadık kahretsin!..."

Bir süre sonra etrafımdaki sesleri duymadım. Yağmur yanıma geldi ama ben sanki transa geçtim ve geçmişe gittim. Caner ile yaşadıklarımız gözlerimin önünden su gibi akıp gitti ve her şeyin bittiği o an zihnimde yeniden canlandı.

O abilerimizin yanına gitti...

Patlamış Mısır | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin