Yağmur
Odamda sinirli sinirli volta atıyordum. Birazdan okula gidecektim ve gitmeden önce kızlar bana geleceklerdi. Onlara dün gece öğrendiklerimi anlatacaktım.
Zil çaldığında kapıya koştum. "Hoşgeldiniz! Hadi yukarı çıkın." Onları çekiştirmeye başladım. "Tamam Yağmur geliyoruz sakin ol."
Odaya çıktığımızda ikisini de yatağıma oturttum. "Ne oluyor kızım? Ne bu telaş?" Buse'ye vah vah der gibi baktım.
"Kızlar ben onun kim olduğu hakkında bir şey öğrendim."
"Ee neymiş? Hadi söyle." Gökçe merakla beklerken telefonumu onlara verdim ve konuşmaya devam ettim. "Kızlar iki seçenek var ama ikisi de çok saçma. Bir türlü yerine oturmuyor taşlar. Cenk olamaz. Sevgilisi yok ama bana karşı ilgisi olsa bunu açık açık belli ederdi. Ayrıca Buse'den hoşlanıyor. Ediz desem diyemem Selin'e ihanet edeceğini düşünmüyorum. O bunu haketmiyor. Yani her şey karıştı. Kim abi ya?! Offf!"
Kızlar telefonu bırakıp bana baktılar. Gökçe hemen fikir yürütmeye başladı. "Yağmur bence gözlem yapalım. Bu hafta ikisininde üzerinde olsun gözlerimiz."
"Hayır ya! Ben nasıl bakacağım yüzlerine?! Garip hissediyorum zaten. Yapamam."
Buse ayağa kalkıp yanıma geldi. "Yapmak zorundasın bebeğim. Hem sende hangisine karşı duygular beslediğini anlamış olursun böylece. Sonuçta onunla öpüştün."
"Off! Çok haklısın. Sevdiği çocuğa bakamayan kız mı olurmuş?" İkisi de güldüler. "Biz de bir tane var işte."
Burun kıvırıp düşünmeye devam ettim. "Kızlar hadi geç kalıyoruz okula gidelim." Gökçe saatine baktı. "Hiii! Evet koşun. Yok yazılacağız."
Okula koşarak gittik ve sınıf kapısında hoca ile karşılaştık. "Neden geç kaldınız kızlar?" Buse hemen bir bahane üretti. Ben bilerek geride durdum. Üzerimdeki parfüm kokusunu duyarsa yanlış anlayabilirdi. "Otobüs durağında çok bekledik hocam. O yüzden geç kaldık biraz. Kusura bakmayın bir daha olmaz." Asla iki sokak öteden gelmedik.
"Tamam. Hadi girin sınıfa." Hemen girip yerlerimize geçtik. Emre ve Furkan kaş göz yapıyorlardı ama onlarla konuşmadık. Yoksa hocanın daha fazla gözüne batardık.
BİR SAAT SONRA...
Hep birlikte kantinde oturuyorduk. Olayı mecburen Emre ve Furkan'a da anlattım. Emre şaşırsa da pek bir şey demedi. Ama Furkan sinirlenmişti.
"Abi bu Cenk şerefsiz o zaman. Buse ile çıkarken seni sevebiliyorsa şerefsiz bu herif! Eğer o çıkarsa kendi ellerimle boğarım!"
"Sakin olur musun Furkan? Hiçbir şey kesin değil. O çıkarsa bende onunla birlikte olmam zaten." Gökçe ve Buse bana şaşkınlıkla bakarlarken kalbim ile baş başa kaldım.
Cenk gerçekten Buse'den hoşlanıyordu. Onunlu sevgili oyunu oynamak hoşuna gitmişti. Benimle konuşmak için neden böyle bir yola başvurdu ki? Direkt karşıma çıkabilirdi. Ama ona karşı bir şey hissetmiyorum. Hatta onu tanımıyorum bile. Benim bu durumda aşık olduğum kişi Ediz'di sanırım. Zaten sahilde onda tanıdık bir şeyler hissetmiştim. Onu Patlamış Mısır'a benzetmiştim. Mizah olarak da onun gibiydi. Ama benimle konuşan o olamazdı ki. Ben Ediz'e mi aşığım şimdi gerçekten? Ah kahretsin ben neler düşünüyorum! Onun bir sevgilisi var Yağmur kendine gel! Ona aşık olamazsın! Sen gurursuz değilsin Yağmur!
Gökçe'nin beni dürtmesiyle kendime geldim. "Gökçe'den Yağmur'a arkadaşların seni geri istiyor Yağmur!" Herkes dikkatlice beni seyrediyordu. "Ahh! Dalmışım. Düşünüyordum sadece." Neyi düşündüğümü biliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patlamış Mısır | Texting
ChickLitBilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok güzel yiyorsun hele o dudakların... Yağmur: Yuh sapık! Sen kimsin oğlum? Bilinmeyen Numara: Ben yan...