🖤27.bölüm🖤

92 45 126
                                    

Üzgünüm biraz geciktim, ama ben çok yorgunum her ruhen hem bedenen. İçinde acı olanları ; hayatın güzel taraflarını, savaşmalarını söylerken, asıl ben perişanmışım. Asıl ben savaşmaktan yorulmuşum. Ben iyi değilim ama siz benim yerime de iyi olun ve bana yazdığım satırların sizde bir işe yaradığını söyleyin, buna çok ihtiyacım var çünkü.

****

Eşyalarımı yerleştirmiştim, uyku tutmadığı için yatağımın kenarında oturmuş kitap okuyordum. Saat 2'ye geliyordu.

Kapım tıklatıldı. "Gir!" diye seslendim. İçeri siyah eşofmanı, beyaz  tişörtü ve dağınık saçlarıyla Savaş girdi.

"Rahatsız etmedim, değil mi?" dedi yorgun gözleriyle.

"Olur mu öyle şey." dedim ve yatağımın kenarına hafifçe vurdum oturması için. Yavaş ve sarsak adımlarla yanıma oturdu.

"Sen iyi misin?" dedim endişeyle, çok halsiz ve bir o kadar da uykulu gözüküyordu.

"Galiba değilim, her gece annemi görüyorum rüyamda." dedi mutsuzca.

"Gel beraber yatalım o zaman korkmazsın." dedim ve sırtından arkaya doğru çektim. Kafasını göğsümün üzerine koymuştu.

"Seni tahmin ettiğinden de çok seviyorum." dedi gözlerini huzurla kapatmış gülümserken.

"Biliyorum aşkım, bende seni çok seviyorum." dedim bende saçlarını okşarken.

"Biliyor musun en çok senin yanında huzurluyum." kalbimin ritmi değişmişti, bir süre takılı kaldı sanki sonra hızla atmaya başladı.

"Kalbimin ritmini her sözünle böyle değiştirmeye hakkın yok." dedim sahte bir sinirle. Güldüğünü işittim hafifçe. Güldüğünde ne kadar yakışıklı olduğundan haberi var mıydı acaba?

Göğsümün üzerindeydi, bir yandan da saçlarını okşuyordum.

"Bana bir masal anlatır mısın?" dedi çocukça. O kadar tatlıydı ki alıp göğsümde saklamak istiyordum onu.

"Anlatırım sen yeter ki iste." dedim bende gülerek. Kafasını biraz döndürdü, artık göz gözeydik. Gerçekten de çok yakışıklıydı, çok dolgun olmayan ama tadı gerçekten de güzel biçimli dudakları, ne kemikli nede kemiksiz şaheseri andıran yüzü, ela gözleriyle mükemmel bir adamdı. Gözlerime baktı uzunca bende ona ikimizde gözlerimizi kırpmadan birbirimize bakıyorduk. Sanki hipnoz olmuş gibi, Kafasını hafifçe kaldırdı ve dudaklarıma küçük bir buse bıraktı. Ve kalbimin ritmi daha da hızlandı. Ela gözleri öyle derin bakıyordu ki tarif etmeye kalksam sözcükler yetmezdi. Bir süre ne anlatsam diye düşündüm, sonra aklımdakileri topladım ve anlatamaya başladım.

"Bir varmış, bir yokmuş, bir zamanlar çok güzel ama mutsuz bir kız varmış. Hiç kimsesi yokmuş, kalbi bomboşmuş. Bir gün markete gitmiş kız artık can sıkıntısından her gün markete gider olmuş. Market bir ormandan geçiyormuş, o güzel kadın ormanın, ağaçların arasından yürümesini çok seviyormuş. Yine günlerden bir gün kadın ormandan geçerken..." sözümün devamını getirmedim Savaşa baktım uyuyor gibi gözüküyordu.

"Devam etsene güzelim." dedi mayışık bir ses tonuyla, gülümsedim ve tekrar anlatmaya başladım.

"...Ormandan geçerken bankta oturan biri çekmiş dikkatini, orada oturan genç adam çok yakışıklıymış ve müzik dinliyormuş, güzel kadın sanki hipnoz olmuş gibi gözlerini ayırmadan adama bakıyormuş. Sonra adam onu fark etmiş ve yanına çağırmış. Bunlar artık her gün buluşuyorlarmış. Bu durum 2 ay kadar devam etmiş sonra adam, genç kadına evlenme teklif etmişler ve çok kısa bir sürede de evlenmişler. 2 tane çocukları olmuş dünya güzeli. Bu hikayede burada bitmiş, oysaki onlara göre daha yeni başlıyormuş." Savaşa baktım tekrardan bu sefer uyumuş gibiydi. Hafifçe aşağıya doğru kaydım. Yorganı zorlukla altımızdan aldım ve üzerimize örttüm. Biraz kıpırdanmıştı ancak uyanmamıştı. Kafasını göğsüme iyice soktu ve büzüştü. Saçlarının üzerine tüy kadar bir öpücük bıraktım. Bende ona biraz daha sokuldum ve uyumaya başladım.

ASTESYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin