❤
Hepimiz merakla öğretmene bakıyorduk, acaba ne ceza verecek diye. Sonunda cezayı bulmuş olacak ki konuşmaya başladı.
"Evet, kızlar kaç yıllık öğretmeninizim sizden böyle bir hareket daha önce görmemiştim. Sanırım ipleri fazla boşladım biraz sıkılaştırma zamanı 1 hafta boyunca dördünüz her gün sınıfı temizleyeceksiniz. Ama bununla da kalmıyor yine 1 hafta boyunca yapacağınız bir proje ödevi istiyorum. Konu; hepinizin güçlerini ve sizi anlatan, hiçbir ayrıntı atlamadan afiş tarzı bir şey istiyorum. Bir hafta boyunca beraber çalışacaksınız herkes kendininkini yapmayacak, birlik halinde hareket etmenizi ve birbirinizi tanımanızı istiyorum. Anlaşıldı mı?"
Hep birlikte anlaşıldı dedikten sonra sıralarımıza geçtik. Bir bu eksikti gerçekten! Saatime takıldı gözüm, dersin bitmek üzere olduğunu gördüm. Ne olmuştu böyle saate?
"Evet derse o kadar çok geç kaldınız ki ders bitmek üzere bu saatten sonra bir şey yapsak da değişmez serbestsiniz bir daha geç kalmamaya özen gösterirsiniz artık." dedi ve sınıftan çıktı.
"Sanırım bugünden itibaren temizliyi ve projeyi yapacağız. Acaba daha ne olacak günün geri kalanın da?" Savaş hala sırasında otururken söylemişti bunu.
"Galiba evet, içinden canavar çıktı adamın." dedi Burak gülerek.
"O zaman bir ders sonra kabusumuz başlasın." dedim bende aynı şekilde bu proje ödevi iyi olabilirdi bizim için birbirimizi çok daha iyi tanırdık.
Okyanus uzunca bir of çekti yerinden. Okyanus temizlikten ve fazla ödevden nefret ederdi, kendi kendime onun bu haline güldüm ve bakışlarımı Savaş'a döndürdüm o da bana bakıyordu. Ona baktığımı görünce hemen başını çevirdi.
****
"Nasıl temizleyeceğiz şimdi buraları? Keşke geç kalmasaydık." dedi Okyanus.
"Mızıkçılık yapmanın bir anlamı yok. İşimizi bitirip gidelim artık, daha odada yapacağım şeyler var.
"Evet Okyanus, Sahra haklı yaptık bir şey, temizlemesi de bize kaldı." etrafı gösterirken söylemişti Burak bunu, hafifçe kıkırdadım, Okyanus ise kötü bakışlarını hala Burak'ın üstünden çekmemekte kararlı gibiydi. Savaş bizi pek umursuyor gibi görünmüyordu.
"Ne kadar konuştunuz çeneniz çalışmasın eliniz çalışsın ki bitsin şurası hemen. Burak ve Okyanus siz bodrum kattan süpürge, vilada, bez falan alın, Sahra sende çöpü boşaltırsın artık."
"Emredersiniz paşam başka bir isteyiniz var mı?" dedim sinirle, hem onlar yüzünden geç kalıyorduk, hem de temizliği biz yapıyorduk.
"Yok teşekkür ederim dediklerimi yapın yeter." Sinirlenmeye başlamıştım bu kendini ne zannediyordu? Sırasında pişkince yüzüme bakıyordu.
"Paşamız ne yapacak biz bunları yaparken izniniz olursa eğer sorabilir miyim?" dedim sinirle, sinirlenince ben bile kendimden korkardım.
"hayır." dedi ve sandalyeye oturdu sinir limitimin artık taştığını hissediyordum.
"Kalk."
"Hayır kalmayacağım."
"Kalk dedim sana."
"Hayır."
"Peki sen istedin." daha bir şey demesine izin vermeden zamanı durdum ve onun yanına gittim masadan bir kalem aldım ve yüzünü boyamaya başladım gözleri açıktı ve donukken bile gözleri içine çekiyordu insanı. Tüm yüzünü boyadıktan sonra çantamdan küçük aynamı çıkardım ve tekrar yanına gittim sonra aynayı yüzünün oraya gelecek şekilde tutup zamanı başlattım. Bir kaç saniye neler olduğunu idrak etmeye çalıştı sonra kendini görmüş olacak ki yüz tipi değişmişti.
"Sen kendini ne sanıyorsun? Bu yüzümün hali de ne böyle?" dedi sinirle sesi biraz fazla yükselmişti, onun aksine sakince yüzüne bakıyordum.
"Sen istedin. burada her şey demokrasi içinde yürüyecek artık. " dememle sanırım daha fazla sinirlenmiş olacak ki ellerinden ateş çıkmaya başlamıştı ama gram korkmamıştım.
Burak olaya müdahale olup Savaş'ı zorda olsa sakinleştirdi. Bense hemen birkaç adım önünde onu izliyordum ifadesiz bir suratla.
"Eğer konuşmama izin verseydin yüzündeki boyanın gerçek boyalar gibi olmadığını ıslak mendille veya suyla çok kolay çıkabileceğini söyleyecektim. Tabi eğer dinleseydin mümkün olabilirdi bu." gereksiz sinirine ve egosunu biraz törpülemek gerekecekti anlaşılan.
"Ve eğer bana bir daha bağırmaya kalkarsan bundan daha kötü bir yüzümü görmek zorunda kalacaksın."
Konuşmasına izin vermeden çantamdan ıslak mendil çıkarıp fırlatırcasına ona doğru attım ve sıralardan birine oturdum.
"Aa fazla abarttınız bu işi. Siz ikiniz, malzemeleri siz getirin ve aranızdaki sorunu halletmeden geri gelmeyin. Lütfen." Burak'ta Okyanusa katılır gibi başını olumlu anlamda salladı. Okyanus'un ikna edici bakışlarına dayanamadım ve oturduğum sıradan kalktım. Savaş ise yüzündeki boyaları çıkarmıştı. Artık daha sakin gözüküyordu, yüzüne baktım kırgınca biraz vicdan azabı çekmesinde ne sorun vardı ki? O da neye kırıldığımı anlamış olacak ki yüzüme bakmadı veya bakamadı. Ama zerre kırılmamıştım, eğer bir daha bana bağırmaya kalkarsa dediğim gibi bu sadece uyarıyla kalmayacaktı
"Okyanusa aynen katılıyorum hadi marş marş." dedi ve bizi kapıya sürüklemeye başladı Burak.
❤bölüm sonu❤