❤
SAVAŞTAN
Sahra zaman çemberini kaldırdığı anda bayıldı, onu çok fazla yormuştum salak, acıklı(!) hikayemi anlatmak için, bu kadar uzun süre hepimizi zaman çemberinin içinde tutması bile mucizeydi aslında, bakarsanız annemin bana verdiği kitapta güç yükseltmek, geliştirmek gibi şeylerde vardı. Aceleyle sahranın başına toplandık onu revire götüremezdik çünkü neden zaman çemberi yaptığımızı soracaklar bizde cevap veremeyecektik ve şüpheleneceklerdi o yüzden bu fikri aklımdan attım.
Okyanusa baktığımda hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüm. Burak bir süre Okyanusa kararsızca baktıktan sonra ona sarılmış ve kafasını göğsüne koymuştu. Ne ara bu kadar yakınlaştıklarını sonra Burak'a sormaya karar verdim. Aslında Okyanus dışardan her ne kadar güçlü görünse de şuan kötü durumda olduğunu anlamak zor değildi. Sahranın onun için ne kadar değerli olduğunu dışardan bakan her hangi bir insan bile anlardı.
Onları boş verip Sahraya odaklandım annemin bana verdiği kitapta gücünü ona geri kazandırabileceği bir güç olduğunu görmüştüm, bu benim enerjimin gitmesi demekti ama onun için değerdi. Ona bu kısa sürede nasıl bu kadar bağlandığıma, benimsediğime ben bile şaşırmıştım. Annemin bana verdiği kitabı her zaman yanımda taşımak için küçülttürüp yanımda taşımaya başlamıştım ve iyi ki de yapmıştım. Kitabın sayfalarını karıştırmaya başladım o sihirin hangi sayfada olduğunu bilmiyordum o yüzden elimi çabuk tutmaya karar verdim, kısa bir arayıştan sonra hemen bulmuştum aslında, içimden sihirli kelimeleri okurken içimdeki enerjinin yavaş yavaş gittiğini hissettim. Burak ve Okyanusa baktığımda ise bana endişeli gözlerle baktıklarını gördüm. Sahranın gözleri aralanmaya benim ise kapanmaya başlamıştı. Kendimi her an bayılacak gibi hissediyordum ve gözlerim kapanmaya karanlık beni ele geçirmeye başlamıştı en son gördüğüm ise Sahra'nın bacağında yattığım ve bana korku dolu gözlerle baktığıydı.
***
Gözlerimi hafif hafif aralamaya başladım. Başımda iğrenç ötesi bir ağrı kendini gösterirken, odağım ellerimin üstünde hissettiğim baskıydı yavaşça gözlerimi ellerime çevirdiğimde; başımda ellerimi, ellerinin arasına hapsetmiş bir şekilde yatan Sahraya kaydı gözlerim; ne kadarda tatlı uyuyordu. Başımın ağrısını unutup tüm dikkatimi Sahra'nın üzerine verdim. Uzun siyah saçları etrafa dağılmış yüzünün bir tarafını kaplıyordu. Onu uyandırmadan yüzündeki saçlarını kenara çekmiş, bembeyaz olan teni gün yüzüne çıkmıştı. Şuan o masmavi olan güzeller güzeli gözlerini göremesem de onu böyle izlemek hoşuma gitmişti. Bir süre daha izledikten sonra kıpırdamaya başlamıştı ona böyle yakalanma korkusundan hemen eski pozisyonuma dönüp gözlerimi kapadım. Ah salak kafam bir kerede doğru kararlar verse ikimiz içinde iyi olacaktı. Sahra sıcacık ellerini elimden çekince elim onun sıcak ellerini benimsediği için yerini garipsemişti.
Sahranın o güzel sesi odayı doldururken ona hangi ara kapıldığımı sorgulamaya başlamıştım.
"Hadi ama şimdiye kadar uyanman lazımdı, inanamazsın ama 1,5 gündür uyuyorsun"
O kadar uyumuş muydum yani?
"Senin için endişeleniyorum, yani endişeleniyoruz uyan artık seninle inatlaşmayı özledim." onun bu kırgın sözlerine dayanamayarak yavaşça gözlerimi açtım. Sahranın gözlerinde bir kaç saniye afallama yakalamıştım, ama onu üzerinden atıp yerine sevinçli ifadesini bırakmıştı.
"Senin için ne kadar endişelendik biliyor musun? Çok korkuttun bizi uyuduğun uyku yetmedi galiba." dedi tek solukta. Sonra derin bir nefes aldı. Onun bu soluksuz konuşmalarına bile alışmıştım aslında.
"Çok şükür ama iyisin."
"Evet, iyiyim, teşekkür ederim benimle ilgilendiğin için. " dedim gülümseyerek.
Sonra uzunca bir sessizlik oldu ortada , artık buna dayanamayarak konuşma kararı aldım.
"E sen niye derse gitmedin?"
"Ben senin başında kalmayı tercih ettim. Öğretmene benim uyuyakaldığımı ve senin ise hasta olduğunu söylediler. Az kalsın revire götüreceklerdi seni ama son anda kurtulduk. Öbürkünler de birazdan gelirler ders az sonra biter." dedi ve devam etti
"Ben teşekkür ederim, benim için kendini feda ettiğin için. Gerçekten."
"Önemli değil, gerçekten. Hem zamanı gelince sende benim için yaparsın." o güzel gülümsemesi dudaklarına yerleşti.
"Yaparım. hem Sen benim için yaptın."
"Hadi ama sanki fazla abartıyorsun alt tarafı senin için 1,5 gün uyudum." dedim gülerek. Sahra kocaman bir kahkaha attı. Bende ona eşlik ettim. Kafayı sıyırmıştık en sonunda.
Kahkahalarımızı zorla durdurduğumuzda sahra bana bir şey söyleyecek gibi bakıyordu.
"Hadi söyle çekinme." dedim derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Hani bize bir şey söylemiştin." kafamı salladım neyden bahsettiğini anlamıştım. Devam etmesini işaret ettim.
"Sence benim gücüm ne?"
"Bu sorunun cevabını bende bilmiyorum, ama elbette ki öğreneceğiz." bana sadece kafa sallamakla yetindi.
Aslında hepimiz güçlerimiz sayesinde buradan çok kolay bir şekilde çıkabilirdik. Ama buraya geldiğimizden itibaren bize verilen bileklik gibi ama aslında çok farklı bir şey vermişler bize ne olduğunu söylememişlerdi. Ama ben bir gün öğretmenler konuşurken duymuştum bunlar güçlerimizi kısıtlamak amacıyla bize verilmişti. Bunları eğer olurda olası bir kaçma girişimi karşısında kullanmak için üretmişlerdi aslında her zaman aktif durumdalardı. Güçlerimizi eğer fazla seviyede kullanırsak eğer, çok şiddetli bir alarm çalıp, bizim gibi özel yetenekleri olanların yaptığı bir sihir sayesinde buradan çıkmamız imkansız bir hale gelecekti. O yaptıkları sihire değersek eğer saniyesinde etkisiz hale gelecektik. Yani burada bizi tutmak için her türlü şeyi kullanıyorlardı. Ama ben Sahrayla bulduğumuz o kütüphaneden bir şey çıkacağına adım gibi emindim.
🖤bölüm sonu🖤
*Evettt, bu bölümde okuldan (yani hapishaneden) neden kaçamadıklarını öğrendik Okyanusla Burak'ı; Sahrayla Savaş'ı biraz yakınlaştırdık.
*Sorularınız varsa eğer bana sorabilirsiniz
*Birde okuyan herkes lütfen oy ve yorum bırakmayı unutmasın
*Hepinizi çok çok öptüm bay bay
