❤
Birazcık daha eğilerek yürürsem fıtık olacak olan belimi görmezden gelerek yürümeye hatta emeklemeye devam ettim tam arkamda Savaş vardı ve biz daha nereye kadar böyle gideceğimizi bilmiyorduk! Sonunda bizi güzel şeyler beklemezse sinir krizi geçirebilirdim.
Sonunda normal bir odanın iki katı büyüklünde olan ve sanki bilerek yapılmış gibi her tarafı kitaplarla kaplı bir odaya gelmiştik. Gerçekten ne kadar çok kitap vardı burada.
"Burası ne böyle? Niye bu kadar uzakta? Niye çok fazla kitap var?" dedi Savaş ona hak veriyordum ama cevabını bende bilmiyordum.
"Bende bilmiyorum, anlamadım da zaten bakacağız , öğreneceğiz artık." ilerledim ve bir kitabı elime aldım çok tozlu bir o kadar da eski gözüküyordu kitabın kapağındaki tozları elimle sildim ve adını dışımdan okudum.
"Astesya okulunun gizemli geçmişi." buda neydi şimdi Savaşla birbirimize anlamaz gözlerle bakıyorduk. Kitabın kapağını açtım gereksiz görünen yerleri atladıktan sonra bir şey takılmıştı gözüme sayfayı dışımdan okumaya başladım.
"Kimine göre normal bir yatılı okul gibi gözüken Astesya; çoğu kişinin gözünden kaçan ama dikkatli bakıldığı zaman herkesin fark edebileceği bir gizemi var. Çok büyük bir gizem ama o büyük gizeme gelmeden önce aklımdaki bazı soruları size sormak istiyorum izninizle. 1. sorumdan başlıyorum, neden hiç bir çocuğun ailesi veya bir yakınları onları ziyaret etmiyor? Neden okula sayılı kişilerden başkasının girmesi yasak? Yada neden arada ordunun bakanı gizlice buraya geliyor? işte sorularının tümünün cevabını sizin için topladım." cümlemi tamamlayamadan biz geldiğimizde açık olan ışıklar gitmişti ama sesimi çıkaramıyordum çünkü çok korkuyordum.
Savaşın elini tutum sıkıca, bana güç vermek ister gibi o da elimi sıkmıştı.
Ayak sesleri geliyordu. Savaş elimdeki kitabı yavaşça aldığım yere bırakıp, yine yavaş adımlarla beni peşinden sürüklüyordu. Karanlıkta bizi kimsenin görmeyeceğini umarak, ikinci sıranın en sonuna köşeye çömelmiştik. Küçük bir yer olduğu için nefeslerimiz birbirine karışıyor ve bu beni heyecanlandırıyordu ya da bu kalp atışlarımın sebebi korkudandı karanlıkta bile parlayan ela gözlerine baktım uzunca. Nolduğunu anlamadan içeriye altı kişi girmişti biri müdürümüzdü , diğeri ise müdür yardımcısıydı. yanlarındaki diğer 4 kişiyi ise tanımıyordum. Savaşa baktığımda ise pür dikkat onları izlediğini gördüm ve hala elini tutuyordum ve bırakmakta istemiyor gibiydim çünkü onun yanında kendimi hiç olmadığım kadar güvende hissediyordum.
Aralarında bir şeyler konuştuktan sonra normal sıralardan bağımsız duran ve duvarla birleşik olan rafın oraya doğru ilerlemeye başladılar. Müdürümüz kitapların arasında bir şeyler yaptıktan sonra duvar yana doğru açılmıştı. Neler oluyordu burada gerçekten anlamıyordum. Hepsi teker teker içeri girdikten sonra kapı kendiliğinden eski haline dönmüştü.
Savaşla birbirimize baktık onunda yüzünde benimki gibi şaşkın bir ifade vardı ne olduğunu, burada neler döndüğünü anlayamıyorduk.
Yine yavaş adımlarla saklandığımız yerden çıktık. O kitabı alıp okumak istiyordum ama koyduğumuz yerde yoktu galiba bir sonraki sefere erteleyecektik. Emekleyerek geldiğimiz yoldan geri dönüyorduk. Bu okulun normal bir okul olmadığını baştan beri biliyordum zaten.
Temizlik malzemelerinin olduğu odaya geri gelmiştik. Hiç istemesem de Savaş'ın elini bırakmak zorunda kalmıştım.
"Bence bu aramızda kalmalı zamanı gelince Burak ve Okyanusa söyleriz sen ne dersin?"
Sadece kafamı sallamakla yetinmiştim gördüklerimin şokundaydım atlatamamıştım ve okul ile ilgili o büyük gizemi de öğrenememiştik.
Yavaş adımlarla merdivenleri çıkmaya başlamıştık bile kafamdaki düşüncelerden karanlığı bile umursamamıştım. O kadar merdiveni elimizdeki şeylerle çıkmak çok zordu ama yapacak bir şey yoktu başa geleni çekecektik artık.
*** Sınıfa geldikten 15 20 dakika sonra***
"hadi ama bittim her gün bu işkence çekilmez." dedi Burak elindeki paspasla yeri silerken.
"Burak çok mızmızsın daha ödeve bile başlamadık." dedim bende masaların tozunu almaya devam ederken.
"Daha o da vardı değil mi? Keşke geç kalmasaydık ya. " Burak kendi kendine homurdanmaya devam ediyordu, bende iş hızımı artırdım sonuçta hemen bitmesi lazımdı.
****
Temizliği bitirmiştik 30 35 dakikamızı almıştı ama çok yorulmuştuk.
"Bence hergün birimizi anlatan bir poster yapsak 4 günde biter bence bugünden başlayalım nede olsa öbürkü günlerde bir aksilik çıkabilir." dedi Savaş sırada otururken, demokratik bir düzenle işleri eşit bir şekilde ayırmıştık ve Savaşla artık anlaştığımızı hissediyordum.
"Ben aynen Savaş'a katılıyorum bence akşam yemeğinden sonra başlayalım. Gebereceğim yoksa şimdi." dedim bıkkınca normalde asla bu kadar temizlik yapmazdım ve bu bünyem için ağır olmuştu.
"Benim için fark etmez." dedi Okyanus, Burak'ta ona katıldı.
"Dağılalım o zaman yemekten sonra görüşürüz. "dedim ve Okyanusu çekiştirerek odamıza gitmeye başladık.
"Ne kadar saçma bir gündü bu ya bir derse geç kaldık diye yapılır mı bu?" dedi Okyanus odamıza çıkarken.
"Hakikaten bende anlamadım, sanki sürekli geç giriyoruz." kolumdaki saate baktım yemek saatine nerdeyse 3 saate yakın zaman vardı en iyisi biraz kestirmekti benim için.
"Neyse ya ben biraz uyuyacağım eğer sende uyumazsan beni yarım saat kala uyandırsın. Teşekkür ederim." diyerek ona elimle bir öpücük attım.
Sadece tamam dedi bende yatakta doğru pozisyonumu bulduktan sonra gözlerimi kapadım ve uykunun beni sıcacık kollarına almasını bekledim.
❤bölüm sonu❤
![](https://img.wattpad.com/cover/236777788-288-k655021.jpg)