🖤31.bölüm🖤

88 46 92
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin canlarım^^

Şarkı güzel, isteyen bölümden sonra dinlesin^^

****

Yazıp yazıp sildiğimiz satırlar, söylemeye korktuğumuz kelimeler, yaşamaya korktuğumuz anılar... Ve bunları yapmadığımız için pişman olup boşa harcadığımız zamanlar...

Hayatımın en unutulmaz zamanlarını yaşıyordum. Savaşmaktan yorulmuş, harap olmuş bedenim harp meydanına çöküp, umutsuzca ağlıyordu.

'Cehennemin kralı' akşam için hazırlanmamı söylemişti, ne yapacaksa daha benle?

Sabrımın son demlerini kullanıyordum, sonra ya kaçacaktım yada daha fazla dayanamayıp intihar edecektim. Asla pes etmem diyen ben yaşayan bir ölüden farksızdım. Elimde tek bir çıkış noktası dahi yoktu.

Saçma sapan bir elbise getirmişlerdi bana. Parlak kırmızı, ayaklarıma kadar değen, uzun yırtmaçlı bir elbise getirmiştiler. Normal bir zamanda görsem bayılacağım bu elbiseye şuan iğrenerek bakıyordum. Bana yaptığı onca eziyetten sonra süslenip püslenip, onunla yemek yememi bekliyordu. Söyleyeceği önemli bir şeyi olmasa asla ama asla oraya adımımı atmazdım ama içimde bir his vardı, olay bence saçma bir cadı başkanını öldürmekten daha da derindi.

Bana hazırlanmam için verdikleri odadaydım. Çok kasvetli ve ürkütücü bir odaydı, filmlerde gördüğümüz o ürpertici kalelerin aynısıydı. İçeriye koyu kırmızı hakimdi, koyu kırmızı örtülüleri olan büyük bir yatak, ufak bir dolap, asılı bir kaç ürpertici tablo ve ahşaptan kocaman bir kapı. Odada tuvalet ve banyoda vardı. 

Banyoya girdim ve aynaya baktım. Perişan bir haldeydim. Beyaz olan yüzüm daha da beyazlamış ve zayıflamıştı, mavi gözlerim kan çanağından farksız, feneri sönmüştü, siyah uzun saçlarım dağılmış ve kabarmıştı. Şuan beni anlatan bir kelime olsaydı; kesinlikle perişan olurdu.

Çok hızlı bir duş alıp banyodan çıktım, şu lanet gece hemen olup bitsin istiyordum. Üzerime elbiseyi giydim, saçlarımı hızlıca tarayıp kuruttum ve hemen aşağıya indim beton merdivenlerden.

Merdivenleri inerken burnuma uzun bir aradan sonra güzel bir yemek kokusu geldi. Yavaş yavaş salon netleşince gerçekten de kokuların hakkını veren bir masa çıktı ortaya. Kahverenginin hakim olduğu salonda kocaman bir yemek masası, iki ucuna koyulmuş ahşap sandalyeler ve tekli iki tane koltuk vardı. Perdeler de sonuna kadar çekilmişti.

'Cehennemin kralı' Merdivenlere arkası dönük bir vaziyette masada oturuyordu. 

"Geç bakalım, anlattıklarımdan sonra ayakta kalabileceğini sanmıyorum." dedi ve eliyle karşısında ki sandalyeyi gösterdi. Masa gerçekten donatılmıştı, her köşesi farklı yemeklerle doluydu.

"Anlatacağınız şeyi hemen  dinlemek ve buradan çıkmak istiyorum." dedim sandalyeye doğru yürürken.

"Buradan çıkabileceğinizi sanmıyorum." dedi küstahça gülümserken, bir yandan da tabağına yemeklerden alıyordu. Masaya göz ucuyla bakmadan tekrar ona doğru döndüm ve bende küstahça gülümsedim.

"O zaman kaçarım." Kafasını kaldırdı tabağından ve yüzüme baktı.

"Küçük hanım, şunu anlamalısınız ki; buradan kaçamazsınız ve eğer burada yaşamam ve intihar ederim gibi düşünceleriniz varsa da hemen silmenizi isterim çünkü bu kalede yaşadığınız süre zarfınca eceliniz gelmediği sürece asla ölmenize izin vermeyeceğim. Tahmin edersiniz ki gücümün sınırları çizilemez." dedi ve yemeğini yemeğe başladı, bense durdum ve duyduklarımı hazmetmeye çalıştım. Bu kaleden o izin vermediği sürece çıkamayacaktım ve ailemi bir daha göremeyecektim.

ASTESYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin