Final

2.5K 131 8
                                    

Yine bir veda ile karşınızdayım. Final yaptığım her kitabım içimde bir parça hüzün bırakıyor aslında. Bir çocuğun çok sevdiği bir oyuncağından ayrılmak zorunda olması gibi bir duygu bu. Aslında onlar hep burada, zihnimde , kalbimin içinde ama yine de o veda duygusu ile sarmalanıyor insan. Final bölümü düşündüğümden çok çok uzun oldu. Umarım beğenirsiniz. Ayrıca medyaya ufak bir tanıtım klibi bıraktım. Aslında ilk bölüme yüklemem gerekiyordu ama güzel bir video ile veda etmek istedim. Burada olan, desteğini esirgemeyen herkese teşekkür ediyorum. İnşallah devam eden ve yeni başlayacak olan hikâyelerimde görüşmek dileğiyle.

Keyifli okumalar. En sevgiliye emanetsiniz.

🖤

Gözünü açtığında hissettiği tek şey ensesinden başına doğru uzanan acı bir ağrı olmuştu. Karanlık ve dar bir alanda olduğunu ise hareket etmekte zorlandığı an fark etmişti. Neler olduğunu hatırlamak için bir anlığına gözlerini kapattı. Görüntüler bir film şeridi gibi tek tek zihnine düştüğünde kalbine amansız bir korku çöreklendi. Ona birşey yapmışlar mıydı? Son gördüğü hali perişandı. Onun dimdik ve ayakta görmeye alışkın olduğu Mirza değildi. Dağılmış, güçsüz ve yaralıydı. Eğer ona birşey yapmamışlarsa bile o ıssız ormanda, onca darbe almış güçsüz bedeni ile çok fazla dayanamazdı. Kalbi bunun olması ihtimali ile dâhi huzursuzca kasıldı.

Elleri önünde sıkı sıkıya bağlıydı ve aynı şekilde ayakları da... Bir arabanın bagajında olduğunu ise araç sertçe sarsıldığında anladı. Büyük ihtimalle bir çukura düşmüştü. Bileklerindeki ipi dişlerine yaklaştırdı ve onu çözmeye çalıştı ancak uzun uğraşları dişlerinin sızlamasından başka hiçbir işe yaramamıştı. Hayvan herif ipe sanki gemici düğümü atmıştı. Çabalamayı bırakıp başka bir çözüm bulmak için sakince düşünmeye başladı. Bir an için aklına telefonu geldi ama onun cebindeki varlığını hissetmiyordu. Muhtemelen onu arabaya bindirdikleri sırada telefonun cebinde olduğunu fark etmişlerdi. O adamların bedenine dokunmuş olduğu gerçeği yüzünün tiksinti ile buruşmasına neden oldu. Ah! Aksi gibi Babasının hediyesi kolye de üzerinde değildi. Bir şekilde kuzguna haber vermeliydi, ama bu şartlarda bunu nasıl yapacaktı?

Ne kadar zamandır bu dar ve havasız yerde yattığını bilmiyordu ama bedeni uyuştuğuna göre oldukça uzun bir vakit olmuş olmalıydı. İmkanı yettiğince kıpırdanmaya çalıştı. En azından gerilen kaslarını bir parça rahatlatmaya ihtiyacı vardı. Zira tüm kemikleri kaskatı kesilmişti. Bedenini sol tarafa yatırmaya çalışırken birden karın boşluğunda ve bileğinde sert bir baskı hissetti. O an gözleri büyük bir mutlulukla parladı. Kol saati... Mirza'nın hediyesi olan kol saati bileğindeydi! Özel bir GPS sistemi olan kol saati! Allah'tan başka bir şey istese olacakmış demek ki. Şu an kesinlikle bundan daha büyük bir mucize ile karşılaşamazdı. Bakışlarını heyecanla bileğine düşürdü. Sağ elinin parmakları ile ekranı güç bela açmayı başardığında derin bir nefes aldı. Sesli görüşme yapmayı göze alamayacağı için direk mesaj ekranını açmış ve kuzguna hızlıca durumu açıklayan bir mesaj atmıştı ve tabi konum bilgisini... Ondan ilk istediği Mirza'nın yerini bulması ve iyi olup olmadığından emin olmasıydı. Mesaj gitmişti gitmesine ama internet zayıf olduğu için hala ulaşmamıştı. Hayvan herif kimbilir onu nasıl bir yere götürüyordu. Gözlerini huzursuzlukla yumdu ve mesajın kuzguna ulaşması için dua etmeye başladı. Bu onun tek ve son şansıydı. Elinde onu kurtuluşa götürecek başka hiçbir şey yoktu. Eğer o şerefsiz tek başına olsaydı ve eli kolu böyle sıkı sıkıya bağlı olmasaydı onu rahatlıkla alt edebilirdi ama ne yazık ki şans o pislikten yanaydı.

Birkaç sarsıntının ardından aracın durduğunu ve motorun sustuğunu hissetti. Hırkasının kolunu telaşla bileğine kadar çekip saati gizledi. Gerçi saati klâsik bir modeldi. Dışarıdan bakan hiç kimse onun özellikli bir saat olduğunu fark etmezdi ama işini şansa bırakmaya niyeti yoktu. Bagajın kapağı gürültü ile açıldığında korku dolu bakışlarını o yöne çevirdi. Meriç denen pislik herif yüzünde zafer kazanmış bir ifade ile ona bakıyordu. " Küçük şeytan uyanmış! E, nasılsın bakalım. Yolculuğun iyi geçti mi?" Alay dolu konuşmasının ardından çirkin, gür bir kahkaha patlattı. Sahra yüzünü tiksinti ile buruşturdu ve ona iğrenç bir şeye bakıyormuş gibi küçümseyen bir bakış attı. Tek kelime konuşmadı. Konuşup bu pisliğe daha fazla zevk vermeyecekti.

~Çöl Çiçeği ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin