Günler geçmişti. Ne Sahra inadından vazgeçiyordu ne de Mirza ısrarla ondan yardım dilenmekten. Sabrının son kırıntıları da tükenmeye yüz tutmuştu artık genç adamın. Bu kız onun hayatında gördüğü en laftan anlamaz, en inatçı insandı. Oysa üstü kapalı da olsa anlatmıştı ona derdini. Bu işin onun için ne kadar önemli olduğunu, ailesi için bunu yapmak zorunda olduğunu defalarca söylemişti. Ama genç kızda tam bir katır inadı vardı. Hâlâ, ısrarla aradıkları kişinin o olmadığını iddia ediyor ve yardım edemeyeceğini söylemeye devam ediyordu.
Günlerdir önüne konan yemeklerin de tek lokmasına dokunmamıştı. Doğrusu Mirza onun bu kadar dayanıklı olmasına da şaşıyordu. Oysa dışardan bakıldığında çelimsiz ve oldukça dayanıksız biri gibi görünüyordu. Neredeyse üç gün olmuştu ve su dışında tek bir şey boğazından geçmemişti genç kızın. Mirza onun yemekleri neden reddettiğini tahmin edebiliyordu. Kaçırıldığı evde, onu hiçbir şey göremediği ve duyamadığı bir odaya hapseden adamın gönderdiği yemekleri yiyecek kadar aptal değildi elbette.
Sonuçta bu adamlar onun gözünde ne idüğü belirsiz , güvenilmez ve tehlikeli insanlardı. Böyle düşünmesi gayet doğaldı.🖤
O günün akşamı Mirza yine karanlık gözlerini ekrana kilitlemiş genç kızın odanın içinde bir mahkum gibi bir aşağı bir yukarı volta atışını seyrediyordu. Sonra bir şey oldu ve bir anda tüm ev karanlığa gömüldü. Önündeki ekranın görüntüsü yok olunca genç adam telaşla ve öfkeyle ayağa fırladı.
" Oflaz!" diye kükredi evin içinde ne tarafa gittiğini bilmeden ilerlerken. Bu bölgede kolay kolay elektrik kesintisi olmazdı, o yüzden garipsemişti bu durumu.
Oflaz elinde bir fenerle yanına ulaştığında " abi sokakta bir çalışma varmış. Elektrik direğinde çıkan bir arıza nedeniyle, önlem amaçlı kısa süreli bir kesinti yapıldı. Merak etme çok sürmez, birazdan gelir elektrik" diye açıkladı duraksamadan. Mirza anladığını belirtir şekilde başını salladı ve " bir bu eksikti şimdi" diye memnuniyetsizce homurdandı. Ardından " kızın olduğu katta kimse var mı ?" Diye sordu.
" Alper ve Veysel kapının önünde merak etme. Zaten kapı kilitli. Anahtar da senden başka kimsede yok. Kız güvende yani endişelenme" dedi güven veren bir sesle. Mirza onun elindeki fenerden yansıyan ışık sayesinde birkaç adım ilerleyip ikili geniş koltuğa oturdu ve bir kolunu koltuğun arkasına atıp, sağ bacağını sol bacağının üstüne devirerek rahat bir şekilde arkasına yaslandı.
" Bu iş bitene kadar o kız benim için herşeyden ve herkesten önemli biliyorsun" dedi. Oflaz, biliyorum der gibi başı ile onayladı bu sözcükleri.
Yarım saat olmadan elektrik kesintisi giderildi ve Mirza, bu yaptığı çok doğalmış gibi hiç vakit kaybetmeden tekrar ekran başına geçip , koltuğa kuruldu. Ekran açıldığında ve görüntüler yavaş yavaş netleştiğinde, görmeyi beklediği manzara kesinlikle odanın bir köşesinde duvarın dibine sinmiş , kolları ile bacaklarını sarmış ve başını dizlerine yaslamış bir vaziyette ileri geri sallanan bir kadın değildi. Mirza onun bu haline şaşkınlıkla bakarken genç kız aniden başını dizilerinden kaldırıp elini boğazına götürdü ve nefes alamıyormuş gibi giydiği elbisenin yakasını çekiştirmeye başladı. Mirza bir terslik olduğunu anladı. Dikkatle baktığında genç kızın yüz renginin gittikçe solduğunu ve nefeslerinin sıklaştığını fark etti. Oturduğu koltuktan ok gibi fırladı ve Oflaz'ın şaşkın bakışları arasında koşar adımlarla alt kata ilerlemeye başladı.
Telaşlı adımlarla ilerlediği koridorda iki adamı ile karşılaştı. Her ikisi de ne olup bittiğini anlamaya çalışır gibi şaşkınlıkla bakakalmıştı genç adamın yüzüne. Mirza onların bakışlarına aldırmadan arka cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtı ve soluk soluğa içeri girdi. Genç kız hala aynı köşede ileri geri sallanmaya devam ediyordu ve derin nefeslerinin arasında dilinden Mirza'nın anlamadığı bazı mırıltılar dökülüyordu. Birkaç adımda yanına yaklaştı ve parmaklarının ucuyla omuzuna hafif bir baskı uygulayarak onu dürttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Çöl Çiçeği ~
RomansaTek bir gecede yüreklerine ömürlük bir karanlığı misafir eden iki masum... Karanlıkla büyüyen iki kasvetli yürek...Birisi bir avuç ateşe teslim etti yüreğini henüz sekiz yaşında , diğeri bir avuç zehir yüzünden kapattı kalbini henüz on altısında...