"Bazı insanlar kendi kendine iyileşmek zorundadır. Kimseye yardıma ihtiyaçları olduğunu anlatmazlar, belli etmezler"
" Şu aptal telefona bakacak mısın artık, dikkatimi dağıtıyor" Mirza, son günlerde patlamaya hazır bir bomba gibi gergin olan karısının sert çıkışı karşısında yine sessiz kaldı. Onu anlamaya çalışıyordu, ancak verdiği aşırı tepkilere bir türlü anlam yükleyemiyordu. Oysa köşkteyken biraz olsun kırabilmişti aralarında ki görünmez engeli. Ama eve geldikleri gün tekrar örmüştü genç kız o korunaklı duvarını aralarına ve Mirza yine ona ulaşmakta zorluk çekiyordu. Tıpkı ilk tanıştıkları zamanlarda olduğu gibi...
" Bugün yine çok tatlı dillisin karıcığım!" dedikten sonra sehpanın üzerinde çalmaya devam eden telefonunu eline aldı ve arkasını dönüp salonun diğer ucuna, pencerenin önüne doğru ilerlemeye başladı.
" Başına karın kadar taş düşsün. Tövbe yarabbi. İnsanı zorla günaha sokuyor" Sahra'nın ağzının içinde bir şeyler söylendiğini duyunca omuzunun üstünden ona bakıp
" bir şey mi dedin" diye sordu. Sahra yakalanmışlık psikolojisi ile kısacık bir an ne diyeceğini bilemedi ancak hemen sonra " artık şu telefonu sustur diyorum" diye çemkirerek tekrar bilgisayarın başına geçti. Elleri hızlı bir şekilde klavyenin üzerinde hareket ederken , sırtında hissettiği bakışlar yüzünden eli ayağı birbirine dolaşıyordu. Zaten aylardır sürdürdüğü çalışmalar da bir işe yaramamış, hâlâ bir ipucuna ulaşamamıştı ve bu durum onu fazlasıyla geriyordu. Bugüne kadar isteyip de ulaşamadığı çok az bilgi olmuştu. Ancak bu adamlar her kimse çok iyi saklanıyorlardı. Şimdiye kadar denediği hiçbir yöntem işe yaramamış ve henüz kayda değer bir bilgi elde edememişti. Üstelik bu iş uzadıkça anne-babasının katillerini bulma hayalinden her gün biraz daha uzaklaştığını hissediyordu.Son zamanlarda kafası öyle karışıktı ki. Köşkteyken Mirza ile aralarında yaşanan tüm o özel anlar, küçük yakınlaşmalar onu altüst etmişti. Üstelik bir de köşkte, o insanların yanındayken, hep özlem duyduğu o alie sıcaklığını hissetmek, onun için büyük bir yıkım oluyordu. Çünkü günün birinde tüm bu güzel insanların hayatından çekip gidecekti ve geriye kalacak anılar daha şimdiden yüreğine çöreklenmişti. O kadar iyiydi ki hepsi, öyle sıcak ve samimi... Sahra böyle güzel bir ailenin gerçekten bir parçası olmayı çok isterdi. Ama ne yazık ki bu yalnızca bir oyundu. Günün birinde bitecek olan küçük bir evcilik oyunu... Çocukluğunda ki gibi saf olmayan, yalanlarla ve sırlarla dolu bir evcilik oyunu...
" Kardeşim" kocasının sesi kulaklarına ulaştığında , bir anda tüm dikkatini ona verdi.
" Nasılsın kardeşim"
" Evet, uyandı, çok şükür. Sağol kardeşim Allah razı olsun"
" Yıldönümü balosuna geliyorsunuz öyle değil mi? Seni ve eşini orada görmek bizi onure eder. Bizimkiler de çok sevinir sizi görünce. Mutlaka bekliyorum"
" İşte bu çok güzel bir haber. Otel falan ayarlama sakın, sizi benim evde ağırlamak istiyorum. Hem eşimle de tanışırsınız. Berzah'la çok iyi anlaşacaklarına eminim"
" Biraz uzun ve karışık bir mesele, geldiğinde konuşuruz"
" Pekâlâ anlaştık o zaman. Kendine iyi bak. Ufaklıkları öp benim için"
Sahra tüm konuşmayı dikkatle dinlemiş ancak karşı tarafı duymadığı için konuyu yarım yamalak anlayabilmişti.
Mirza, görüşmeyi sonlandırdığında, ağır adımlarla yanına yaklaşıp ona açıklama yapmaya girişti.
" Karan. Memleketten. Çocukluk arkadaşım. Çocukluk arkadaşım dediğime bakma, aslında benden birkaç yaş büyük. Ama babamla , babası çok yakın dosttu. Biz de neredeyse bir arada büyüdük. Bir ara pek görüşemedik, koptuk birbirimizden ama sonra tekrar görüşmeye başladık. Onlarda çok zor günler geçirdiler eşi ile birlikte. Hayat işte, herkes bir şeylerle sınanıyor. Neyse ki artık iyiler ve şimdi dünya tatlısı iki çocukları var. Her neyse fazla uzattım galiba. Bizim şirketin kuruluş yıldönümü balosu var yakın zamanda. Ona davet ettim. Sana sormadım ama burada misafir edebileceğimizi söyledim. Umarım senin için bir mahzuru yoktur"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Çöl Çiçeği ~
RomanceTek bir gecede yüreklerine ömürlük bir karanlığı misafir eden iki masum... Karanlıkla büyüyen iki kasvetli yürek...Birisi bir avuç ateşe teslim etti yüreğini henüz sekiz yaşında , diğeri bir avuç zehir yüzünden kapattı kalbini henüz on altısında...