"Ne istiyorsunuz " dedi soğuk bir sesle. Karşısında dikilen iki adamda pis pis sırıtıyor ve o iğrenç bakışları ile bedenini süzüyordu. Mahmut elini çenesinde duran kirli sakallarının arasında gezdirirken, zafer kazanmış bir gülümseme ile bakıyordu genç kıza. Memduh ise aç gözlerle, yiyecekmiş gibi süzüyordu tüm bedenini baştan ayağa.
" Seninle kapatmamız gereken bir hesap vardı. Onu kapatmaya geldik" diyen Memduh, gözleri ile genç kızın bedenini sinsice süzerken, manalı bir şekilde devam etti sözlerine" Ve görüyorum ki çok doğru bir zamanlama yapmışız "
Sahra'nın yüzündeki tiksinti daha da büyüdü bu manidar sözlerle. Anlamıştı elbette neyi kast ettiğini bu pislik herifin. Üstünde bu elbise varken onlara haddini bildiremeyeceğinin o da farkındaydı ama bu pisliklerin bilmediği bir şey vardı. Burası çıkmaz sokaktı ve bu sokakta yaşayan hiç kimseye dışarıdan bir el uzanamazdı. Tıpkı karşısındaki adam gibi sinsi bir gülüşü misafir etti dudaklarında birkaç saniye. Ardından küçümseyen bakışlarını hiç korkmadan dikti onu utanmazca süzen o çirkin gözlere.
" Siz buraya girerken sokağın adını okumadınız anlaşılan " dedi kinayeli bir sesle. İki adamın yüzünden de kısacık bir afallamanın geçtiğini fark etti. Ama bu yalnızca saniyelerle sınırlı bir zaman diliminde gerçekleşmişti. Kendini ilk toparlayan yine Memduh olmuştu. O gevrek sırıtışını tekrar yüzüne kondurup " konumuzla ne ilgisi var anlamadım ama merak ettim, neymiş bu sokağın ismi " dedi kendinden emin bir tavırla.
Sahra burnunu havaya dikip , omuzlarını dikleştirdi ve " çıkmaz sokak " dedi ukala denilebilecek bir ifade ile. Kömür karası gözlerinde minicik bir kibrin pırıltıları kol geziyordu. Sokağın ismini söylerken omuzları gururla kabarmıştı. Memduh ve Mahmut denen işe yaramaz heriflerin şaşkın ama alay dolu bakışlarla birbirlerine baktıklarını gördüğünde, dudağı hafif yana kıvrıldı ve gözlerinden anlık bir ateşin kıvılcımları fırladı. Diğer iki adam arkasında durduğu için onların yüzünü göremiyordu ancak o ikisinin de yüzünde benzer ifadeler olduğunu tahmin edebiliyordu.
" Ee, n'olmuş yani sokağın adı çıkmaz sokaksa" diyen bu defa Mahmut'tu. Sahra küçümseyen bakışlarını ona çevirdi.
" Bu sokağa giren hiçbir yabancı kolay kolay çıkamaz. O yüzden belanızı aramayın ve defolup gidin " dedi ve gitmek için ileri adımladı.Koluna sarılan parmaklar attığı adımları olduğu yere sabitledi. Sahra öfkeli bakışlarını önce kolunu sıkıca tutan ele ardından o elin sahibi adamın yüzüne değdirdi. " Çek o pis elini üzerimden " dedi adeta tıslar gibi. Memduh keyif aldığı belli bir kahkaha atıp, bakışlarını hızla diğer üç adamın üzerinde gezdirdi ve tekrar genç kızın gözlerine baktı.
" Çekmezsem n'olur " dedi pis bir sırıtışla.
" Seni pişman ederim " dedi Sahra kendinden emin bir sesle. Memduh onu tepeden tırnağa süzdü ve alay eder gibi sordu " bu halinle mi ? "Sahra anlık bir refleksle bakışlarını bedenine indirdi ve karşısındaki adama haklı olduğunu belli etmemek için yüzündeki soğuk ve ters ifadeyi hiç bozmadan, diklenmeyi sürdürdü. Boşta olan eli ile kolunu saran parmakları avuçladı ve ani bir hareketle adamın elini arkaya doğru büküp dirseğini karnına geçirdi. Bu ani karşılığı beklemeyen adam acı dolu bir inleme ile iki büklüm yere eğildiğinde, arkadaki iki adam hızla genç kızı iki kolundan yakalayıp onu kendilerine doğru çektiler. Mahmut kin dolu bakışlarını Sahra 'nın yüzünde gezdirip, kardeşine bakmak için aralarındaki birkaç adımlık mesafeyi kapattı.
Gözleri kapalı bir halde hissettiği acının geçmesini bekleyen Memduh, kardeşinin koluna dokunması ve " iyi misin? " diye sorması ile çabucak toparlandı. Bu küçük kız çocuğuna ikinci bir kez yenilmeye hiç niyeti yoktu. Bu ıssız sokakta onu kurtaracak tek bir Allah'ın kulu yoktu ve bu defa yanında işini kolaylaştıracak iki adam daha getirmişti. Şimdi ona bela nasıl olurmuş gösterecekti. Bedenini ağır hareketlerle yukarı kaldırıp, derin bir nefes aldı. Öfkeli bakışlarının tek hedefi iki adamının kollarında çırpınan o kendini bilmez veletti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Çöl Çiçeği ~
RomanceTek bir gecede yüreklerine ömürlük bir karanlığı misafir eden iki masum... Karanlıkla büyüyen iki kasvetli yürek...Birisi bir avuç ateşe teslim etti yüreğini henüz sekiz yaşında , diğeri bir avuç zehir yüzünden kapattı kalbini henüz on altısında...