Hepinizi en sevgiliye emanet ediyorum. Keyifle okuyun...🖤
" Ba-ba"
Küçük kız ellerini birbirine çarpıp tekrarladı bir kez daha " ba-ba"
Ateş' in gözleri dolu dolu oldu. Doğru duyup duymadığını teyit etmek ister gibi karısına çevirdi heyecanla titreşen göz bebeklerini. Genç kadın nemli gözlerle baktı kocasının bu heyecanlı titreyişine ve kafasını doğru duydun der gibi aşağı yukarı salladı. Ateş, yerde, çimlerin üzerinde oturan ve minicik ellerini onu kucağına almasını istercesine havaya kaldıran kızına yaşlı gözlerle baktı. Gözünden düşmek için direnen damlaları hızlı bir hareketle kuruladı ve birkaç büyük adımla kızının yanına varıp onu güçlü kollarının arasına aldı. Sıkıca sardığı küçük kızının, yüzünün her bir köşesine şefkat dolu öpücükler kondurdu. Burnunu onun ince telli, kömür karası saç tutamlarına bastırıp , kokusunu içine çekti. Aylardır büyük bir operasyon için evinden uzaktı. Ve sonunda evine döndüğünde, hayatının en büyük hediyesini almıştı. Kızı ilk defa konuşmuş ve üstelik ona baba demişti. Genç adamın kalbi heyecanla çarpıyordu. Bu , bu anlatması mümkün olmayan inanılmaz bir duyguydu. Bunun bir tarifi yoktu. Eğer varsa da genç adam henüz bunu tanımlayacak bir bilgi birikimine sahip değildi.
" Prensesim" dedi varla yok arası bir mırıltıyla. " Hadi bir kere daha söyle , ba-ba, bak aynı böyle güzel kızım ba-ba" Ateş' in heyecan dolu sözü bittiği anda kucağındaki bebek o minicik dudaklarını oynatarak tekrar
" ba- ba " dedi. Ateş' in hissettiği mutlulukla az önce kuruladığı gözleri tekrar sulandı. Küçük kızını bağrına bastı ve burnunu onun cennet kokan boynuna bastırdı.Omuzunda hissettiği el ile başını kaldırıp, gülen gözlerle onları seyreden karısına baktı. Kızını tek kolu ile sıkıca sarıp, karısını da diğer kolunun altına soktu. İkisinin, birbiri ile aynı olan siyah dalgalı saçlarına birer öpücük bıraktı ve
" Benim yaşama sebeplerim" diye içtenlikle fısıldadı. Kızının küçük elleri yeni yeni bitmeye başlayan sakallarının arasında geziniyordu. Karısı ise ince kolları ile genç adamın belini sıkıca sarmıştı.Sonra birden tüm ışıklar söndü. Her yer bir anda zifiri karanlığa gömüldü. Küçük kız şimdi sekiz yaşındaydı. Üstünde, babasının yeni aldığı pembe tüllü kabarık bir elbise vardı. Babasının kucağında , dedesinin evine giden taşlık yolda ilerliyorlardı. Annesi de hemen yanlarında, gülen gözlerle onlara eşlik ediyordu. O da tıpkı kızı gibi açık pembe, uzun bir elbise giyinmişti. Ve kömür karası saçlarını elbisesinden birkaç ton koyu bir örtüyle kapatmıştı.
Bu yıl doğum gününü tonton dedesinin evinde kutlamaya karar vermişlerdi. Küçük Sahra, tonton dedesini çok seviyordu. Ve onun o kocaman evde tek başına yaşıyor olması canını sıkıyordu. O yüzden dedesini sıklıkla ziyarete gelir, bazı geceler onunla yatıya kalırdı.
***
Kocaman bir prenses pasta, üstünde sekiz adet mumla annesinin kucağında salona geldi. Deniz, pastayı özenle masaya yerleştirdi ve tüm aile masanın etrafına toplandı. Sahra heyecanla yerinde zıpladı. Bakışlarını tek tek tüm aile üyelerinin üstünde gezdirdi. Amcası,yengesi, kuzenleri ,dedesi ve anne-babası hepsi gülen gözlerle ona bakıyordu. Bedenini hafifçe masaya eğdi ve tüm mumları tek nefeste üfledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Çöl Çiçeği ~
RomanceTek bir gecede yüreklerine ömürlük bir karanlığı misafir eden iki masum... Karanlıkla büyüyen iki kasvetli yürek...Birisi bir avuç ateşe teslim etti yüreğini henüz sekiz yaşında , diğeri bir avuç zehir yüzünden kapattı kalbini henüz on altısında...