27.Bölüm

1.3K 104 2
                                    

Herkese merhaba. Uzun bir ara oldu farkındayım. Kafamda o kadar çok şey var ki, inanın onları bir sıraya koymakta zorlanıyorum. Artık daha kısa sürede yazmaya çalışacağım inşallah. Çünkü sizleri bekletince birşeyleri yarım bırakmışım gibi kötü hissediyorum. Bu arada medyada ki şarkı bu bölüme özel, okurken dinlemenizi tavsiye ederim. Bu sabah uyandığımda nedense bu şarkıyı mırıldanırken buldum kendimi. Sonra YouTube' dan açıp birkaç kez dinledim ve dinlerken Mirza'yı düşündüm. Bu şarkıyı ona çok yakıştırdım ve bu bölüme de yakışacağını düşündüm. İyi ki şarkılar var. Kelimelerin büyüsünü ortaya çıkarıyorlar.

Bu arada bölümün içinde Giray karakteri ile ilgili çok küçük bir paylaşım yaptım. Yakında yazmayı düşündüğüm tek bölümlük küçük bir hikayenin ipucu olarak düşünebilirsiniz. Giray kaptan gerçek bir karakter ve ben hikayesini dinlediğimden beri onu yazmayı çok istiyordum. Başta bu kitabın içinde yer vermeyi düşünüyordum hikâyesine ama öylesine etkileyici bir hikayesi var ki tek bölüm dahi olsa ona özel olsun istedim. İnanın okuduğunuzda bunlar gerçek mi diyeceksiniz. Çünkü ben de annesinin ağzından hikayesini dinlerken aynı şeyi düşündüm. Aylardır içimde saklıyorum onun hikayesini ve sanırım artık yazmak için hazırım.

Keyifle okuyun canlarım. En sevgiliye emanetsiniz.

🖤

Zaman hızlıca tükeniyor, günler ardı ardına birbirini kovalıyordu. Mirza bir ayı aşkın süredir bu şirin ilçede, can çekişen sevdasını kurtarma mücadelesi içindeydi. Sahra çoğu zaman onu görmezden gelse de, Mirza ısrarcı bir şekilde genç kadının ensesinde dolaşmaya devam ediyordu. Genç kadın ne derse desin onu ne kadar kendinden iterse itsin genç adam asla pes etmiyordu. Her kovuluşun ardından daha kuvvetli bir ısrarla dayanıyordu kadının kapısına. Kararlıydı. O duvarları yıkacak ve bulduğu ilk aralıktan içeri sızıp, kadının kalbini tekrardan ele geçirecekti. İşte o günden sonra hiç kimsenin gücü yetmeyecekti onu kadının yamacından bir adım öteye itmeye.

Sahra, bir anda beline dolanan kolun şaşkınlığı ile yüzünü adamın gevrekçe sırıtan yüzüne çevirdi. " Ne yapıyorsun sen!" Dedi telaşla. Etrafta göz gezdirip adamın kollarından sıyrılmaya çalıştı. Mirza her zaman ki vurdumduymaz ifadesi ile omuz silkip arsızca sırıttı. " Ne yapıyorum ki " dedi kadının neyi kast ettiğini anlamamış gibi. " Çek şu elini" dedi Sahra ters bir ifadeyle. " İnsanlar bakıyor" Mirza sokağın tamamında hızlıca gezdirdi bakışlarını ve tekrar kadının kara gözlerine baktı. " Ne olmuş bakıyorlarsa, karıma sarılmak için birilerinden icazet alacak değilim heralde" Bu umursamaz halleri Sahra'yı deli ediyordu. Ona ters ters baktığı anda adam doğal bir tavırla " hadi işe geç kalıyorsun" diyerek onu kibarca çekiştirdi. Sahra pes der gibi baktı yüzüne birkaç saniye ve onunla baş edemeyeceğini anlayınca başını önüne eğip yürümeye devam etti çaresiz adımlarla. Adamın belini saran kolu ve bel oyuğunda duran parmakları tenini kavuruyor, nefesini boğazına düğümlüyordu. Hallerini görenler gülmekle, gülmemek arasında kalıyordu, çünkü genç kadın ne kadar somurtkansa adam da bir o kadar mutlu görünüyordu. Bir araya gelmiş iki ayrı kutup gibi göründüklerini biliyordu Mirza, ama bu pek de umurunda değildi. Kadının yanındaydı ve onu istediği gibi sahiplenebiliyordu. Şimdilik bunlar bile huzurla dolması için yeterliydi.

İş yerinin yakınlarına geldiklerinde Sahra genç adamın her zamanki gibi içeriye gelip, tüm gün oturduğu masadan onu gözetleyeceğini zannetse de düşündüğü gibi olmadı. Genç adam onu şaşırtan bir rahatlıkla" ben gidiyorum, hadi sana kolay gelsin" dedi ve birşey sormasına fırsat vermeden hızlıca yanından uzaklaştı. Sahra şaşkınlıkla kalakaldı öyle arkasından bakarken. Oysa bugün onunla adam akıllı oturup, şu iki yıldır yokuşa sürdüğü için sonuçlanmayan boşanma davalarını konuşacak, ondan daha fazla zorlaştırmadan bu işten vazgeçmesini isteyecekti. Kalbi yumuşamış olsa da mantığı hala adamı iteklemeye devam ediyor, gururu hislerinin önüne kepenk indiriyordu.

~Çöl Çiçeği ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin