Aklımın kargaşası ve dengesiz duygularımın pençeleri yakamı bırakmıyor, nefesimi kesiyordu. Yağız ile en son bu kadar yakınlaştığımızda durmasaydık sonumuzun ne olacağını ikimizde biliyorduk. Peki ya şimdi? Durmalı mıyım, yeniden onu red mi etmeliyim yoksa Ayçin'in de dediği gibi eskiyi bırakıp yenisiyle Yağız'ı kabul mü etmeliyim?
Durmak istemiyorum, red etmek istemiyorum, Ayçin'e de uymak istemiyorum. Benim tek isteğim Yağız'dı belki de.
Beklentiyle gözlerimin içine bakan ela gözlere baktım uzunca. Bu yakınlığı bozmak istemiyor olsam da ileriye gitmek gibi bir hevesimde yoktu. Sadece şu an onu affetmek isteyen yanın ağır basıyordu. Ama gözümün önünde onu kabul edersem, tekrar seversem yaşayacaklarım bir bir canlanıyordu. Kararsızlıkla karışık duygularımın ona karşı nasıl bir yüz ifadesi oluşturduğumdan habersiz aramızı azıcık araladım.
Yanımızdan geçip giden insanlar bizi balayı çifti zannetmesinler diye.
Gözlerimi ela gözlerinden çekip, derin nefes alarak yere indirdiğimde Yağız'ın titreyen sesi gözlerimi yummama neden oldu. "Korkuyorsun."
Cevap vermek istemedim. Sadece susup devam etmesine izin verdim.
Titreyen sesi, kalınlaştı. Sanki ağlamak istiyor ama bunu bastırmaya çalışıyor gibi çıkmıştı sesi. "Korkma lütfen... sana kendimi kanıtlayacağım sadece buna izin ver, Ceylin."
Yanağımda hissettiğim sıcak eli yavaşça başımı kaldırdı. Korkaklık eden gözlerim, kılcal damarları gözünün akında belirginleşmiş Yağız'ın gözlerine süzüldüğünde titrek bir nefes soludum. Yanağımdaki elinin baş parmağı, yanağımı okşamaya başladı. Yüz ifadesi ise yeniden beklentiliydi.
O an gözlerimi kapatıp karmaşık düşüncelerimi sıfırlamaya çalıştım. Düşüncelerimin solosu usulca zihnimde kaybolurken kalbime, Yağız'ın sorusunu sorup cevabına kulak astım.
'Ona istediği şansı sun ve zamanın göstereceklerine göre kalıcı bir karar al.'
Gözlerimi aralayarak içimdeki kalbimin derinliklerinden gelen ses yüzünden istemsizce heyecanla gülümsedim ve omuz silkerek başımı salladım.
"Herkes ikinci bir şansı hak eder."
Yağız'ın beklentili ifadesi ve gözlerindeki hüzün bir anda kendini şoka bıraktı. Göz bebekleri küçülürken gözleri irileşmiş, dudakları aralanmış ve dili tutulmuş bana bakıyordu. Bu suratı yüzümdeki gülümsemeyi kahkahaya çevirdi. Gülmeye devam ederken tek elimi çıplak omuzuna koyarak vurdum.
"Burada mısınız, Yağız bey? Huuu..."
Kırpmadığı donuk gözlerini kırpıştırdı. Aralı dudaklarını daha çok aralayarak genişçe gülümsemeye ve ardında da gülmeye başladı. Gülüşünün arasından zar zor "Sen... Sen ciddi misin, Ceylin!" diyerek, bağırdığında Ayçin'e yapmaktan edindiğim refleksim devreye girdi.
Tek elimi ağzıma kapatıp, avuç içimi dudaklarına baskıladım. "Yağız, o nasıl bağırıştı Allah aşkına? İnsanlar yanlış anlayabilir az yavaş olur musun?"
Dudaklarını elimle kapatsam da gülümsediğini avuç içimde hissediyordum ve bu da kızgınlığımı silip, gülümsememi sağladı. Gülümsememeye çalışırken Yağız'ın avuç içimi öpmesiyle elimi çekmem ve gülümsememin otomatikman durması bir oldu.
Şimdi ben onun gibi şaşkın şaşkın gözlerimi kırpıştırıyor, yanaklarımda başlayan yanmayla birlikte ona bakıyordum. Gülümsemeye devam eden Yağız "Utandığından kızardın galiba," dediğinde gözlerimi kısarak alayla "Hava sıcak," dedim haklı oluşunu umursamadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖYLE BANA | Texting
Teen FictionSelenophile: Söyle bana, Yağız Arkın. Yağızarkn: Neyi? Selenophile: Sevgilin varken nasıl başka kızlarla birlikte olabiliyorsun? GÖRÜLDÜ ...