4.5

2.7K 115 45
                                    

(Bölüm şarkısı: Another Love - Slowed)

Şarkıyı açarak okumanızı tavsiye ederim:)

"Biliyorum, en çoktan canımı bu yakıyor."

İçimin titremesiyle birlikte titreyen dizlerimi ayakta tutmak ve göz pınarlarıma hücum eden yaşları orada tutmak için yumruklarımı sıktım. Demek istediğim bu değildi ama demiştim. Çünkü içimden gelmişti. Halen arkamda hissettiğim varlığı tek adımda yanımdan geçip karşıma dikildiğinde şaşkınlıkla gözlerine bakmak için hafif başımı kaldırdım.

Yağız tek kelime etmeme müsaade etmedi. "Aşkının kıymetini bilemedim Ceylin... Özür dilerim."

Gözlerimi kırpmadan daha fazla dolmaya devam eden sol gözümün pınarından bir damla yaş aktı.

"Keşke zamanı geriye alabilsem..." durakladı ve çekingen bir tavırla yanağımdan akan yaşı sildi baş parmağıyla gözlerime bakarak.

"Ve açtığım yaralarına sen o tuzu basmadan ben sarabilseydim."

Titreyen dudaklarımı ısırdım. Daha fazla güçsüz duruma düşmek istemiyordum onun karşısında ama olmuyordu... Her şey o kadar üst üste gelmişti ki ona sarılır ağlamak istiyordum sadece.

Ama yapmamalıyım.

Yağız yanağımı sildiği elini yanağıma yerleştirdi ve dolan gözlerinin aksine gülümseyerek "Açtığım yaraya bastığın o tuz canını daha çok yaktı... keşke buna engel olabilseydim... keşke o tuza hiç gerek kalmasaydı," dedi.

Gözlerim kapandı sözcüklerinin güzelliğine ve gözlerimde biriken yaşlar süzüldü avuç içlerine.

Keşke Yağız... Keşke...

Ama keşkelerin bir anlamı yoktu bu saatten sonra. Olmayacaktıda. Hayatımın içine tam anlamıyla ona yazdığım o mesaj yüzünden sıçılmıştı. Hayatımı değiştiren, mahveden o mesaj...

Selenophile: Söyle bana, Yağız Arkın.

Keşke o mesajı hiç atmasaydım...

Eğer bilseydim kalbimin defalarca kez böylesine kırılacağını... Asla o mesajı atmazdım.

Pişmanlığım, nefretim, aşkım... Hepsi tek bir isime aitti.

Ve o isim şu an karşımda yıllar öncesinde ondan beklediğim konuşmayı yapıyordu.

Düşüncelerimin dolduğu karanlıktan kaçtım. Kapattığım gözlerimi aralayıp onun yüzüme bakan paramparça olmuş sönük, hüzün kaplı elalarına baktım ve çatallaşmış sesimle "Keşkelerin bir önemi yok," dedim.

"Çünkü çok geç kaldık..."

"Hayır..." kafasını iki yana salladı korku dolu bir sesle mırıldanırken. Dolmaya başladı gözleri ve dudakları gerçeklere inanmak istemeyen o gülümsemeyi kapladı.

"Eğer sen beni affetmeye hazırsan daha yeni başlıyoruz."

"Seni o kadar kolay affedemem."

"Ama affedebilirsin, değil mi?" Umut dolu gözleriyle gözlerimin içine baktı ve kaşlarını kaldırıp eklemede bulundu.

"Zaman her şeyin ilacıdır?"

"Zaman seni aşkımla birlikte gömdüğüm mezarın üzerine iyileşmem için değil, ölmeyen; senden kalan o parçayı öldürmek için üstüne zehir serpti."

Gözlerinde umut bir kez daha soldu. Yanağımdaki eli gevşedi ama düşmedi yalnızca orada güçsüzce tutundu.

Umudun yerini korkunun ve ağır pişmanlığın vermiş olduğu hüzünün kapladığı gözlerini kapattı. Ağlamak üzere olduğunu belli eden bir sesle "Beni asla affetmeyeceksin değil mi?" diye sordu.

SÖYLE BANA | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin