Multimediada ki şarkıyı mutlaka dinleyip, izleyiniz ♡
Ceylin'in ağzından,
Yağız'ın yorumlarından sonra yorumları kapatmıştım. Ama gören görmüş, screenshot'unu bile almış ve hemen yaymışlardı. Yağız'ın yaptıkları gerçekten beni şaşırtıyordu. Yazdığı mesajlar, yorumlar... Bu benim tanıdığım eski Yağız Arkın değildi.
"Yaptın mı?" diyerek, elimdeki telefonu alan Ayçin'e bakış atıp bavulumu aldım.
"Yaptım," diyerek mırıldandığımda "OHA! Yağız'ın yorumları olay olmuş," der demez telefonumu elinden aldım.
"Umurumda değil,"
"At yalanını sikeyim inanı,"
Ayçin'e ölümcül bakışlar yollarken telefonuma düşen bildirimleri, hatta internetimi de kapattım. Kimliğimi ve yüzümü açıkladığım için dm kutum epey sakin olmayacaktı.
"Ne yaptınız güzellikler?" diyerek, önce Ayçin'in yanağını ardından da benim yanağımı öpen Ayaz'a zoraki gülümsedim.
"Ceylin kimliğini açıkladı," diyen Ayçin'e şaşkınlıkla bakan Ayaz, daha sonra da bana döndü.
"Gerçekten mi?"
"Şakacıktan," diyerek güldüm ve onları beklemeden havaalanının kapısından kendimi içeri attım.
Yaklaşık bir saate yakın gerekli işlemleri hallettikten sonra uçağın yarım saat sonra açılacak kapısını beklemeye başladık, lobide. Ayaz ve Ayçin telefona gömülmüş birşeylerle uğraşırken ikisinin de dikkatini kendime çekmek için parmaklarımı şıklattım.
"Şimdi siz aldığınız iki kişilik özel koltuklarda oturacaksınız ya. Ben tek başıma mı oturacağım?"
Ayçin, telefonunu bacaklarına koyarak derin bir nefes aldı.
"Evet bebeğim, sana da bizim koltukların bulunduğu yerden iki koltuk önde aynı koltuktan aldık. Maalesef sen yalnız oturmak zorunda kalacaksın,"
Bu beni sinirlendirmişti.
"Bok vardı özel koltuklarda. Sıradan üç kişilik koltuklarda oturmak varken yaptığınıza bakın. Ayıp ya,"
"Şşt, güzellik hemen kızma. Hem sen bizim cilveleşmemizden uzak olmak istediğin için şey ettik biz yani dimi Ayçin," diyen Ayaz'a gözlerimi devirerek yüzümü ekşittim.
"Neyse en azından dediğin gibi sizin cilveleşmenizden uzak bir saat müzik dinleyerek gök yüzünü izlerim bende. Umarım cam kenarında seçmişsindir Ayçin,"
Uçak işini Ayçin, otel işini de Ayaz halletmişti çünkü. Ben mi? Ben ise bir hafta boyunca öylece müzik dinlemiş ve yatmıştım. Hatta, bu tatile bile gelmek istememiştim ama malesef gene bunları kıramayarak dahil olmuştum.
"Tabii ki aşkım, merak etme. Kız belki yanına yakışıklı biri oturur,"
"Aman aman Allaha yakın bana uzak olsun," dediğimde uçağın kapılarının açıldığının anonsu ile kalktık.
Uçağa sıra sıra girerek yerimizi alırken ben yalnız kalmıştım. İki koltuk arkamda oturan Ayaz ve Ayçin'le uçağa binmeden önce bir saatlik için vedalaştıktan sonra kulaklıklarımı kulağıma takarak telefonu uçak moduna aldım. Daha sonra ise Selena Gomez'in - Lose You To Love Me şarkısını açarak kafamı uçağın küçük camına yasladım.
Gece Yağız'ın yazdığı mesajlardan sonra doğru düzgün uyuyamamış olmamın verdiği sersemlik ile yanıma oturan birinin varlığını bile uçağın hareket etmesiyle fark etmiştim. Camdan kafamı hafif ayırarak göz ucuyla yanımda oturana baktığımda uzun boylu, yapılı ve güneş gözlüğüyle oturan bir erkek olduğunu farketmem ile geri yasladım kafamı cama.
Şarkı o kadar iyi anlatıyordu ki şuan içinde bulunduğum durumu. Ama bunu ben istemiştim. Neden mi? Ona yeniden eskisi gibi fazla yoğun duygular hissetmekten korkmuş ama onu öperek bu korktuğumun başıma gelmesini yine ben sebep olmuştum.
Aptalım işte.
Dokuzuncu sınıftaki aptal Ceylin'e bahane bulsam da ben aslında aynı Ceylin'dim. Halen ona aşık bir adet aptal.
Suç tamamen onda değildi. Bende de suç vardı elbet. Ona başından beri yazmamam gerekiyordu. Yaren'i aldatmasını bahane ederek ona, geçmişte bana yaptıklarının acısını çıkarmak isteyerek uğraşmak istemiştim. Her ne kadar eskiden bana yapılan o muamelelerin artık mazide kaldığını kendime söylesem de, diğerlerinin yaptığı mazide kalmıştı.
Yağız'ın değil.
O benim ilk aşkım iken bana dedikleri fazlasıyla canımı yakmış, onlara uyması ve değişmesi ona olan aşkımın nefretle harmanlanmasına neden olmuştu.
Pişman olmasını ve eski Yağız olmasını isteyerek ona tek gecelik ilişkilerini bahane etmiştim ama bu başından beri aptalcaydı. Sonunun beni üzeceğini bile bile girdiğim bir oyundu.
Mezuniyet gecesindeki yakınlaşmamız bir an bile olsun kafamı rahat bırakmıyordu. Çünkü onunla olmayı bile düşünmüştüm. Bu sefer ben, bir gecelik maziyi unutup sevdiğim adamın kollarında olmayı ve onunla hiç unutamayacağım bir gece geçirmeyi düşündüğüm için; bir yanım benden nefret ediyor, bir yanım ise oradan çekip gittiğim için pişmanlık duyuyordu.
Benden nefret eden yanım, o gece yaşadıklarımdan sonra herşeyin daha kötü olacağını ve bundan dolayı hayatım boyu kendimden nefret edeceğimi söylüyordu.
Pişmanlık duyan diğer yanım ise, o gece onunla olsaydım belki de herşeyin değişeceğini ve güzelleşeceğiyle birlikte eskiyi unutarak güzel bir geleceğimizin olabileceğini söylüyordu.
Ben, kendimden her ne kadar nefret etmemek için oradan çekip gitsem de, halen kendimden nefret ediyordum. Çünkü başından beri Yarenle onları ayırmamalı ve Yağız ile o geceye dair hiçbir şey yaşamamamın gerektiğini düşünüyor, bunun için ise vicdan azabı çekiyordum.
O sırada şarkının nakarat kısmı olan 'Kendimi sevmem için, senden nefret etmem gerekiyordu.' bölümünün gelmesi ile birlikte dolan gözlerimden akan yaşların akmaması için alt dudağımı ısırdım.
Bu şarkının anlamının ağırlığı kalbime baskı yaparken, kulaklıklarımı bir hışım ile çıkararak yanımda oturan adama bakmadan oradan çıktım ve koşar adımlarla tuvalete doğru adımladım. Ağlayacaksam bile yalnız başıma ağlamalıydım. Kimsenin beni güçsüz bir şekilde görmesini istemiyordum.
Tuvaletin kapısını arkamdan kapatmak için hamle yapacakken birinin ayağı kapının kapanmasını engelledi. Ayakkabıya kafamı eğip bakarken kapının itilip, içeriye birinin girmesi ile geri sersemledim. Kapıyı kapatan kişi, kilitlerken bu parfümün sahibini biliyordum.
Ben geriye doğru adımlamayı, küçücük tuvalette sırtımın duvara değmesi ile sonlandırırken kafamı kaldırmadan önce yanağımı ıslatan yaşları sildim, elimin tersiyle. Kapının kapanmasını engelleyen ayakkabıların ayaklarımın dibinde bitmesiyle usulca kafamı kaldırdım.
Yüzümü, yukarıya kaldırarak benden epey boyu uzun olan ayakkabıların ve parfümün sahibine baktım. Ela gözleri, mavi ıslak gözlerime değiyor, içimi titretiyorken sertçe yutkundum.
Sen istesen de istemesen de görüşeceğiz, demişti.
Evet, istesem de istemesem de beni bulmuş ve görüşmemizi sağlamıştı.
Hemde uçağın tuvalet kabininde.
______________________________________________
Tam Yağız Arkın'lık bir hareket. Üfff çok heyecanlı bu texting yaavvv
Neyse neyse... Daha çok şaşıracaksınız hehehe ;]
Bu arada herkese mutlu, sağlıklı, bereketli ve huzurlu yıllar dilerim. Beterin beteri 2021 gümbür gümbür geliyor, hoşgeliyor! Şsöwizwözşqmjz ❤️
Seviliyorsunuz ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖYLE BANA | Texting
Teen FictionSelenophile: Söyle bana, Yağız Arkın. Yağızarkn: Neyi? Selenophile: Sevgilin varken nasıl başka kızlarla birlikte olabiliyorsun? GÖRÜLDÜ ...