Yarım saat süren yolculukta çıtımı çıkartmadan yanımda başından beri Yağız'ın oturmasını öğrenmeme rağmen tek kelime etmedim. Ne o ne de ben konuşmadan düşünceli geçen o uçaktan indikten sonra havaalanına valizlerimizi almaya girdik ve Yağız'ın olduğu yetmiyormuş gibi Ateş ile Eylülle de havalanında karşılaşmıştık. Yağız ile aramızda süren gerici sessizliği herkes görüyordu çünkü görülmeyecek gibi değildi. Göz temasından bile kaçıyordum.
Havaalanının çıkışına geldiğimizde Ayaz'ın kiraladığı arabaya moralim bozuk adımlarımla ilerlerken bileğimi saran elin durdurmasıyla refleks olarak arkama döndüm. Yağız gözlerini yüzümde gezdirerek konuşmak için araladığı dudaklarından bir türlü diyeceklerini söyleyemiyordu. Sanırım tepkimden korkuyordu. Ancak çok geçmeden, çekip gitmeden nihayet konuşabildi.
"Otelde konuşacak mıyız?"
"Bilmiyorum," bileğimi çekerek elinden arkamı dönmüştüm ki bu seferde eli kolumu kavrayarak durdurdu beni. Ama bu sefer arkama dönmeden iç çekerek bekledim.
Nefesini kulağımın dibinde hissettiğimde gerginlikle gözlerimi kapattım. "Konuşmak zorundayız."
Bunu bende biliyorum ama konuşmak içimden gelmiyordu. Gözlerimi açmadan aldığı nefesini kullanarak dökeceği diğer kelimeleri bekledim.
"Lütfen konuş benimle,"
Kalbimin sarsıntısı sesime yansıyarak "Tamam konuşalım," dedim ve kolumu çekip beni bekleyen arabaya valizimi yükledikten sonra bindim. Araba seyir haline otele doğru başlarken halen sinirli olduğum Ayçin sessizliği bozdu.
"Konuşacak mısınız?"
"Başka türlü kurtulamam ondan," diyerek dudaklarımı ıslattım ve denizi izlemeye başladım.
"Kurtulmak istediğinden emin misin?" Yolcu koltuğundan bana uzanarak bakan Ayçin'e baktım.
Hüsran dolu sesimle "Bilmiyorum..." dedim, kafamı cama yaslarken.
"Ceylin kus ona nefretini. Kus ona tüm hissettiklerini ama rahatlayacaksan kus. Ben Yağız'dan haz etmeyen biri olarak söylüyorum ki ona yardım etmemin tek sebebi senin mutluluğun içindi. Beni yanlış anlama arkadaşım ama o kirli sayfanı bir kenarı atıp açtığı yaraları kapatmak isteyen, değişen bir adama şans verebilirsin."
Ayçin sözünü bitirir bitirmez Ayaz lafa girdi.
"Ondan nefret eden biri olarak söylüyorum acıdım haline ve de Ayçin için gelmesine izin verdim. Yoksa yanına yaklaşmasında gözüm yok ama biraz düşününce... halen içten içe kabul etmemene rağmen istediğin için Yağız'ı... Ayçin haklı."
Ellerimi kıvırcık saçlarıma daldırıp saç diplerimi karıştırarak ofladım. Kafamı karıştırıyorlardı.
"Ondan yana mı oldunuz?" Soruma ikisi de birbirine bakıp kafasını iki yana sallayarak yanıtladılar.
"Kesinlikle ondan yanasınız," homurdanıp kafamı cama çarparak seslice ofladım.
Zaten istemeyerek geldiğim tatilim an itibariyle zehrolmuştu. Çünkü Yağız arkadaşlarımında aklını çelmişti o sevimli suratıyla.
•••
Otele gelene kadar dediklerini düşündüm. Belki de haklıydılar ancak bir yanım halen red ediyordu. Ve en kötüsü de bu yanım hep ağır basıyordu. Otel odama gelir gelmez soğuk bir duş alarak valizimden güzel bir kombin çıkartıp giydim. Hava fazla nemliydi. Kıvırcık saçlarım bile batmıştı. O yüzden tepeden at kuyruğu şeklinde topladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖYLE BANA | Texting
Ficção AdolescenteSelenophile: Söyle bana, Yağız Arkın. Yağızarkn: Neyi? Selenophile: Sevgilin varken nasıl başka kızlarla birlikte olabiliyorsun? GÖRÜLDÜ ...