"Daha iyi misin?"
Soğuk ellerimin arasındaki sıcak kahvemin olduğu kupayı sıkıca kavrayarak başımla onayladım onu. "Sayende daha iyiyim."
"Hep iyi ol," dedi, adının Orhan olduğunu öğrendiğim çocuk. Kahve fincanımdaki gözlerim ona çevrildiğinde devam etti.
"Çünkü her ne yaşandıysa bil ki senden önemli değil."
Sertçe yutkundum. Haklıydı, hemde çok haklıydı. Dudaklarımın arasından aldığım titrek nefesimi bıraktım dışarı. "Haklısın, az daha ölüyordum."
"Evet, ölüyordun." diyerek burukça gülümsedi. "Neyseki ben vardım da tuttum elinden."
"Teşekkür ederim," dedim, oldukça samimi davranmaya çalışarak. "Ama niyetim kendimi öldürmek değildi. Keşke o kadar cesur olabilseydim."
"Ne?" dedi, yükselerek aniden. "Beş para etmez bir adam için, pardon adam dedim, biri için kendi canına kıymak mı? Ceylin... çekinerek soruyorum ama sen gerizekalı mısın?"
Gözlerim şaşkınlıkla irileşti. Affalamış kalmıştım. Düşünmeye başladım sorusunu ve fazla ciddiye bağlamadığını umarak "Evet?" dediğimde sinir bozukluğuyla güldü.
"Kızım," dedi ve derin bir nefes alıp fincanımı tuttuğum ellerimi tek eliyle tuttu. "Yağız Arkın için değer mi?"
Yaklaşık bir buçuk saattir oturup her şeyi ona anlatmıştım. Yağız'ı hem sosyal medyadan hem yaşananlar yüzünden hiç sevmiyordu. Elimi tuttan iri kemikli eline bakarak yutkundum.
"Benim kızgınlığım kendime Orhan... başından beri bulaşmamalıydım böyle bir işe, ayrımamalıydım Yarenle onu. Tüm hata, tüm suç bende. Bu yüzden de tüm öfkem, kinim, nefretim kendime Yağız'a da değil."
"Kendine fazla yükleniyorsun?" Ellerimin üstündeki elini çekip tek elini koluna koydu ve destek verircesine okşadı.
"Tam tersi, tüm suç Yağız'ın. O yüzden kendine fazla yükleniyorsun. Sevmek suç değil, sevilmek suç değil. Sen bunları suç diye adlandırıp kendine olan nefretini körüklemek için bahane yapmışsın."
Haklı oluşuna bir kez daha hayranlıkla baktım. "Çok haklı olmak yormuyor mu?"
"Yoruyor," diyerek güldü. "Ama sen benden daha yorgun ve ıslaksın evine gidip dinlensen daha iyi olabilir."
"Gene haklısın," dedim hafif bir tebessümle üstümü süzdükten sonra. Oturduğum yerden ayaklanıp onunda masaya çıkarttığı ellilikten sonra ayaklanmasının ardından birlikte çıktık mekandan. Bir süre mekanın dışında sessizlikle yürüdük.
O sessizliği bozarak "Benim yolum burda ayrılıyor. Her şey için teşekkür ederim umarım başka zaman başka yerde tekrar görüşürüz." Dedim.
Orhan gülümseyerek elini ensesine atıp, ensedeki saçlarını dağıttı. "Ne yaptım ki? Keşke daha iyisini yapabilseydim. Başka zaman başka yerde elbet birgün görüşeceğiz ."
Son kez tereddütte kalarak ve çekinerek Orhan'a sarıldım. Orhan ise buna gerçekten şaşırmış, kollarını belime ben çekilmeden hemen önce sarmıştı. Yavaşça ondan ayrıldım. Gözlerindeki ayrılık hüznüne bakarak iç çektim ve ayrılan yolun evime doğru gidern yönüne doğru arkama bakmadan yürümeye başladım.
•••
Sabahın ilk ışıklarına, güneş ışığının penceremden odama sızışına şahit oldum. Gram uyku girmemişti gözlerime. Kıvrıldığım yatakta oturur pozisyona geldim. Yorgun bedenimi ayağa kaldırıp yataktan indim. Dün geceden kalma kapakları açık test kitaplarımı toplayıp kitaplığıma dizdim. Sabaha kadar ders çalıştığımı düşünen aileme yeterince yalan söyleyerek bir yılımı daha yatarak mahvediyordum ama ne zaman çalışmaya yeltensem aklım kayıyor, dikkatim dağılıyordu düşüncelerimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖYLE BANA | Texting
Teen FictionSelenophile: Söyle bana, Yağız Arkın. Yağızarkn: Neyi? Selenophile: Sevgilin varken nasıl başka kızlarla birlikte olabiliyorsun? GÖRÜLDÜ ...