Balo yavaş ve güzel bir şekilde ilerlerken bilmem kaçıncı kokteylimi bitirmiştim ve yavaş yavaş zihnim bulanıklaşıyordu artık. Bulanık bir zihin beni yıkmak için çok yetersizdi o yüzden, oturduğum yerden kalktım ve dans eden Ayaz ile Ayçin'i yanına ilerledim. Çok eğleniyor gibiydiler, bende eğlenmeyi çok fazla hak ediyordum.
Piste gelirken bir yandan etrafı kolluyordum çünkü Yağız'ı halen görememiştim. Ayçin, Ayaz ve ben çılgınlar gibi yaklaşık yarım saattir şarkıya uyumlu bir şekilde pistte dans ettikten sonra çok geçmeden kan ter içinde kalmıştık. Soluklanıp daha sonra devam etmek için masamıza ilerledik kol kola bir şekilde.
Sevmediğim lise hayatım ve okulumun bana kazandırdığı tek şey bu iki insandı. Bazen 'iyi ki bu okula gelmiş ve onları tanımışım!' diyerek şükrediyordum.
Masamızda hem havadan sudan sohbet ediyor, hemde soğuk içeceklerimizi yudumluyorduk.
"Şey şey! Ceylin'in çiftlik gezisinde at bokuna basıp düşmesi daha komikti!"dedi, Ayaz ve Ayçin ile büyük bir kahkaha krizine girdiklerinde onların bu haline bende gülmeye başladım.
"Sonra... Sonra saçına da bulaştı diye gezi boyu ağlamıştı!" diyen Ayçin ile daha çok gülmeye başladık.
"Şimdi gülüyoruz ama... O zaman cidden çok kötüydü ya!" dedim ve gülmeye devam ettik.
O gün o halime, bugün güleceğimiz hiç aklıma gelmezdi. Çünkü o olaydan sonra aylarca lakabım 'Boka basan kız.' olarak kalmıştı. Daha sonra Ayaz ve Ayçin'in millete savurduğu tehditler sayesinde herkes susmuş ve Boka basan kız mazide kalmıştı.
Şimdi gülsem de o zamanlar gerçekten benim için çok zordu. Ama şimdi o zamanlar benim için gülünecek eski bir maziydi sadece.
Lise anıları, ağladığımız şeylere yıllar sonra gülmek içindi.
Gülmemizi durdurarak yavaş yavaş kendimize geldik. Çünkü üçümüzde gülmekten morarmış bir vaziyetteydik. Gülmekten gözümden bir yaş düştüğünde hızla sildim ve kendimi toparladım.
Çok güldüm, çok ağlamasam bari.
Ne zaman çok gülsem, güldüğümden daha fazla ağlıyordum ve bu durumdan cidden sıkılmıştım.
Salonu romantik bir müzik sardığında, tüm çiftler piste giderek bir sağa bir sola sallanmaya başlamıştı. Pistte dans eden insanları izlerken aralarına Ayaz ve Ayçin'i görmem ile sırıttım. Bunlar kesinlikle çok güzel bir çift olabilirlerdi.
Bir süre onları izlerken, görüş alanıma dans eden başka bir çift girdi.
Ateş ve Yağız!
Kahkaha atarak diğer çiftlerin arasında dalga geçme amaçlı dolanıyor ve herkesi güldürmeyi başarıyorlardı. Ayaz ve Ayçin için dediğimi onlar için diyemeyecektim malesef!
İkisini izlerken salondaki romantik hava dağılmış, yerini herkesin kahkaha atarak Ateş ve Yağız'ı izlediği bir hava sarmıştı. Şüphesiz Uzay Koleji'nin en komik ve en kalabalık balosunu yaşıyorduk.
Şarkı bittiğinde herkes bir yana dağılmış ve yeniden herkesin dans edebileceği enerjik bir müzik sarmıştı etrafı. Ayçin ve Ayaz masaya döndüklerinde onlarla uğraşmak istedim.
"Çıksanıza siz!" dedim, müzik yüzünden bağırmak zorunda kalarak.
İlk başta dediğimi duyduklarında birbirlerine bakarak affalasalarda, daha sonra utançla başka yerlere bakmaya başladılar. Bunlar kesinlikle birbirlerine boş değildi! Ve bende yıllardır süren arkadaşlığımıza dayanarak onları çift yapacaktım!
"Ayçin kızardın ve sen de utandığın için yanağını ısırıyorsun Ayaz. Oğlum aptal mıyım ben? Yıllardır tanıyorum sizi. Birbirinize boş değilsiniz işte çıkın,"
"Ceylin kızmayacağına söz ver," diyen Ayaz'a döndüm.
"Neye?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Biz zaten çıkıyoruz," diyen Ayçin'e çevirdim bakışlarımı.
"Sana daha önce söylemek istedik ama zaten yeni oldu. İki haftalık,"
"Ney bebek mi?!"
"Ne bebeği Ceylin? İlişkimizi diyoruz!"
"Tüh, teyze ve hala oluyorum sandım!"
"Alkol buna işlemeye başlamış, şimdiden yandık!" diyen Ayaz'a vurdum bir tane.
"Sie, puştlar sizi! Konuyu dağıtmayın hem. Bana neden söylemediniz!" dedim tüm çirkefliğim ile.
"Biraz daha ciddiye binince söyleyecektik," dedi Ayaz.
"Küstün mü?" diyen Ayçin'e de vurdum bir tane.
"Salak mısınız? Ne küseceğim! Mutlu oldum, mutlu! Hep böyle kalın, seviyorum sizi len keratalar! Elimde büyüdünüz yaaa," dediğimde, kanıma işleyen alkolün etkisi ve aşırı mutluluktan gözümden bir damla yaş düştü.
"İki yıl sonra beni teyze ve hala da yaparsınız siz," dedim burnumu çekerek.
"Şaka mı bu?" diyen Ayaz'a baktım.
"Ne var duygulanamaz mıyım?"
"Duygulan, duygulan ama sonra aşkım olur mu? Çünkü makyajın akıyor," diyen Ayçin'e döndüm ve onayladım onu.
"Hatırlatın sonra yine ağlayayım,"
İkiside birbirine bakıp gülerken, "Ayçin makyaj çantanı versene," dedim. Ayçin çok geçmeden çantasını uzattığında hemen kaptım ve ayağa kalktım.
"Ben makyaj tazeleyip geliyorum. Çok fingirdeşmeyin ben yokken," dedim ve tuvaletin olduğu koridora yöneldim.
Ama bilin bakalım kim yangın çıkışının tabelasını tuvalet tabelası zannedip yanlış koridora girdi?
Ben, şaşırdık mı? Hayır.
Yangın çıkışı kapısının önüne kadar geldiğimde anlamıştım ve oflayarak arkamı dönmek üzereyken, birinin arkamdan gelen adım sesleriyle yerimde çakılı kaldım. Sandığım kişi olma lütfen...
Heyecandan nefes nefese kaldığımı farkettiğimde, düzene sokmak için çok çabalasamda pek mümkün olmamıştı. Korktuğum başıma geliyordu sanırım.
"Buldum seni kül kedisi,"
Bu gece kül kedicilik oynayan ben, ona av olup, yakalanmış,
Ve kül kedicilik oyunu bu gece başladığı gibi çok çabuk sona ermişti.
____________________________________________
Hadi bakim olaylar kızışıyor...
Seviliyorsunuz ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖYLE BANA | Texting
Teen FictionSelenophile: Söyle bana, Yağız Arkın. Yağızarkn: Neyi? Selenophile: Sevgilin varken nasıl başka kızlarla birlikte olabiliyorsun? GÖRÜLDÜ ...