4.2

2.8K 117 117
                                    

3 Yıl sonra Ceylin'in Ağzından,

Bir ümit, tek başıma beklediğim doktorun odasında tedirginlikle sallanıp duran bacağımı durdurdum. Beş yıl... koskoca bir beş şey yıl geçmişti onca yaşanandan sonra. Orhan ile iki buçuk yıldan fazla bir süredir evliydik. Yağız'dan sonra Orhan hayatımı düzene sokmuş beni mutlulukla tanıştırmıştı ancak aşk her zaman buruktu benim için. Unuttum desemde halen içimde, kalbimin derinliklerinde Yağız'ın bıraktığı kırık parçalardan biri duruyordu.

Orhan Yağız'a dair pek çok şeyi yok etse de o parçaya dokunamamış, bulamamıştı.

O parçanın varlığını ben bile çok geç farketmiştim...

Evlendiğim gün farketmiştim.

Dişlerimin pençelerinde oldan alt dudağımı içeri giren Suna Doktor ile bıraktım. Bu yolculuğa girerken en büyük destekçim, arkadaşım olmuştu. Tam ayağa kalkacakken yüzündeki durgunluk bir kez daha ümidimi yerlere serdi.

"Otur, kalkma Ceylin."

Kendi yerine geçen Suna elindeki dosyaları masaya bırakarak oturdu ve odadaki gerginliği arttıran sessizliği dosyaları bir kez daha inceledikte sonra yüzüne buruk bir tebessüm takındı. Bu tebessümü daha önceden de takınmıştı.

Anlamıştım, şaşırmamıştım da ama yine o hüsranın etkisiyle dolan gözlerimi kaçırıp yüzüme iyiymişim gibi bir gülümseme takındım ve titreyen sesimle yeniden baktım gözlerine.

"Tutmamış değil mi?"

"Üzgünüm... Çok yaklaşmıştık ama..."

"Sorun tamamen bende mi?"

Titrek, derin bir nefes alıp verdi. "Tamamen sende değil ama çoğunluğu sende."

Dolan gözlerimden süzülen yaşla birlikte sesim çatallaştı. "Bu sefer çok ümitliydik."

"Biliyorum, bilmez miyim?" diyerek yerinden kalktığı gibi arkama dolanıp omuzlarımdan kollarını boynuma saran Suna sıkı sıkı sarıldı.

"Bir gün gelecek sana o güzel haberi ben vereceğim güzelim lütfen ağlama."

Kulağıma eğilerek yumuşak bir ses tonuyla devam etti.

"Bir gün sende anne olacaksın..."

•••

Hastaneden çıkar çıkmaz yürüyerek geldiğim çocuk parkının bankında otururken Orhan'ı bekledim. Çocuk parkı şirketinin önünde olduğundan bana geldiğini görmemle nemli göz altlarımı sildim hemen. Takım elbisesi ve yakışıklılığı ile git gide gençleşen kocam daha yanıma gelmeden bir çok kadının göz bebeği haline gelmişti. Oturduğum bankın karşısında durduğunda hemen ayaklandım ve kollarımı boynuna dolayıp dudaklarına bir buse kondurdum.

Kollarını belime dolarken güler yüzü, yüzümdeki hüznü anlamış olmalı ki kaybolmuştu. Belime sarmaladığı elinden birini yanağıma koyarak endişe dolu ses tonuyla "Ne oldu Ceylin? Ne bu gözlerinin hali?" diye, fısıldadı. Onun uykusuz, yorgun gözlerine bakarken tekrar dolmaya başladı gözlerim.

"Olmadı, özür dilerim."

"Ne?" Kaşları çatıldı, sesindeki şaşkınlıkla birlikte.

"Tutmadı mı? Neden?" Peş peşe gelen sorularla birlikte yüzümü avuç içine gömüp, gözlerimi kapattım ve bir kez daha tekrarladım.

"Özür dilerim."

Yüzümü gömdüğüm elini bir anda çekmesiyle boşluğa düşen kafamı kaldırıp yüzüne baktım şaşkınca. Yüzündeki hüzün, kaybolan ümit ve öfkeyi görünce kalbimin sızısı nefesimi kesti.

SÖYLE BANA | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin