2.3

6.9K 230 150
                                    

"Buldum seni kül kedisi,"

'Evet buldun beni, Yağız Arkın.' dedi, iç sesim.

"Dönmeyecek misin, yoksa ben mi geleyim?" dedikten sonra bana yaklaşan adımlarını duydum.

Buna hazır değildim ama ben dönmesem o gelecekti. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve gözlerimi açmadan döndüm ona doğru.

Bunca zaman neden Selenophile adında bir hesap kullanıp insanlardan saklandım biliyor musunuz? Şimdi güldüğüm ama zamanında çok acı çektiren insanların bana 'Boka basan kız' demesi yüzündendi.

Bu insanlardan biri de, Yağız Arkın'dı ve en çok canımı yakan da onun demesi olmuştu.

"Yok artık sen o bo- yani Ceylinsin!"

İşte korktuğum ve belli etmesem de korkmaya devam ettiğim şeyi şuan yaşıyordum. Ondan 9.sınıfta gerçekten hoşlanıyorken bana böyle telaffuz etmesinden dolayı nefret eder olmuştum. Ona nefretimi kusarken uçkurunu bahane etsem de bir diğer sebebim de buydu.

Kişisel bir sebebim yok desem de vardı işte ve her insan pembe yalanlar söylerdi, değil mi?

Yaren'i aldatıp aldatmaması zerre umurumda değildi. Onun böyle biri oluşunu bahane ederek uğraşmak için yazmış ve yaptıklarından pişman olmasını sağlamak istemiştim. Aslında başardığımı sanmıştım, ta ki şuana kadar ama başaramamışım meğer.

"Yani sen... Selenophile mısın?"

Yavaşça gözlerimi açarken, şaşkınlık dolu yüz ifadesini gördüm ve bu benim aşırı sinirlenmeme sebep oldu. Öfkenin damarlarımdan akışını hissediyor ve dişlerimi sıkıyordum, çatık kaşlarım ile.

"Siktir git Yağız Arkın," diyerek elbisemin eteğini tutup hızlı adımlarım ile yanından geçmek için harekete geçtim.

Yağız Arkın eğitilmez bir çomardı.

"Bu evet demekti sanırım,"

Yanından ona bakmadan geçmek üzereyken kolumu tutması ile durmak zorunda kaldım. Şerefsiz!

"Bırak beni, Yağız! Çok ciddiyim," dedim yüzüne dönerek sıktığım dişlerim arasından.

Önce yüz ifademde gezindi gözleri, ardından "Bak öyle demek istemedim tamam mı? Bir anlık şok ile-" derken kestim cümlesini.

"Ne dediysen dedin Yağız!" dedim. O bu tepkimi bekliyormuş gibi kolumdaki elini daha çok sardı ve kaçmamam için kendine çekti.

"Gerçekten öyle demek istemedim, yemin ederim!"

"Umurumda değilsin. Sen Yağız Arkın, gerçekten eğitilmez bir çomarsın!" kolumu ondan çekmeye çalıştım ama ben ne kadar çabalasam o daha çok çekiyordu kendine.

"Bana inanmak zorundasın, gerçekten!" dedi, yalvarır gibi.

"Biliyor musun? Sadece bir an, bir an adam olabileceğini sandım. Bir an gerçekten değişmek için çabaladığını sandım ama... Sen bırak değişmeyi, yanından bile geçmiyorsun!"

Tek nefeste döküldü kelimeler dudaklarımdan ve bu beni nefes nefese bıraktı. Ona nefretimi kustukça azalması gereken hırsım daha çok artıyor, hatta yüzümün yanmasına bile sebep oluyordu.

"Keşke... keşke kül kedisini bu gece bulmasaydın da o lakabı senden duymasaydı," dedim son kez yüzüne bakarken.

Her kelimemde daha da çatılı kaşları ve daha da gevşedi kolumu saran eli. Şaşkındı ve ne olduğunu anlayamıyordu. Zaten ondan anlamasını da beklememiştim.

Kolumu saran elinin gevşemesini fırsat bularak, çektim kolumu ondan ve seri adımlarla ayrıldım yanından.

Masallardaki Kül kedisi prensi ile mutlu bir son yaşarken, ben prensten nefret eden bir kül kedisi olarak bu masalı mutsuz son ile erkenden sonlandırmıştım.

Sonlandırmıştık.

____________________________________________

Ah, Yağız Arkın...

Bu bölüme kalbini benimle birlikte bırakanlar 🙋♥️

Seviliyorsunuz

SÖYLE BANA | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin