Selamün aleyküm,
Nasılsınız?
İnşaAllah, iyisinizdir.
Umarım, bölüm erken gelebilmiştir çünkü erken yazıyorum, fakat bir yerde takıldığım vakit geleceği gün biraz aksıyor.
Her neyse, desteklerinizi bekliyorum.
۱۹ - 19.BÖLÜM
Genç kız, başını yana dönmüş adama baktı, ne yapacağını bilmeksizin önce etrafına sonra ise tekrardan adama baktı. Her ne kadar endişelenecek bir durumu yoktur, diye düşünse de içindeki endişe tohumuna kapılıyor ve strese kapılıyordu. Adamın omuzunu dürtükledi, adam sanki gözlerini açmamaya yeminli gibiydi, çünkü bilincinin açık olduğuna dair hiçbir ifade belirtmiyordu.
"Atalay, iyi misin?"diye soruyordu sürekli ama karşısındaki adamdan hiçbir şekilde yanıt alamıyor ve iyi olmadığının farkına varabilmişti.
Odanın içersindeki banyoya girdi ve sağlık dolabındaki ağrı kesicini ve antibiyotiği aldı, bir havlu da aldı. Banyodan çıktığı gibi Atalay'ın önündeki masanın üzerine bıraktı aldıklarını ve yatağın yanındaki komidinin üzerinde olan sürahiyi alıp onu da masanın üzerine koydu.
Yatakta yatan kız kardeşini biraz daha uzak bir köşeye yatırdı ve büyük bir alanı açık bıraktı.
"Atalay, hadi gözlerini aç. İlacını iç, yat tekrardan." Atalay, gözlerini yavaşça araladı. Genç kız, saatlerce ona sesleniyordu fakat uyanmamıştı, şimdi çok çabuk uyanmasının sebebi ilaç vereceğini söylemesi miydi?
Atalay'ın önündeki bardağa sürahiden suyu doldurdu, her iki ilaç kutusundan da bir tane kapsül çıkarttı, zaten kahvaltısını etmiş olduğundan tok karnı olduğunu düşünüyordu. Atalay, avucunun içerisindeki ilacı dudakları arasından ağzına attı ve önündeki bardaktaki suyu içti.
"Hadi, Betül'ün yanındaki boşluğa yat." Atalay, ayaklandı ve Betül'ün bıraktığı büyük boşlukta kendini en köşeye bıraktı. Genç kız, derin bir nefes alarak kendini Atalay'ın kalktığı koltuğa bıraktı.
Bir süre geçtikten sonra tekrardan Atalay'ın başına dikildi ve banyodan aldığı havluyu Atalay'ın kazağının içine soktu, üzerini yatağın köşesindeki pikeyi örttü. Betül'ün ateşine bakmak içine avucunu boynuna yasladı ve ateşinin çıkmadığını anladığında derin bir nefes alarak koltuğun üzerine kendini bıraktı ve gözlerini yumdu.
Şimdi rahatlıkla uyuyabilirdi.
...
Kulağıma doğru gelen boğuk ses, artık uyanmam ile güçlü bir ses halini aldı ve rahatsız edici uykumdan uyanmama sebebiyet verdi. Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda üzerimde kahverengi pikeyi yavaş koltuğun kenarına doğru attım, gözlerimi etrafta dolandırdığımda kapalı kapayı hiddet ile vuran Atalay ile karşılaştım. Betül'e baktığımda önündeki tabaktan çorbasını kaşıkladığını fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GUPSE - TAMAMLANDI
Spiritualité"Ah! Benim dağ gibi duran, dal gibi kırılan kalbim." Kalbi, annesinin gül bahçesinin içerisinde kalmış bir genç kız. Kız kardeşinin bileğindeki prangalarla mücadele eden bir genç oğlan. ● "Elimi yıkayabilir miyim?" Güldü. "Elindeki kanın yıkadığın...