Merhaba arkadaşlar öncelikle dönmeme sevinmenize hikayelerimize duyduğunuz özlemi görmekten mutlu olduğumu itiraf etmeliyim şimdi hikayemizin alacağı yeni yönü görebilmeniz için ufak bir tiyo veriyor ve bu haftaki yeni bölüm erkenden yayınlıyorum bu hafta başka bir bölüm gelir mi emin değilim ama umarım keyifle okursunuz :)
Fikret avukatıyla beraber şirketten ayrıldığında kısa süreli zaferinin tadını çıkarıyordu, Egemen'in yüzü nasıl da renkten renge girmişti, şirket, Egemen'in elini kirletmesi, para, pul işleri onu ilgilendirmiyordu, ilgilendirdiği tek şey Arya'nın sağlıklı bir şekilde büyümesiydi, babasıyla beraber. Bundan böyle Egemen'i görmek zorunda değildi artık gerekli olursa avukatlar aracılığıyla iletişimde kalabilirdi, gerçi buna bile gerek kalacağını düşünmüyordu Fikret, telefonunu eline aldı, kız kardeşiZühre'yi aradı
"Selam Zühre"
"ablam,nasılsın"
"iyiyim,sana bir şey söylemem gerek Zühre"
Aslında burada olduğunu bir süre daha saklamak istiyordu ama İstanbul'da güvenebileceği hiçbir arkadaşı kalmamıştı, Zühre güvenilir kızdı bu minik sırrını pekala saklardı.
"dinliyorum ablam"
"neredesin?"
"okuldayım ablacımda beni korkutma istersen kötü bir şey yok değil mi"
"iyiyim iyiyim sadece ben Türkiye'deyim şu an İstanbul'dayım sana bir konum atacağım oraya gelebilir misin yüz yüze görüşürüz"
Zühre'nin sesi endişeliydi
"sen iyi olduğundan eminsin değil mi?"
"evet evet sadece küçük kardeşimi görmeyi bekliyorum"
Telefonu kapatır kapatmaz hemen konum attı, dostlarını kaybetmişti ama bir ailesi, kardeşleri vardı ve anka kuşu gibi yeniden küllerinden doğabilirdi.Zühre evin en küçüğüydü daha 20 yaşındaydı, konservatuara gidiyordu, küçüklüğünden beri müziğe yatkınlığı vardı, keman bölümü öğrencisiydi, hem neşeli,muzip ve romantikti, şiir kitapları en büyük tutkusuydu, bir ortama girdiğinde neşesiyle herkesi kendine hayran bırakırdı, Fikret'te ne yoksa hepsi Zühre'de toplanmıştı sanki, Fikret kıskançlık ve hayranlık arasında gider gelirdi ona bakarken. O ailenin 3 numarasıydı telefonunda öyle kayıtlıydı zaten.
Otelin kafe bölümünde Zühre'yi beklerken sosyal medya da öylece dolaşıyordu, birden arkasından birinin sarılması ve yanağındaki sulu öpücüğü hissetti
"ablaların en güzeli hoş gelmiş"
Fikret'te ayağa kalktı ve sıkıca kardeşine sarıldı,
"seni çok özledim Zühre"
"bende seni ablam"
birkaç dakika daha bir birlerine sarıldılar ama bu duygusal anı bozan Zühre oldu
"ablacım, biraz daha sarılırsan korkarım ki kaburgalarım kırılacak, sen hangi ara bu kadar kas yaptın"
Fikret birden kardeşini bıraktı
"kickboks sağ olsun" göz kırptı,
"abla hala devam mı ya? "
"evet ablacım başka türlü unutmuyorum"
İkili koltuklara geçip oturdular ikisi de birden durdu bazen bazı sözlerin üstüne söz söylenemiyordu,
"ben İstanbul'a taşınıyorum Zühre"
Zühre sevinç çığlığı attı
"dur deli kız dur, sakinleş bir"
"inanmıyorum bu çok güzel bir haber sonunda"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
Tiểu Thuyết ChungBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...