İkisi de arabaya yaslanmışlar manzaranın tadını çıkarıyorlardı, Fikret başını Egemen'in omzuna dayadı,
"yani şimdi sen bizim mutlu olabileceğimize bütün sorunların üstesinden gelebileceğimize inanıyor musun?"
"sana dikensiz gül bahçesi vaad etmiyorum çirkin ama beraber olursak her zorlukta yanında olacağıma, ayağına değebilecek her taşı yolundan çekeceğime söz veriyorum"
Egemen'in sözleri karşında heyecanının gizleyemeyen Fikret, Egemen'in yanağına hızlıca bir öpücük bıraktı ve tekrar manzaraya döndü, Egemen bıyık altından gülerek
"bu kadar mıydı?"
Ne demek istediğini anlamayan Fikret "nasıl yani" der gibi Egemen'e bakınca
"diyorum ki sana aşık bir adama verebileceğin sadece yanaktan bir öpücük mü?"
"Ya utandırmasına beni"
Tekrar başını omzuna koydu
" şu malum günü atlatana kadar bize rahat yok"
Bir hafta boyunca Egemen'in iş yerinin yoğunluğu nedeniyle birbirlerini görememiş sadece telefondan konuşabilmişlerdi
Ders gününde ise mesafesini bozmayan öğrenmen ve öğrenci ilişkisi sürdürmüşlerdi.
Egemen bir yandan Fikret'i görebilmek için kafasında türlü planlar yapıyor sonrasındaysa yaptığı bütün planları bozmak zorunda kalıyordu.Çünkü kendisi basın tarafından tanınan bir mimardı ve Fikret'le tek bir fotoğrafının dahi çıkması Fikret'in okul hayatının bitmesi demekti ve bu riski ikisinin göze alamayacağını çok iyi biliyordu.
Pazartesi günü gelip çatmıştı kurul tarafından bugün sonuç kendisine tebliğ edilecekti Egemen her yaptıkları telefon görüşmesinde kötü bir şey olmayacağını okuluna devam edeceğini kimsenin bir şey ispatlayamayacağını söylese de bir türlü eline o yazılı kağıdı almadan içi rahat etmemişti. Öykü sabah ona mesaj atmış kendisinin onu gelip alacağını güzel giyinmesini bugün bütün gözlerin üzerinde olacağını söylemişti.Öykü'nün tehditleri sonucunda kırmızı ekoseli eteğini,siyah boğazlı kazağını giymiş,postal ayakkabılarını ayağına geçirmişti, saçlarını açık bırakarak ressam şapkasını kafasına geçirmişti, hafif bir makyaj yaptı evden çıkmaya hazırdı.Telefon çalınca Öykü'nün geldiğini anladı hemen aşağı indi
Arabaya biner binmez
"içim içime sığmıyor Öykü her şey yolunda gidecek değil mi?
"sanada merhaba"
"ya özür dilerim ya son bir haftadır başka hiçbir şey düşünemiyorum"
"evet haklısın ama adama da böyle yapıyorsan ben sana söyleyeyim bir haftaya kalmaz adam seni bırakır"
"ya saçmalama yapmaz benim adamım öyle şeyler"
"vay adamım demek ha"
"evet adam gibi adam dediklerinden birincisi babam ikincisi Egemen o kadar tatlı anlayışlı ki bazen diyorum bu adam kızım sende ne buluyor o kadar mükemmel ki"
"hemen kendini gömme kendini gömmene izin vermem, bugün harika bir gün geçiriyoruz Fikret'çim annenlerden izin kopardım bile, ilk önce okula güzel bir giriş yapıyoruz, bütün kızlar uyuz olsun istiyorum"
Tepeden tırnağa Fikret'i süzen Öykü aferin makyajın saçın başın her şey mükemmel bir tek şu eksik" diyerek çantasından rujunu çıkardı
"tabiî ki kırmızı ruj"
"ya çok iddialı olamaz mı okul için"
"hayır neden olsun ki hemen bu tam kırmızı değil ve senin dudaklarına çok yakışacak, konumuza dönelim sonrasında dersimize giriyoruz, ve zarfımızı alıyoruz ve bugünü kutlamaya gidiyoruz."
Yol boyunca bangır bangır son sesle müzik dinlemiş ve günün gerginliğini üzerlerinden atmaya çalışmışlardı.
Sınıfa girmeden önce kendilerine birer kahve söylemişlerdi, kahvelerini yudumlamaya çalışırken kantinin girişinde bütün karizmasıyla Egemen içeri girmişti,siyah kotu,siyah gömleği ve deri ceketiyle öğretmenden çok okulun havalı öğrencisi gibi duruyordu, içinden avaz avaz bu adam benim sevgilim demek geçiyordu bu adam benim demek ama her zamanki gibi bütün duygularını çılgınlıklarını bastırmak zorundayım diye düşündü.
Göz göze geldikleri ilk anda dünya yine birkaç saniyeliğine olsa da durmuş gibiydi, hızlıca gözlerini birbirlerinden çektiler telefona gelen mesajla çantasından telefonu çıkardı mesajı okuduğunda nerdeyse ağzındaki kahveyi püskürtecekti kahveyi güçlükle yuttu, kıpkırmızı olmuştu
"bugün çok güzel olmuşsun çirkin"
Ardından bir mesaj daha gelmişti
"o ruju bugün ben çıkaracağım"
Fikret'in kulakları neredeyse alev alev yanacaktı
Fikret elleri titreyerek Egemen'e mesaj yazmaya çalışıyordu Öykü Fikret'teki değişimi fark edince
"ne oldu kızım neyin var neden kızardın"
"yok yok bir şey" bunu söylerken bile mimikleri ben aşığım diyordu
"hiç yalan söyleyemiyorsun Fiko, hadi ama Egemen'le mi yazışıyorsun"
"ya eveeeet"
O da Egemen'e mesaj atmıştı
"ne demek şimdi bu"
Ah Fikret diye geçirdi Egemen içinden bu kız bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı? neredeyse 22 yaşında olan genç bir kızdı ve şimdiye kadar hiç sevgilisi olmamıştı İstanbul gibi bir metropolde bu imkansızdı
"bilmem bir düşün istersen bir ruj nasıl çıkarılırsa öyle işte"
Fikret yine kızarmıştı konuyu değiştirmeye çalışıyordu ama konunun etrafında geziniyordu
"sende fena değilsin" diye yazıp mesajı göndermişti.
Öykü kolundan dürterek "hadi derse girmemiz gerekiyor"
"nasıl gireceğiz"
Öykü tekrar kolundan dürtmüştü
"sen iyice aptal aşıklara döndün senin devrelerin bir yandı ama güzel oldu galiba sevdim ben bu Fikret'i"
Tekrardan bir mesaj geldi "şapkana bayıldım çok yakışmış" Fikret oturduğu yerden kalkarken göz ucuyla Egemen'e baktı ve tebessüm etti.
Ayağa kalktı uzun paltosunu eline aldı ve alelacele sırtına geçirdi ve yine bir mesaj geldi
"o etek fazla kısa değil mi çirkin ördek yavrusu"
Fikret bir yandan yürüyor öbür taraftan mesaj yazmaya çalışıyordu
"sen biraz maço musun yoksa bana mı öyle geliyor"
"bende kendime inanamıyorum hangi ara bu kadar maço oldum yahu ben? hemen o paltoyu üzerine giy yada ben yanına gelip elimi beline koyup sıçarım okulunuza bu kız benim sevgilim derim karar senin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
Aktuelle LiteraturBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...