Merhaba arkadaşlar kısacık bir bölüm yayınlıyorum umarım beğenirsiniz ve bu bölümün şarkısının linki bıraktım dinlemek isteyenler için beğeni ve yorumlarınızı unutmayın.
Fikret hafif bir makyaj yapıp sempozyumun yapılacağı konferans salonuna geçti Egemen'e de aşağıda olduğunu bildiren bir mesaj attı.Kapıdan girer girmez lisede aynı sınıfta okuduğu Ekrem'i gördü liseden sonra görüşememişlerdi.Bir birlerini ilk gördüklerinde şaşkınlıktan ikisinin ağzı açık kalmıştı ardından ikisinin gözlerinin içine yerleşen mutluluk pırıltıları
"Eko"
"Fiko"
"senin ne işin var burada"
"okulum gönderdi"
"ya seni"
"beni de"
Birbirlerini kucaklamış kısa bir muhabbetin ardından açık büfenin önüne geçmiş atıştıracak bir şeyler aldıktan sonra iki sandalyeye geçip oturmuşlardı. lise yıllarında yapıp ettikleri haylazlıklarından konuşurken Egemen salonun ikram bölümüne geldi etrafa şöyle bir baktı ancak Fikret'i göremedi bir kahve aldı tekrar gözleriyle salonu taradı Fikret hiç görmediği bir şekilde kahkaha atıyordu, gülmesini bastırabilmek için ağzını kapıyor ara ara bir şeyler söylüyor tekrar karnını tutuyordu neşesi o kadar güzel o kadar özeldi ki tebessüm etmeden duramadı. Onu böylesine güldürenin ne olduğunu ve kim olduğunu merak etti. Önünde duran adamın biraz kenarına geçti. Fikret'in yanında bir adam vardı, uzun boylu, ince dal gibi görünen bu çocuk onun yaşlarında görünüyordu. Kaşları çatıldı onu bu kadar eğlenirken hiç görmemişti, tam yaşında görünüyordu, genç, taze, tasasız ve duvarsız.
Ağır adımlarla yanına gitti. Tepelerine dikildiğinde onu fark etmemişlerdi. Fikret Egemen'i fark edince ayağa kalktı sınıfta konuşurken yakalanan küçük bir kıza benziyordu. Burun buruna gelince kızın sadece görüntüsünün değil kokusunun da baharı anımsattığını düşündü.
"Hocam"
Burun buruna gelince bir adım geri adım attı
"merhaba Fikret, beraber geçeriz diye düşünmüştüm"
"evet hocam ama canım sıkıldı odada, aşağı inmek istedim,"
"sizi arkadaşım Ekrem'le tanıştırayım," Yanında oturan Ekrem'i gösterince Ekrem ayağa kalktı
Elini uzattı
"merhaba hocam"
"hocam Ekrem benim liseden arkadaşım, Ekrem hocam Egemen Kurtuluş"
"ne Egemen Kurtuluş mu? Hollanda'da yaptığınız bir çalışmayı görmüştüm bayılmıştım hocam"
"teşekkür ederim ama ben akademisyen değilim o yüzden hocam demene gerek yok"
"Fikonun hocası benimde hocamdır."
O sırada programın beş dakika sonra başlayacağı uyarısı gelince Egemen omuz silkti ve ağır adımlarla içeri girdi Fikret'te peşinden.
Program bitince ikisi de doğruca yukarı çıktı yemeğe kadar bir saat vakitleri vardı. Fikret annesiyle telefonda konuştuktan sonra uzun bir süre aynanın karşısında ne giyeceğini düşündü kot pantolunu, siyah bir tişört üzerine de ceketini giydi, her zamanki gibi hafif bir makyaj yaptı upuzun saçlarını bu defa açıkta bıraktı, çalan telefonunu hızlıca açtı
"Hazırsan inelim mi?"
"hazırım hocam"
"hani bu hoca mevzusunu bir kenara bırakacaktık"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
General FictionBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...