38.bölüm

348 43 11
                                    


Merhaba arkadaşlar bu hafta daha erken gelmesi gereken bölüm yazarınızın kitap okuma sevdası nedeniyle bölüm yazmayı unuttuğunu fark etmesiyle sonuçlanmıştır. Gecikme için kusura bakmayın elimdeki 3 kitabı aşağı bırakıyorum belki okumak istersiniz

YAŞAR KEMAL İNCE MEMED

HALİL CİBRAN ERMİŞ

KURTLARLA KONUŞAN KADINLAR CLARİSSA P.ESTEA 

İYİ OKUMALAR


Marmaris'te sık ağaçların arasında denize 100 metre mesafedeki eski bir köy evindeydiler, Fikret burayı ilk kazandığı paralarla almış, ufak tefek tadilatlar yaptırmıştı,  yıllar sonra ailece ilk tatillerini yapıyorlardı ne kadar tatil denilebilirse. Yaşadıklarını unutmak, acılarını hafifletebilmek, aile olduklarını yeniden hatırlayabilmek beraber yaralarını sarabilmek için gelmişlerdi buraya. Ali, Metin ve Barış beraber küçük bir balıkçı teknesiyle, balığa çıkmışlar, Gülsüm ve Zühre'de bahçede kocaman bir kazanı ateşe vermişler domates salçası yapıyorlardı

"ablana seslendin mi? Gelseydi yanımızda otursaydı, hava alırdı kemiklerine güneş değerdi en azından"

"gittim anne ne yaptımsa çıkaramadım, gel güneşlenelim dedim, yürüyüş yapalım, hatta yukardaki fidanlıkta çadır kuralım beraber dedim ama istemiyor, doktor ne dedi sabırlı olun dedi"

Başına bağladığı kara yemeniyle alnını silen Gülsüm

"içim parçalanıyor ne yapayım? Onu böyle görmeye dayanamıyorum, kıyamıyorum evladıma"

Fikret günlerdir yaptığı gibi boş boş tavanı izliyordu kullandığı ilaçların etkisiyle, yaşadığı her şey milyonuncu defa gözlerinin önünden geçiyor ama tepki veremiyor, ağlayamıyor, bağıramıyordu, hastanede o kadar çok ağlamış o kadar çok gözyaşı dökmüş, o kadar çok kendini parçalamıştı ki ağır ilaçlara mecbur kalmıştı terapisti, bir aydır hastane tedavi görmüştü ancak bu kadar toparlanabilmişti.

Sıcaktan çok bunalınca duşa girmek istedi, dışarıdan bir ses duyunca irkildi, sesin geldiği yöne doğru kulak kabarttı hiçbir şey duymadı, soyundu duşa girdi , suyu iyice soğuğa ayarladı, soğuk suyun tenine değmesiyle ürperdi, vücudu yavaş yavaş soğuk suya alışınca, kendini suyun akışını bıraktı , suyun her bir damlası bedenine değdikçe rahatladığını hissetti. Sonra garip bir şey oldu birden irkildi gözlerini açtı, bedenine değen kanları gördü ellerine baktı elleri kanıyordu bütün vücudu kanlar içindeydi. Korkuyla kendini küvetin dışına atmak isterken, ayağı kaydı düştü, başını vurdu, acıyla bir çığlık atınca Leyla, Zühre ve Gülsüm koşarak can havliyle içeri girdiler, girmeleriyle Fikret'i iki büklüm cenin pozisyonun da buldular, annesi koşarak

"Fikret," diye bir çığlık attı

Fikret'i kucakladı başındaki kanı görünce korkuyla Zühre'ye baktı, Zühre bir tepki vermemesi için başını salladı,

"anne her yerde kan var anne bak bak ellerim kanıyor anne"

Annesi saçlarını okşadı

"hayır kızım hiçbir yerin kanamıyor"

"bak anne ellerime bak"

"yavrum kuzum benim bak ellerine güzel kızım hiçbir şeyin yok, kan yok artık geçti, her şey bitti, kızım unuttun mu? Her şey yoluna girdi"

"emin misin?"

Fikret'in ellerini kaldırdı 

" bak kendinde bak hiç kan yo yok"

Çirkin Ördek YavrusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin