Fikret kriz geçirmek üzereydi ne yapacağını ne edeceğini hiç bilmiyordu bir an önce evden çıkmak istiyordu.
İçeriye geçti babası elinde kumandayla kanallar arasında gezerken annesi elindeki örgüyle uğraşıyordu
"ben iki dakika bakkala gidip geleceğim"
"gecenin bu saatinde ne bakkalı kızım"
"baba canım çok çekirdek çekti gidip hemen gelirim"
"kardeşlerinden birini de al yanına"
"gerek yok hemen gidip gelirim"
Aceleyle üzerine ceketini giydi kendini zar zor dışarı attı, merdivenlere oturdu şimdi ne olacaktı birkaç saat mutluluk için bütün emeklerini yakmıştı.çaresizlikle ellerini başının arasına aldı kesin okuldan atılacaktı, ya ailesi onlara ne derdi? böyle bir utancı onlara nasıl yaşatırdı. Öykü'yü aradı
"şimdi dışarı çıkabildim Allah kahretsin ben ne yapacağım Öykü beni kesin okuldan atacaklar"
"sakin ol sakin ol o fotoğraflardan fazlası var mı? Biliyor musun?"
"nereden bileyim nereden bileyim?"
"siz yakınlaştınız mı?" Fikret derin nefes aldı
"evet sadece masum bir iki öpücük o kadar başka bir şey yok"
"eğer o tür fotoğraflar yoksa, çıkmazsa ortaya sonuna kadar inkar edeceksin"
"edemem yalan söyleyemem"
Telefondaki ses hiddetlenmişti Fikret ağlama krizine girmiş kendini güçlükle binanın yanındaki bahçeye atmıştı
"bana bak Fikret sen kötü bir şey yapmadın Egemen hocada sonuçta okulun kadrolu öğretmeni değil,inkar edeceksin anladın mı beni"
"ben ben bilmiyorum nasıl yalan söylerim ki"
"geleceğin için söyleyeceksin anladın mı"
"sadece biraz eğlendiniz aranızda duygusal bir şey yaşanmadı anladın mı sonuna kadar inkar edeceğiz"
"tamam ama ben okula yarın nasıl geleceğim herkes şimdi bana bakacak beni konuşacak"
"bir şekilde üstesinden geleceğiz, ben her zaman yanındayım şimdi sakin ol yarın sabah dersten bir saat önce seni gelip alacağım, okula gitmeden oturup konuşacağız tamam mı?"
Fikret burnunu çekti "tamam" diyebildi.
"iyi geceler"
"iyi geceler"
Telefonu kapattığında başını kaldırdı yıldızlara baktı bir iki saatlik bir mutluluk ona zehir olmuştu. Katıla katıla ağlarken telefonu çaldı arayan Egemen'di. Şimdi onunla konuşamazdı hem konuşup ne diyecekti acaba duymuş muydu?
"off Allah kahretsin"
Bu kötülüğü ona kim yapmıştı? Telefon tekrar çalınca bu defa açtı
"Fikret"
"efendim" sesi mırıltıyla çıkmıştı
"Ağlıyor musun sen?"
"ne önemi var ki"
"öğrendin demek"
Egemen içinden küfürler savurdu içi parçalandı şimdi onu sarıp sarmalamayı çok isterdi
"sende öğrenmişsin"
"hocam mahvoldum ben"
Yine en başa dönmüşlerdi Fikret yine duvarlarını örmeye başlamıştı.
"sakin ol lütfen sakin ol Fikret her şey yoluna girecek"
Egemen elindeki bardağı öfkeyle sıktı
"hiçbir şey yoluna girmeyecek okulda atılacağım hayatım bitti benim"
"Fikret Fikret beni dinler misin lütfen, bak beni dinle bunu halledeceğim emin ol halledeceğim sadece sakin ol tamam mı?"
"bu hikayeye hiç başlamamalıydık teklifini asla kabul etmemeliydim"
"pişmansın şimdi, ama o duygular gerçekti senle ben gerçektik"
Fikret derin bir nefes aldı yerdeki çimenleri öfkeyle sıktı
"ben ne düşüneceğimi bilmiyorum, çok zor sen bunu anlayamazsın hayatım ellerimin arasından kayıp gidiyor"
Egemen öfkeyle sıktığı bardak şimdi avuçlarının içinde tuzla buz olmuştu kan damlaları ellerinin arasında damla damla akarken
"kimseye hiçbir şey açıklamak zorunda değiliz Fikret seni bu işten kurtaracağım sakın panik yapma sadece ağız birliği yapmamız gerek uçağı kaçırdık o gün için başka bir uçakta yer bulamadık, mecburen bir otelde kaldık, hepsi bu iki iyi arkadaş gibi biraz eğlendik ben bu işi çözeceğim"
"benim şimdi eve girmem gerekiyor annemler merak edecekler"
"peki bana güven Fikret senden sadece bunu istiyorum"
Fikret cevap vermeyince
"son bir şey daha Fikret ben yaşadığımız hiçbir şeyden pişman değilim lütfen sende olma ve son bir şey daha"
Fikret eliyle gözyaşlarını silerken
"seni seviyorum"
Fikret son iki kelimeyle kalbi deli gibi atmaya başlamıştı heyecanını daha fazla bastıramayacağını anlayınca "iyi geceler" dileyerek hemen telefonu kapattı.
Bütün gece gözüne bir damla uyku girmemişti. Yatakta dönüp durmuştu, yarın olacakları düşündükçe okulu hatta İstanbul'u terk etme isteği duyuyordu. Sabah erkenden kalkmış duş almış ve hazırlanmıştı Öykünün gece mesajda dediği gibi elinden geldiğince gardolabındaki en iyi kıyafetleri seçmiş, saçlarını daha bir özenle toplamıştı ve onun istediği gibi makyaj yapmamıştı makyaj pek ona göre bir şey değildi. Dışarı çıktıktan birkaç dakika sonra Öykü arabasıyla gelmiş ve onu almıştı, arabaya bindiğinde Öykü kollarını açarak
"gel buraya benim güzel çirkinim"
Fikret katıla katıla ağlayarak arkadaşının göğsüne sığındı
"her şeyi yoluna sokacağız hiç tasalanma sen"
Bazen bir dostun koynu ,sıcacık elleri bütün dertleri unutturabiliyordu,
"hadi artık gidelim trafiği allak bullak edeceğiz simitçide sarılmaya devam ederiz güzel çirkinim benim"
Simitçiye vardıklarında hemen aceleyle bir şeyler sipariş ettiler yol boyunca Fikret Antalya'da olup bitenleri anlatmıştı
"e kızım daha ne istiyorsun, adam arkandayım demiş bana güven demiş, seni seviyorum demiş daha ne desin"
"ben bilmiyorum kafam çok karışık çok karışık, bu durum çok büyük bir hataydı hiç adım atmamalıydım"
Öykü Fikret'in kolundan tuttu sarstı
"bazı insanlara mutluluk, para,kariyer, aşk, huzur altın tepsiyle gelmez güzelim bazı insanlar onları söke söke almak zorundadır.maalesef sende onlardan birisin bedel ödemeden hiçbir şey elde edemeyeceklerden anladın mı? Şimdi hayatında bir defa karşına çıkabilecek bir aşkı tepecek misin yoksa onun için mücadele mi edeceksin? sen karar vereceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
General FictionBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...