Zühre adama baka kaldı, konuşması bir şey söylemesi gerektiğini biliyordu ama ne söyleyeceğini bilmiyordu yerinde mıhlanmıştı Türkçe "hoşgeldiniz Türkiye'ye" diyebildi adam yüzüne anlamsızca bakınca ne yaptığını fark etti bu defa İngilizce söyledi, Louis elini uzattı, yüzünde tek bir mimik bile oynamadan
"ben Louis jack Garsia"
Zührebir anlık şaşkınlığının ardından yeniden elini uzatmıştı
"bende Zühre Doğan dediğim gibi ablamın toplantısı bitmediği için ben geldim, şimdi sizi kaldığınız otele götüreceğim ablamda aynı otelde kalıyor aslında ablamın evi var ancak içinde tadiat yapıyor, bir süre daha devam edeceği için e malum yılların alışkanlığı otelde tek kalmak istedi ailem bilse çok kızar"
Zühre hiç soluksuz konuşması detaylarda boğulması sert görünümlü Louis eğlendirmişti tek kaşı havalandı ve tebessüm etti
"durdur pequena mujer bir nefes al istersen, seni anlamakta güçlük çekiyorum"
Zühre o zaman ne yaptığını anladı ve derin bir nefes aldı
"ah çok özür dilerim, başını şişirdim, hemen çıkalım mı?"
"tamam nasıl istersen"
Zühre önde loise arkada ilerliyordu Zühre nasıl bu kadar şapşal olabildiği için kendine kızıyordu, rezil ettim kendimi diye düşündü bir an ama sonrası da bütün rezillikler güzeldir diye geçt.
Akşam eve gidip bu yeni tanışma macerasını günlüğüne yazmak için sabırsızlanıyordu,
"hey Zühre"
bu louis'in üçüncü seslenişiydi ve Zühre onu duymamıştı en son çareyi omzuna hafifçe vurmakla bulan louis Zühre aniden geri dönünce göğsüne çarptı
"ben çok özür dilerim"
"sen iyi misin?"
Zühre seni gördükten sonra şapşallaştım diyemedi
"çok yorucu birgün oldu midem kazınıyor, sabahtan beri kahvaltıyla duruyorum o etkiledi beni galiba"
"anlıyorum ben de tam onu diyecektim eğer otel uzaksa bir yerlerde bir şeyler atıştıralım"
"elbette"
"bana şu muhteşem türk yemekleri tattırmaya başla ne dersin?"
LOİSE tek kaşını yine kalkmıştı Zühre birkaç saniye ne yapabileceğini düşündü
"sokak yemeği sever misin?"
Loise başını salladı "o zaman gel"
Havalimanından dışarı çıktıklarında bir taksiye bindiler Zühre taksiciye simitçi görür görmez durmalarını söyledi, bir süre sonra bir simitçide durdular Zühre koşturarak gidip simit ve ayran aldı, loise onu izlediğini bilmiyordu. Adam için bu ufak tefek kadın çok eğlenceliydi çünkü uzun zamandır bu kadar doğal olan bir kadınla karşılaşmamıştı, Zühre nefes nefese geldiğinde "kusura bakma ama o kadar acıktım ki bu bizi gideceğimiz yere kadar tutar"
simitin yarısını kırdı ve louis uzattı "umarım seversin"
Loise uzattığı simiti ve ayranı aldı Zühre merakla ona bakıyordu sevip sevmeyeceğini merak etmişti, Loise simitten bir parça aldı çiğnedi,üzerine bir yudum ayran içti
"hiç fena değil"
Zühre rahatlamıştı şimdi misafiri ilk lokmasını aldığına göre kendiside açlığını giderebilirdi iştahla simitini yedi ve üzerine büyük bir yudum ayran içti louis simiti yerken bir taraftan zühre'ye bakıyordu Zührenin burnu ve ağzının çevresi ayran olmuştu çok tatlı görünüyordu Louis eliyle Zühre'nin yüzünü işaret edince Zühre ilk başta anlamadı ama sonrasında burnun ucundaki ayranı fark etti gülerek yüzünü peçeteyle temizledi. Louis büyük bir hoşnutlukla çevreyi izlemeye başladı İstanbul kısa bir süreliğine olsa da kendisine iyi gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
General FictionBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...