Merhaba arkadaşlar uzun bir aradan sonra uzun bir bölümle yeniden beraberiz, bir sonraki bölümde maalesef ki hikayemize veda ediyoruz. Veda cümlelerini sona saklıyorum o zamana kadar kendinize iyi bakın.
Fikret arkasını dönüp adımlarını hızlandırırken Louis arkasından şaşkınlık ona bakıyordu duyguları karmakarışıktı, bir anlık şaşkınlıktan sonra toparlandı ve Fikret'in peşinden koştu, aralarında fazla bir mesafe olmadığı için birkaç adımla ona yetişti ve kolundan tuttu
"beni dinle lütfen beni dinle, ben ben çok özür dilerim"
O sırada Zühre'de yanlarına gelmişti "abla lütfen bizi dinle bak çok haklısın"
Egemen arkadan bu üçlüyü izliyor ve Fikret'in yeni duyduklarına verdiği yüksek tepkiyi hayretle takip ediyordu.
Zühre ablasının elini tuttu sarhoş olduğundan ayakta durmakta güçlük çekiyordu söylediği her bir kelimeyi neredeyse heceleyerek
"abla ben çok aşıııık oldum lütfen"
Fikret'in yüzünde ki kızgınlık ifadesi yavaş yavaş gitti, bu şapşal aşıklar karşısına kendisini daha fazla tutamayacağını anlayınca yüksek bir kahkaha attı, kahkahaları barlardan yükselen müziğin sesine karışıyordu, Zühre, Louis ve Egemen şaşkınlıkla Fikret'e bakıyorlardı,
"sen sen bize oyun mu oynadın?"
Louis şaşkındı ve Fikret'i anlamaya çalışmakta zorlanıyordu
"siz şapşal iki aşık gözümden kaçacak mı zannettiniz? Yer miyim ben biriniz en yakın arkadaşım, diğeri kardeşim, hala ikiniz bana ayrı ayrı hesap vereceksiniz ama bugün değil"
Zühre derin bir nefes koy verdi, rahatlamıştı. Başı dönüyor midesi bulanıyordu bir de ablası onları kandırmıştı, ablası hala gülerken o gidip az ilerideki kaldırım üzerine çöktü ayağına vuran topuklu sandaletleri çıkardı peltek ağızla
"bu yaptığına adilik derler abla"
Fikret başını salladı "nasılmış kandırılmak"
Şaşkınlık ve öfke arasında bir yerden kendisine bakan Louis'e dönen Fikret
"sen şimdi gidip kız kardeşimi ayıltıyorsun, sonrada aranızdaki problemleri çözüyorsunuz, bizde gidip sizin saçma sapan kıskançlık kriziniz nedeniyle sekteye uğrayan eğlencemize kaldığımız yerden devam ediyoruz,bize katılmak isterseniz gideceğimiz yerin adresini atacağım"
Kendisine bir asker gibi talimat veren Fikret'e bozulsa da Louis sadece
"emrin olur" diyebildi, Fikret onun sözünü dinlememişti bile birkaç adım geride olan Egemen'in yanına gitti ve onu kolundan tutarak peşi sıra sürükledi. Egemen Fikret'in peşinden gitmekten çok mutluydu yıllarca bugünlerin hayalini kurmuştu, Fikret'le bir gün el ele gelebileceği günlerin. Yüzünde aptal bir sırıtış vardı. Bir adım gerisindeydi Fikret'in kısacık saçlarına baktı, bir zamanlar ne kadar uzundu, tenine değmesinden, savrulmasından nasılda zevk alırdı, saçlarını koklamaya bayılırdı, boşta kalan eliyle Fikret'in saçındaki tokayı çıkarıp aldı Fikret şaşkınca arkasına döndü
"ne yapıyorsun öyle"
"saçlarını savuruşunu seviyorum bırak özgür kalsınlar"
Fikret utanmış başın hemen çevirmiş onun göremediğinden emin olunca gülümsemişti
"utandın ve hoşuna gitti değil mi?"
Bu defa Fikret'in yüzünü görebilmek için kolundan tuttu kendine doğru çekti, o çekince Fikret Egemen'in göğsüne çarptı şimdi göz gözeydiler, ikisi de bir birini tartıyordu Fikret
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
Genel KurguBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...