Pazar günü kardeşlerine emri vaki yapan Fikret saat ikide Deniz'le sözleştikleri gibi sağlık ocağının önüne gelmişti Metin
"ya abla Pazar günü de çalıştırılır mı ayıp ediyorsun valla"
Kardeşinin yanağından makas alan Fikret
"Pazar günüde çalışılır gerekiyorsa beyefendi para kazanmak öyle kolay değil hem bu iş değil sosyal sorumluluk çevrene biraz faydan olsun"
O sırada Deniz kaplumbağa wolkwagenini park ediyordu, arabanın rengine vrulan Fikret, Deniz arabadan innice
"bu çok tatlı bir araba"
"güzeldir benim kızım"
Fikret tek kaşını Kaldırmış bir abaya bir Denize bakıyordu
"tanıştırayım Leyla, Leyla bu hanım da Fikret"
Fikret elini dostça arabanın üzerin vurarak
"memnun oldum Leyla" diyerek Denizin oyununa eşlik etmişti, kardeşleriyle Deniz'i tanıştırdıktan sonra hep beraber sağlık ocağına girmişlerdi. Duvarların ilk kat boyasını sürmüşlerdi, çay molası verdiklerinde yine balkon tarafına çıkmışlardı.
Ellerinde çay, tahta sandalyede otururken
"kaç yıldır doktorluk yapıyordun?"
"9 yıldır, bunun üç yılı yurt dışında gerisi İstanbul'da"
"aaa yurtdışında nerelere gittin"
"sınırsız doktorlarla beraber Afrika ortadoğu, derdin olduğu her her deydim"
Fikret'in iyice ilgisini çeken bu adamı dikkatle süzdü
"büyük cesaret o topluluğu duymuştum, zor şartlar da yapılmaya çalışılan ayakta alkışlanacak bir hareket"
Deniz çayından büyük bir yudum aldı "hayatım boyunca hep insanlara yardım etmek istedim yaradılışım böyleydi benim, babamda öğretmendi benim o hep insanlara yardım etmeyi, haram yememeyi öğütlemişti bize, benimde hep çocukluk hayalimdi doktor olmak buralarda yeterince doktor var gibi geldi o zamanlar bana, bende kalktım gittim, değişik bir tecrübe oldu benim için"
Merakla ve ilgiyle Deniz'i süzen Fikret "peki neden bıraktın yoruldun mu?"
"yoo yorulmak değil benimkisi" derin bir nefes aldı
"savaş bölgelerinden birinde çalışıyorduk Afganistan da terör örgütü bizim kurduğumuz sahra hastanesine saldırdı ben şans eseri yakın bir köye yaşlı bir adamın pansumanını yapmaya gitmiştim, kız arkadaşımda dahil 25 kişiyi kaybettik o saldırıda, sonra toparlanmak zor oldu tabi ben de Türkiye'ye geri dönüş yaptım"
Gözlerinde yaşadığı acı belli oluyordu ama silkelendi
"hadi hadi iç çayını da bardağını doldurayım"
Fikret iyice soğuyan bardağı bir dikişte bitirdi Deniz içeriye çayları tazelemeye koyulurken Deniz'in yaşadıklarını düşündü, kendini birkaç saniyeliğine onun yerine koymak bile kalbinin sıkışmasına yetmişti. Deniz elinde tazelenmiş çayları getirirken
"şairin de dediği gibi acı çektikte insan olgunlaşırmış, Yalan be! İlk önce kalbin kırılır, sonra çürümeye başlarsın"
Fikret gülümsedi "cemal süreya"
"eee anlat bakalım Fikret biraz da sen anlat"
"benimle çok farklı bir hayatım yok aslında son 10 yıldır İspanya'daydım kısmi olarak dünyanın her yerinde, sonra bir gün beni buradan kaçıran acılarımla yüzleşmeye karar verdim, şimdi yüzleşme mevsimindeyim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
General FictionBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...