14.Bölüm

574 59 9
                                    

Merhaba arkadaşlar yeni bölüm yine gecikti.Bunun nedeniyse geride bıraktığımız 13 bölümü hep düzenlemeden atmış olmam,biraz onları toparladım, kelimelerle oynadım elimden geldiğince hızlıca imla hatalarını düzelttim ve artık bir karar aldım bölümler ne kadar gecikirse geciksin düzenlemeden yayınlamayacağım.Ayrıca size her bölüm severek okuduğum kitaplardan da bahsetmek istiyorum artık.Son olarak Jose SARAMAGO 'nun KÖRLÜK kitabını yeni bitirdim ve daha önce neden okumadığım konusunda oldukça hayıflandım, bu hikayede anlamak istediğim bir konu üzerinde çarpıcı şaşırtıcı bir anlatımı var sizde bir göz atın derim.Çok konuştum biliyorum,şimdi hikaye zamanı,

yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum sevgiler.

"aslında körlük, umudun bittiği bir dünyada yaşamaktı." KÖRLÜK

Keyifle doğayı izleyip köfte ekmeklerini yediler ardından yeniden ata bindiler ama bu defa Egemen önde, Fikret arkadaydı

"hız sever misin?" 

"bilmem"

"korkarmısın?"

"sanmıyorum"

"ozaman sıkıca tutun"

Bir komutla at dört nala koşmaya başlamıştı, Fikret'in ağzından bir çığlık koptu bu korkudan değil yaşadığı heyecan ve hazdan kaynaklanıyordu, atın nefes alışı, rüzgarın yüzüne çarpışı Egemen'in sıcaklığı, sırtının güçlü yapısı, ve ellerinin altında atan Egemen'in kalp atışı işte "benim mucizem bu" diye düşündü.

 Evin önüne vardıklarında Egemen ilk önce inmiş Fikret'in inmesine yardımcı olmuştu, Fikret yine dengesini bulamamış ve Egemen onu kendisine doğru çekmiş ve tutmuştu

"nasıl beğendin mi?"

"çoook, çok beğendim ama biraz başım dönüyor"

"istersen her hafta sonu beraber bineriz"

"çok güzel olur"

"hadi sen içeri gir bende atı, tavlaya bırakayım biraz da onu kurutayım gelirim"

"kurutmak"

"evet eğer terli terli onu bırakırsak hastalanır"

"yardım edeyim mi?"

"yok sen içeri gir ben geliyorum"

Başını salladı, içeri girip ayakkabılarını çıkardığında bütün vücudun özellikle de bacaklarının ağrıdığını hissetti, bütün eklemleri tutulmuştu. Şömine karşısındaki koltuğa kendini bıraktı başını koltuğun kenarına yasladı ve yorgunluktan göz kapaklarına daha fazla dayanamadı ve uyudu.

6 ay sonra

6 ay içinde başına mucize gibi çok şey gelmişti, okulunu birincilikle bitirmiş, İtalya'da ki okula kabul edilmiş, Egemen'in desteğiyle orada yüksek lisansını tamamlarken çalışabileceği bir iş ayarlamış ve daha da önemlisi Egemen'den evlenme teklifi almış üstelik bu teklifi kabul etmişti. Biri çıkıp 6 ay önce bir adamla tanışacak, aşık olacak ve 6 ay içinde evleneceksin dese 

"daha neler" derdi. 

Ama tamda bugün aileler tanışmak için dışarıda bir restuarantta buluşup akşam yemeği yiyeceklerdi. Egemende Fikret'te İtalya'ya gitmeden düğün olayının bitmesini istemişti ikisi de sade bir düğün istiyordu zaten abartıda sakınmak istiyorlardı evliliklerini, aşkları nasılsa çok büyüktü .

Fikret'in anneannesi, anne, babası ve kardeşleri içeride hazırlanmış Fikret'in hazırlanmasını bekliyorlardı, aynada kendisine şöyle bir baktı sarı renk sırtı açık olan ince şifon elbisesi içinde kendisine şöyle bir baktı, ördürdüğü upuzun saçlarını tepesinde toplatmıştı, makyajını şeftali tonlarında yapmıştı Öykü'den aldığı ödünç ayakkabılarını giydi, eline çantasını aldı, boy aynasından kendine şöyle bir baktı evet abartıdan uzak, ilk tanışma yemeği için sade ve şık olmuştu, aynadaki yansıması onu mutlu etmişti. İçeri girdi herkes büyük bir şaşkınlıkla Fikret'i izliyordu ilk babası 

Çirkin Ördek YavrusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin