Herkese merhaba, nasılsınız demek istemiyorum son bir kaç gündür hepimizin sinirleri bozuk üzgün ve endişeliyiz. Elazığ depremende hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
Keşke oturduğumuz binalarımız sağlam olsa da biz bu acıları yaşamıyor bu endişeleri taşımıyor olsaydık...
Hikayemize dönecek olursak bir süre bu hikayeye ara veriyorum, tatil gibi düşünün bu arada bende BEDEL'i yeniden yazacağım, boş durmayacağım yani ama 2 hikayeyi bir arada yürütmem imkansız, çalışıyorum, okuyorum ve fırsat buldukçada yazmaya çalışıyorum, diğer hikayelerle alakalı fikirlerimi erken paylaşınca çok fazla mesaj aldım artık ısrarlara dayanamadığım için Şubat iyi itibariyle BEDEL'e yöneliyorum, bu hikayeye de sömestir arası veriyorum tekrar görüşmek üzere sevgiler.
Aceleyle bir taksiye bindi tek istediği buradan bir an evvel uzaklaşabilmekti taksicinin 3.defa "nereye abla?"
demesiyle onu duyabilmişti, bu halde hiçbir yere gidemezdi, Taksim'de bir otel ismi verdi birkaç saat dilenip kendisine gelmesi lazımdı. En yakın arkadaşı biraz önce ölmüştü, sahi ölüm ne kadar kolaydı, ölümle yaşam arasındaki o incecik çizgiyi düşündü, bir saat önce kanlı canlı karşısındaydı ona gitme diye yalvarmıştı,gitmeyip kalsaydı acaba her şey farklı olabilir miydi? Kendini suçladı, eğer gitmeseydi, taksiciye hızlanması için baskı yapmasaydı Öykü ölmeyecekti, o kimse zarar görmesin diye buralardan gitmişti, unutmak için içindeki acıyı söndürebilmek için gitmişti şimdi yine en başa dönmüştü. Otel lobisinden içeriye girdiğinde kaza sırasında aracına bindiği taksiciye telefon açıp bavulunu istedi, tuttuğu odaya vardığında kendini yatağa bıraktı, neler yaşamıştı böyle, en yakın arkadaşının, sevdiği adamdan olan çocuğunun doğmasına yardım etmiş ve bir zamanlar kardeşim dediği kadını kaybetmişti hayatın ironisi buydu işte gülme krizine girdi, kendisini durduramıyordu, karnına kramplar giriyordu, gülme krizi ağlama krizine dönüştü. Yıllardır ağlayamamıştı, tek bir damla gözyaşı dökemezken şimdi kalbi, beyni, ruhu bunun acısını çıkarıyordu sanki, bir süre öyle yatakta kaldı, taksici bavulunu getirince duşa girmek için kıyafetlerini çıkarmaya başladı tam o sırada yerdeki çantaya gözü ilişti Öykü'nün çantasını yanında getirmişti. Çantayı açıp açmama konusunda tereddüt etti, Öykü'nün özeliydi sonuçta ama dayanamadı açtı çantayı, cüzdanı çıktı ilk karşısına kredi kartları, para ve kimliği, kimliği elindeydi "ÖYKÜ KURTULUŞ" yazıyordu bir zamanlar her şey yolunda gitseydi o da "FİKRET ZEYNEP KURTULUŞ" olabilirdi.
Çantayı birazda utanarak kurcalamaya devam etti, içinden bir zarf çıktı üzerinde Fikret 'e yazıyordu zarfı açtı Çıkan kağıdı açtı 2 sayfaydı alelacele yazılmıştı
"Son birkaç gündür seni düşünüyorum Fikret, diyeceksin ki ondan önce düşünmüyor muydun? Bazen unutmak gerekiyor, insan evladına Allah'ın verdiği en büyük lütuf bu olsa gerek, unutursan yaşarsın, yada yaşamak için unutmalısın gerçi her ikisi de aynı anlama çıkıyor, nasıl tanıştığımızı hatırlıyor musun? Bak bu unutmadığım konulardan biri, ikimiz yan yana geldiğimizde sen, sessiz sakin ola, içe kapanık bense dışa dönük, aktif olarak bilinirdik ama ikimizde daha iyi biliyoruz ki sen benden her zaman daha kararlı oldun, daha güçlü oldun, daha dik oldun, hakkını,hakkımı yedirmedin o günde öyleydi işte, hastane sırasında tanışmıştık aslında seninle ben ağrılar içinde kıvranırken acil kapısında birileri uyanıklık yapmış torpilini araya koyarak odaya girmiş sende kendi rahatsızlığını önemsemeden hemşirelere doktorlara bağırmış benim muayene edilmemi sağlamıştın, ben o gün ne hakkımı arayacak durumdaydım nede bu aklıma gelirdi, sen hiç tanımadığın bir insanın hakkını savunacak kadar mert bir kadınsın birkaç gün sonra okul kantininde tekrar rastlaşmıştık hayat bizi bir araya getirmek için elinden geleni yapmış ve o günden sonra bir daha hiç ayrılmamıştık ta ki sen bizi terk edene kadar, aylarca Egemen'le seni aradık, ulaşabileceğimiz bütün bağlantılarla sana ulaşmaya çalıştık ama sana ulaşamadık. Ama iki yıl boyunca umudumuzu hiç yitirmedik bir gün sevdiğine,dostuna geri döneceğini düşündük ama bir haber her şeyi değiştirdi haber başlığında "dünya gündemine oturan türk" yazıyordu, senin harika bir fotoğrafın vardı, Fransız bir film için hazırlık yaptığında verilmişti haberde bu Egemen'in sana olan umudunu yitirdiği yerine öfkenin aldığı bir sürece evrilmesine sebep oldu, bir de şu meşhur parfüm reklamın için İstanbul'un dört bir yanına asılan afişlerin Egemen günlerce evden çıkmadı sırf o afişleri görmemek için, nasıl seni kıskandığını içip içip bana anlatıyordu, benimde hayatıma biri girmişti bir yıldır beraberdik ilk iş yerimde tanışmıştım onunla, çok tatlı, çok cömert çok aşıktık, sizin aşkınıza imrenip kendimce büyük bir aşka yelken açmıştım ama olmadı o beni iş yerimden bir arkadaşımla aldattı, ikisini de aynı yatakta bastım, içinden oh olsun dediğini duyabiliyorum insan yaşattığını yaşarmış, biz sevgilileri tarafından aldatılan iki aşık daha çok bağlandık birbirimize ben ona aşık oldum ilk önce bunu kendime itiraf bile etmek istemedim en yakın arkadaşımın sevgilisiydi sonuçta sonra araya mesafeler koymaya çalıştım olmadı yapamadım başta da dedim ya ben senin kadar güçlü bir kadın değilim diye, onun beni aşkla sevmediğini bile bile onunla oldum o bana sevgili olarak ben ona arkadaş olarak iyi geldik ve evlendik. Bu mektup eline geçer mi geçmez mi hiç bilmiyorum seninle konuşmaya anlatmaya çalıştım ben bu hayat ta yapayalnız kaldım Fikret, Egemen benim ailem oldu şimdide kızım Arya'm. ben sana ailemi emanet ediyorum Fikret, lütfen kabul et istersen bir ömür bana, Egemen'e kızgın kal bizi affetme ama kızıma ev ol yuva ol Fikret bizim günahımızı lütfen ona yükleme çünkü senden başka emanet edebileceğim kimsem yok bak, kızımı babasına bile emanet edemiyorum çok korkuyorum Fikret korktuğunda onu teskin edecek bir annesi başucunda olamayacak diye, çok korkuyorum güçlü, öz güvenli, özgür bir genç kadın olamayacak diye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
General FictionBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...